HİKAYELERİ SEVEN BİRİ “İREMNUR ÇİLLİ”

0

İznik Gazetesi ekibi olarak en iyi müzisyenler ile siz değerli okuyucularımız içinm çeşitli röportajlar yapmaya devam ediyoruz. Son dönemlerde genç ve son derece yetenekli arkadaşlarımız ile çeşitli röportajlar yaparak, onları daha çok yüreklendirmeyi ve yapmış oldukları işleri daha iyi ve aşk ile yapmaları için cesaretlendiriyoruz. Tam olarak 2021 yılından beri, siz değerli okuyucularımız için gerek çeşitli röportajlar yaparak, gerekse çeşitli yazılar yazarak elimden geldiğince sizlere katkıda bulunmaya çalıştım ve hız kesmeden çalışmalarıma devam ediyorum. İşte o harika röportlarımızdan bir tanesini daha sizlerle paylaşmak istiyorum. Son dönemde, çeşitli cover’lar ile dikkatleri fazlasıyla üstüne çekmeyi başaran genç ve yetenekli bir isim, elbette’ki sevgili İremnur Çilli’den bahsediyorum. Kendisi müzik Dünyasına nasıl adım attı? Gerçekleştirmek istediği çeşitli projeler neler? Ve çok daha fazlası ilk kez ve sadece bu röportajımızda. Keyifli okumalar.

 

Klasik olacak ama İremnur kimdir? Neler yapar? Tam olarak nedir hayat hikayeniz?

Ben çocukluğumu Ankara’da; yetişkinliğimi ise İzmir’de geçirmekte olan ve kafası karışık ama bir o kadar da çok yönlü bir kızım. Marmara Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler okudum. Küçüklüğümden itibaren Dünya’ya ve diğer kültürlere karşı büyük bir ilgim vardı. Ancak en başta bu ilgi entelektüel bir noktadan kök salmadı, ben daha çok metafizik yönüyle ilgiliydim. Örneğin; daha ilkokuldaydım ve arattığım ilk şey: “Diğer ülkelerde ölüler nasıl gömülür/yakılır?” ya da “Mısır Piramitlerinin sırları nedir?” gibi şeylerdi. Bu şekilde başlayan ve sadece kendi fanusunda yaşamak istemeyen bir kız için dil öğrenmek ve sosyal bilimlere ilgili olmak nefes almak kadar normal bir şey haline geldi. İnsanların kendilerini ve duygularını farklı yollarla ifade edebileceği fikri beni kelimenin tam anlamıyla büyülemişti. Müziğe ilgim ise bu şekilde başladı. Müzik her ne kadar kendi içinde türlere de ayrılsa; benim tercihim hep içinde bir tutam duygu ve bir fikir taşıyanlar oldu. Bu nedenle edebiyata da çok ilgili olduğumu ve en büyük hayallerimden birisinin kendi kitabımı bastırmak olduğunu belirtmeden geçemem. Sanırım kendimi bir cümleyle özetleseydim: “Hikayeleri seven biri.” derdim.

 

Her insanın küçük yaşlardan itibaren belli başlı hayalleri olur. Sizin içinde müzik piyasası hayallerinizden bir tanesi miydi?
Ben sanatın her formuna aşığım. Çocuk olduğum dönemdeki çoğu Türk kızı gibi Hepsi 1 grubuyla büyüdüm. Kendi başıma deneysel makyajlar yapmak, kıyafetlerimi birer kostüm gibi hayal etmek ve elime aldığım tarakla aynanın karşısına geçip sevdiğim şarkıcıları taklit etmek benim günlük rutinim gibiydi. Sahnede olmayı hayal ediyorum ancak en çok istediğim şey özgürce yazdığım şarkıları tutar ya da tutmaz endişesi gütmeden paylaşabilmek. Sanırım bu nedenle ticari müzikten önce profesyonelleşmem gereken başka bir mesleğim olmalı.

 

Zorlukları nelerdir ve mesleğinizden memnun musunuz?

Türkiye algoritması ve benim yapmak istediğim içerikler bazen birbirleriyle paralel gitmiyor. Tüketim kültürünün hızla arttığı bir dönemdeyiz ve insanlar telefonlarının ekranında onları sürekli eğlendiren içerikler görmek istiyor. Bu da bazen üretmek istediğim içerik bazında iki kez düşünmeme sebep oluyor.

