NE OLACAK ŞİMDİ?

0

Bir zamanların espri dolu televizyon programı idi. Ne olacak şimdi.

Aylardır odaklanılan 16 Nisan 2017 Anayasa oylaması yapıldı.Resmi olmayan sonuçlar belirlendi. 1-2 puan farkı ile Evet’ler kazandı, hayırlı olsun.Hayırda hayır varmış derken hayıra evet varmış.

18 maddelik Anayasa değişikliği YSK’ nın resmi sonuçları açıklaması ile birlikte yürürlüğe girecek.

Asıl curcuna da ondan sonra kopacak. Şimdi işin daha balayındayız.

Tabi yeni yasal değişimler ne getirecek, ne götürecek? Bunu şimdiden söylemek mümkün değil. Bunlar zamanla ortaya çıkacak. Tabi herkesin kafasına takılan Binali Yıldırım başbakanlık kalkacağına göre ne yapacak, inecek mi yoksa başkan yardımcısı olarak tekrar binecek mi? Yine payanda Devlet ne olacak? Parti başkanlığından inecek mi yoksa başkan yardımcılığına binecek mi ? Birde Desteci var, mutlaka ona da bir koltuk hazırlanacaktır. Malum bu kişilere cumhurbaşkanımız daha ilk beyanatında teşekkür etti. Yani sizin yerleriniz hazır der gibi geldi bana.

Bunlar işin esprisi. Asıl olan Başkanlık hükümeti nasıl çalışacak. Türkiye ilk defa böyle bir sistemi uygulayacak Kurtuluş Savaşı sırasında “Ankara Hükümeti” diye adlandırılan ve 1921 Anayasasına dayalı bir hükümet şekli var idi. Bu hükümet “Meclis Hükümeti” idi. Meclis başkanı aynı zamanda hükümetin de başı idi. 1924 Anayasası kabul edilinceye kadar yani Kurtuluş Savaşı yıllarında bu hükümet görev yaptı. Mustafa Kemal bu görevi mükemmel yapan ender kişilerden biridir. Çünkü o günkü meclis İstanbul’dan gelen meclisi mebusan üyelerinden oluşuyordu. Ve çok enteresandır o meclis üyeleri çok farklı görüşlere rağmen büyük bir çalışma örneği vererek Kurtuluş Savaşının en önemli gücünü oluşturmuşlardır.

1924 Anayasası ile ki rahmetli Celal Bayar ile 101 yaşında iken İznik’e teşriflerinde yaptığımız iki saati aşkın görüşmelerde bu 1924 Anayasasına hep “Atatürk’ün Anayasası” demişti. Bu dikkatimi çok çekmişti. Türkiye 1961’e kadar idare edildi. Bu Anayasa birkaç ilaveler yapılarak temel hukuk normları yani güncel ihtiyaca cevap verecek yenilikler getirilmişti. Ama temel ilke 1924 Anayasasında kuvvetler ayrılığı esası idi. Yargı tam bir bağımsızlık içinde idi. Yasama yani meclis içinden Hükümeti çıkarır ve onu denetleyebilirdi. 1961 ve 1982 Anayasalarında da temel ilke kuvvetler ayrılığı idi.

16 Nisan 2017 Anayasa değişikliği ile devletin temel yapısı olan “Kuvvetler ayrılığı ilkesi” terk edilmekte yerine ise “Kuvvetler birliği” ilkesi getirilmektedir. Bu çok çok farklı bir idare şeklidir.

Yasama ile Yürütme iç içe girmiş olmaktadır. Hatta yargı erki de bu birlikteliğe fiilen katılmış olmaktadır. Çok riski olan bir rejimdir. Adeta “milli irade” tek kişiye tabi olmaktadır. Aldanma, yanılma payları yüksek olan bir rejime giriyoruz. Onun için çok tartışılmasına rağmen seçmen kitlesi tarafından yeterince bilinmeyen bir Anayasa değişikliği yapılmış oldu.

Türkiye birazda “hazır”dan aldığı demokrasi rejiminde fazla mücadele etmeden sahip olduğu hak ve hürriyetlerin değerini idrak edememekten muzdariptir. Kurtuluş Savaşı sonrası 1924 Anayasasında yapılan değişikliklerin tümü hak ve hürriyetlerin çağdaş insan anlayışına uygun biçimde yapıldığı görülmektedir.

16 Nisan Anayasa değişikliklerinin olumlu ve olumsuz yönleri uygulamaya geçildikten sonra anlaşılacaktır. Ancak şu hali ile değişiklik maddelerine bakıldığında aslında çağdaş hiçbir hukuk düzeyinin olmadığı anlaşılmaktadır.

Atatürk Türkiye’nin hedefini Batıya döndürürken “Muasır Medeniyet” ilkesini hedef almıştır. Bu çok çok önemli bir hedeftir. Zaten Türkiye ve Türk insanı daha Cumhuriyet dönemi başlamadan Muasır Medeniyeti hedef seçmiş idi. Dikkat edilmesi gereken husus “Medeniyet”tir, kültür değildir. Türkiye bu anlayışını sürdürürken birazda batı kültürünün etkisinde kalmıştır.

Şimdi ise hedef değiştirilmektedir. Buradaki hedef genişleme anlayışı yerine bölgesel -Orta-doğu Arap Devletleri- din bağları – hedeflerdir. Bu Türkiye’yi ileri ülkeler düzeyi yerine, yerinde sayan ülkeler düzeyine götürür. Oysa Türkiye bu güne kadar ki hedefleri ile Orta-doğu ve özellikle Afrika ve Türki Devletler için örnek alınan ülke idi.

16 Nisan’ın getireceği en önemli değişim Türkiye’yi “Kilit ülke” konumundan çıkaracak ve “örnek ülke” olmaktan da çıkaracaktır.

Yani farkındalığımızın farkında olmayacağız.

Hoşça kalın.

Leave A Reply

Your email address will not be published.