Diş Tartari (Taş, Plak) Temizliği ve Önemi Nedir

0

Diş çevresi ve diş eti arasında oluşan yetersiz fırçalamaya bağlı mineral formlu bakteri yoğunlukları halk arasında tartar olarak bilinmektedir. Sinsi şekilde ilerleyen bu mineral formları zamanla en az bir diş yoğunluğu kadar sertliğe ulaşan diş taşlarına dönüşerek çürükten bile riskli hale gelebilmektedir. Ve bu diş taşlarının diş kaybıyla sonuçlanma potansiyelleri yadsınamaz derecede yüksektir.

Diş taşı nasıl oluşur?

Ağızdaki tüm diş eti hastalıkların temeli olan, bakteri kaynaklı, diş yüzeyine yapışık bir saydam tabaka halinde başlayıp, fırçalamanın yapılmadığı veya uzaklaştırılamadığı yerlerde zamanla tükürüğün etkisiyle sert diş yüzeyine yapışan bir tabaka şeklinde oluşur. Bu son hali diş taşi/tartar olarak ifade edilir.

Kimlerde diş taşı görülür?

Diş taşı, tamamen gıda tüketimi ve bunların ağızdaki doğal oluşumlar(tükürük vs) ile farklı tepkimeler sonucu olur. Evet, bu mantıkla herkeste diş taşı oluşur. Fakat bu durumu hızlandıran bazı etkenler vardır. Genetiğimizin diş taşı oluşumuna elverişli olması ne kadar elimizde olmasada  bahsedilecek önlemler ile kontrol altına almak mümkündur. Tüketim alışkanlıkları; sık tüketim, şekerli yapışkan, asitli maddelerin tüketilmesi ve etkin bir temizleme yapılmaması bakterinin yapışmasına sebep olur.

Diş taşı oluştuğunu nasıl anlarız ve evreleri nedir?

Diş eti erken dönemde bazı belirtilerle bizlere haber verir. Dişin görünen kısımlarında,sarı tonlarda renklemelere ve buna eşlik eden disetindeki hafif kızarık ve ödemli, dokunduğunda veya fırçalandığında kanayan alanlar distasinin habercisidir. Özellikle alt ön dişlerimizin arka yüzeyleri bu duruma daha yatkındır. Bu durum gözardı edilirse, bu sarı renklemeler/tabakalar koyulaşır ve zamanla diş etininin altında görünmeyen yerlerde yoğunlaşmaya başlar. İşte tam bu dönemde ihmal edildiği takdirde, dişi destekleyen kemikte yıkımlar ile beraber diş eti çekilmesi ve sonucunda dişin sallanmasına kadar ulaşan bir sureç olur. Unutulmaması gerekir ki, kaybedilen kemiğin geri dönüşümü mümkün değildir ve desteğini kaybetmiş dişler nihayetinde çekimle sonuçlanır. Yine unutulmamalıdır ki, kemik kaybının habercisi olan diş eti çekilmesi bir süreç izler. Yanı, dişlerimiz zaten sallanmaya başlamış, olan olmuş demeden diş hekimine başvurulmalıdır ki, bu diş eti çekilmesinin önüne geçilsin ve ağız sağlığımız korunsun.

Peki, diş taşı oluşumunu nasıl engelleyebiliriz?

Diş taşı oluşumunda öncül plak oluşumu 24 saatlik bir süreç izler. Aslında, etkin biçimde günde iki defa bütün diş yüzeylerini fırca değecek şekilde (ortalama 3 – 4 dakika) temizlersek, diş taşı oluşumunu minimale indiririz. Böyle düzenli bir fırçalama alışkanlığı ile beraber 6 ayda veya yılda bir defa diş hekimi tarafından diş taşı temizliği yapıldığı zaman diş eti saglığımızı korumuş oluruz.

 

Diş taşı temizliği hassasiyet oluşturur mu?

Diş taşlarımızın temizliği ne kadar ihmal edilirse, tedavi sırasındaki ve sonrasındaki geçici hassasiyetler de bir o kadar artmaktadir. Fakat, bahsedilen fırçalama süresi ve profesyonel bakım aralığına dikkat edilirse, hassasiyet hissedecek kadar diş eti sağlığımız etkilenmiş olmaz. Diş hekimi tarafından diş taşı temizliği sonrası tavsiye edilen fırçalama biçimi uygulandığında ve gerektiği takdirde reçete edilen ilaçlar kullanıldığında tedavi sonrası açığa çıkan kök ve diş yüzeyleri 2 gün ile 1 hafta arasında değişen geçici bir bir hassasiyetle sonuclanir.

 

Diş taşı temizliği zararlı mı?

Diş taşı temizliği, yapılan bütün tedaviler gibi çok uzun zamana dayalı araştırmalar ve çalışmaların neticesinde belirlenmiş bir tedavi olup diş ve çevre dokuların sağlığı için önemlidir. İleri evrelere ulaşmamış, kemik kaybı henüz bulunmayan ve herhangi bir sistemik veya lokal rahatsızlığı bulunmayan bireylerde anlatılan şekilde bakım yapıldığı takdirde sağlık korunacaktır. Ancak, var olan kemik kaybını bu biçimde temizlik ve bakım ile geri dönüşümünü sağlamak mümkün olmaz.

Leave A Reply

Your email address will not be published.