 

Vokal olarak hangi tür parçaları okuyorsunuz ve çalmaya sevdiğiniz enstrümanlar nelerdir?
Kulağımın aşina olduğunu daha rahat söylememden kaynaklı olarak yabancı pop diyebilirim. Kendimi bildim bileli yabancı pop dinliyorum. Ayrıca Türkçe Rock da söylemeyi sevdiğim müzik türlerinden birisidir. Çalabildiğim tek enstrüman gitar, ona da üniversitede yurtta kalmam sebebiyle ara vermiştim. Tekrar hatırlamak istiyorum. Ama kulağıma en melodik gelen enstrüman her zaman piyano olmuştur. Oldukça zarif bir enstrüman olduğunu düşünüyorum.

 

Size göre mesleğinizin en eğlenceli yanı nedir?
Son dönemlerde sosyal medyada dublaj&seslendirme içerikleri de üretmeye başladım. Bu sayede sevdiğim filmleri/dizileri de insanlara gösterebiliyorum. İnsanlara tiyatral yanımı göstermekten büyük bir keyif alıyorum.

 

Sahneye ilk çıktığınız anı hatırlıyor musunuz? Nasıl bir duyguydu? O heyecanı tarif etmek gerekirse tam olarak nasıl tarif edersiniz?
Evet, hatırlıyorum. Anasınıfında bir tiyatro gösterisinde sahneye çıkmıştım. Ancak bilinçli olarak ilk kez sahneye çıkmam ortaokul mezuniyetimdeydi. Çoğunlukla türkü okumakta&okutturmakta ısrarcı olan müzik öğretmenim ingilizce şarkı söyleme isteğimi reddedince, kendimden beklemediğim kadar büyük bir özgüvenle “Dinledikten sonra karar verin,” demiştim. Sahneyle olan deneyimlerim, her zaman bana karakter gelişimi olarak geri döndü.

 

Sizi siz yapan en önemli etken nedir ve müzik sektörü dışında nasıl bir İrem Nur var?
Bence beni ben yapan en önemli etken cesaretim. Yaşım kaç olursa olsun, nasıl bir ortamda olursam olayım (bu her zaman fazla rasyonel değil) hiçbir zaman inandığım değerleri savunmaktan vazgeçmedim. İstediğimi giydim, istediğimi dedim. İnsanlar eğlenceli bir kişi olduğumu sanıyorlar ama yalnız kaldığımda oldukça depresif bir personam var. Düşünmek hakkında düşünen, aşkın kendisine aşık ve acının içerisinde de güzellik olabileceğini düşünen biriyim. Belki de felsefe okumalıydım.

 

Yakın bir zamanda dinleyicilerinizi ve bizleri bekleyen bir projeniz var mı?
Elbette. Şu an birçok şey yazıyorum, söylüyorum ve dublaj videoları çekiyorum. Hepsi çok yakında paylaşılmayı bekliyor.

 

Kendinizi müzik yolunda 10 yıl sonra nerede görüyorsunuz? Yani belli başlı projeleri başarmış bir İremnur’u görebilir miyiz sizce?
Kendi şarkılarını paylaşmış bir İremnur görüyorum. On yıl sonra otuz üç yaşında olacağım. Umarım on yıl sonraki İremnur, içindeki duygusal çocukla ve hayalperest yanıyla bağını koparmamış olur.

 

Son olarak sizin gibi genç ve yetenekli arkadaşlarımıza ne gibi tavsiyeler verebilirsiniz?
Son dönemlerde çok fazla trend ve insanların belirli kalıplar üzerinden değerlendirildiğini görüyorum. İlk zamanlarda bu trendler stratejik olarak kullanılabilirler ancak insanların kendi renklerini kaybetmeden de ön plana çıkabileceğine inanıyorum. Örneğin Nova Norda ve Paptircem bunlara iyi birer örnek. Üretmekten ve kendimiz olmaktan korkmamalıyız bence. Her ne kadar bu demode ya da fütüristik hissettirse de.

 

 

 

 

 

 

 

Leave A Reply

Your email address will not be published.