OYUN AYNI OYUN

0

Genel seçimler yaklaşıyor. Kamuoyunda yine aynı senaryolar oynanıyor.

Dönün 4 sene öncesine, daha da geri gidin 8 sene öncesine gündem aynı gündem. Sadece verilen roller, oyuncuların bazıları değişmiş.

Gündem belirlemek, bu çok önemli.

Türkiye, 12 senedir aynı oyunları oynuyor. Seçim öncesi iktidar partisi “Aday adayı” hikayesine gündeme oturuyor. Sonrası teferruat. Arada bir, bir haber patlatılıyor. Muhalefet 17 ilde aday bulamadı. Hoppalaa, durun yahu daha aday listeleri açıklanmamışken “….. muhalefet aday bulamadı” demekte nesi. Bunun manası muhalafeti gündemden düşürmek.

Hele, hele bomba haber: “CHP-MHP-HDP kapatılıyor” Aha, o da nereden çıktı. Muhalefeti budarken, hemen demokrasi havarisi sayın Başbakan çıkıp “Demokrasilerde partileri Halk kapatır, halk açar” “Gelin Anayasayı değiştirelim, bu meselede çözümlenmiş olsun” Ne güzel sözler bunlarda, nereden çıktı şimdi bunlar, anlamakta güçlük çekiyorum.

Hergün, gündeme öyle konular oturturuluyor ki şaşmamak mümkün değil. Bu yapay gündemler ile kamuoyu öyle bir yönlendiriliyor ki insanımız bu ninnilerle, pembe rüyalara götürüyor, bu hayal alemi içinde saptırılmış iradesi ile “Milli irade”yi temsil ediyor. Tabii bunun yanında diğer önemli etkenlerde var. Örneğin 11 milyon devletten yardım alanlar. Bunlara da “Biz gidersek bu yardım kesilir, veremezler” şartlandırılması bir başka örnek “Müslüman Başbakan” anlayışının işlenmesi. Zaten bu oylar iktidar olmaya yetiyor.

Tabii, yine bu döneme özgü bir anlayış var: “Paralel” Neymiş efendim, bunlar ihtilal yapıp, siyasi iktidarı oradan indireceklermiş.

Bir Allah’ın kulu çıkıpta “sen ne diyorsun arkadaş. İhtilal yapmak öyle o kadar kolay mı” demiyor. Dahası bu kadroları, bu memurları, amirleri siz getirdiniz demiyor. Dahası “siz ne biçim iktidarsınız?” demiyor.

Kısacası siyaset kendi ortamında yapılmıyor, hep uyduruk şeylerle uğraşılıyor.

Haa çok özel bir şey söyleyelim; bu kadar gerçeklerden uzak, bu kadar yapay ortamlar yaratmakta çok büyük bir beceri ister. İktidar, bu beceriyi yıllardır yapabiliyor, bravo doğrusu.

Türkiye siyasetindeki bu senaryoların küçük örnekleri alt kademelerde de benzeri şekilde oynanıyor. Bakın, yerel yönetimlerde İznik, Yenişehir, Orhangazi diğerleri de aynı siyasi görüşteler. Gidin Yenişehir’i, Orhangazi’yi gezin o ilçelerde İznik gibi, alt yapı hikayesine sokaklar toz-çamur hendek, çukur yürünecek gibi değil. Üstelik bir şeyde yapıldığı yok öylece bekleniyor.

Ne bekleniyor anlamak mümkün değil. O zaman bir sürü tevatür, hangisi akla yakın ise onu kullan, mazeret istemediğin kadar.

Erikler çiçek açtı, artık önümüz bahar ve yaz mevsimi. Gelenlere şu İznik’i mi göstereceğiz, çok ayıp olmaz mı?

“Çalışınca oluyor” tabelalara yazmış bu belediyemiz. Ne oluyor? Vatandaş işi gırgıra almış: Çamur oluyor, diyor.

Koskoca Kılıçaslan Caddesi tarlaya döndü. Çalışmak bu mu? Efendim alt yapı. Evet, alt yapı zor bir hizmettir, yapılırken pek çok sıkıntısı olur. Bunlar doğru. Ama, aylardır tarlaya çevirdiğiniz caddeler sokaklar aynı duruyorsa ortada bir iş becerememe yapamama vardır. Müze diyeceksiniz, Anıtlar Kurulu diyeceksiniz, geçin bunları. Bunlar engel değildir, engel oluyorsa yine sizler bu işler planlanırken, çalışmalara başlarken çözümlenmesi gereken işlerdir. Vatandaş, arsasına inşaat için önce plan, proje, ruhsat alıyor sonra temel denetimleri ve inşaata başlıyor. Bu bir ev için, basit bir inşaat için lazım olan şeyler. Sizler tarihi dokusu olan yirmibeşbinlik bir şehrin alt yapısı için hiçbir yerden sorup sorgulamadınız mı? Yoksa, işin atlatma yolu mu?

Bir başka örnek Dünya Kadınlar Günü ilçemizde dahil pek çok yerde iktidarın kadınlar gününe dönüşüyor. Hemde seçimler nedeni ile tam bir propaganda günü oluyor.

Dahası var ilçemizde çok etkili ve yetkili siyasi atraksiyon olmalı ki iktidar partisinden 6 arkadaşımız aday adayı oluyor. Aday adayı olmakta para işi, yani partiye tarifesi olan bir miktar para yatıracaksın, ardından da sıralamada seçilebilecek yerde olabilmek için daha da çok masraf yapacaksın. Tabii bunun yanında aday adayı olmakla bazı avantajlarıda kullanacaksın, neticede “çıkar” söz konusu.

Aklıma, Rahmetli Seyit Ahmet Ersöz’ün bir fıkrası geldi. Komutan, haşarat, itaatsiz, suç işleyen, disiplinsiz askeri huzuruna getirtmiş. Çok kızgın şekilde “Buna yüz sopa vurun” emrini vermiş. Haşarat asker, hemen “komutanım bir dakika” demiş. Komutan daha ne var deyince “komutanım, siz ya sayı saymasını bilmiyorsunuz yada hiç dayak yemediniz” demiş.

Şimdi sözün özü insanımız ya dayak yemedi, yada sayı saymasını bilmiyor.

Hergün yeni bir senaryo. Ben artık haber dinlemekten bıktım. Çünkü, her haberin arkasından bir hinoğlu, hinlik çıkıyor.

Bilemiyorum sizler dayak yemediniz ise sayı saymasını da mı öğrenmediniz.

Hoşça kalın

Leave A Reply

Your email address will not be published.