İznik Gölü kıyılarında Yalıtaşı Oluşumları

Bölgenin Sınırları, Jeolojik ve Jeomorfolojik Ana Çizgileri

0

Anadolu’nun kuzeybatısında, Bursa ili sınırları içerisinde yer alan İznik Gölü, Türkiye’nin beşinci en büyük gölü konumundadır. Gölün kuzeyinde Samanlı Dağları, güneyinde ise Gürle (Avdan) Dağları yer almaktadır. Göl havzası içerisinde doğuda İznik, batısında ise Orhangazi ilçeleri bulunur. Oluşumu tektonik kökenli olan İznik Gölü ve havzası, çek-ayır (pull-apart) özelliği sergilemektedir. Anadolu’nun kuzey kesimindeki yüzey tasarımını oluşturan ‘Kuzey Anadolu Fayı’  ilk kez İhsan Ketin tarafından 1948 tarihinde tanımlanmıştır. Bu tektonik unsur, Paflagonya yarığı’nın  (Nowack, 1931) batısında üç ayrı kola (KAF kuzey, KAF orta ve KAF güney) ayrıldığı çeşitli araştırmacılar tarafından da belirtilmiştir. KAF Orta kolu; Bolu, Adapazarı ve Pamukova hattı üzerinde oluşturduğu çizgisellik; Mekece ile Çerkeşli göleti arasında 150 ile 200 metre şeklinde kademeli bir atım yapmış olup, karadin oluğu üzerinden İznik gölüne doğru açılmıştır. KAF orta kolu dışında, bölgenin KAF güney koluna verev bir şekilde uzanımı olan Trakya-Eskişehir Fayı (TEF) (Yaltırak, 2000) ise Gürle Dağları ile Bursa Ovası arasında makaslama zonu oluşturmaktadır. Orta Miyosen’den günümüze kadar KAF ve TEF gibi sismik boşluklar tarafından şekillenen İznik Gölü havzası; tektonik jeomorfoloji açısından önemli ölçüde derecelenmiştir.

Yalıtaşları Nedir ve Nasıl Oluşur?

Kum, çakıl, blok gibi dentritik malzemelerin kıyı bölgelerinde bağlayıcı doğal çimento özelliğindeki karbonatlı birimlerce taşlaşması ve süreç sonunda meydana gelen, çökel fosil kumullara yalıtaşı denir. Bu çökel kayaçlar, aynı zamanda eski deniz seviyesi hakkında çıkarımlarda (Kelletat, 2006) ve tektonik anlamda kıyı değişimlerini (Çiner, vd, 2009) anlamlandırmada önemli kayıtlar içerdiği bilinmektedir.

Yalıtaşlarının oluşmasında yeraltı sularının kireçli olması ve buharlaşmanın çok yüksek oranda olması ön koşuldur. Yalı taşlarının geniş anlamda diğer tanımları ise şunlardır;

Plaj taşı (Fr. Gres de plage, ing. Beach rock, Alm. Strandgesteine), kalker bir çimento ile bağlanarak gre (kum taşı) veya konglomera (çakıl taşı) durumuna geçmiş olan plaj kesimlerine denilmektedir (İnandık, 1967). Kalker bir çimento ile bağlanarak gre ve konglomera haline gelmiş olan plaj kesimlerine yalı taşı denir (Akkuş, 2007).  Yalıtaşları, yapısı itibariyle kıyı kumtaşı veya konglomera (çakıl taşları) olarak tanımlanabilecek bir çökel kayadır (Erginal, 2017).

Yalı taşları özellikle 1960’lı yıllara kadar tropikal bölgelerde (Amazon, Kongo ve Endonezya kıyıları) ve CaCO3 ‘ün çok fazla olduğu resif kıyılarda, daha sık görüldüğü bilinmekteydi. Ancak zaman içinde yapılan araştırmalar fosil kumulların ılıman ve hatta soğuk kuşakta olduğu da tespit edilmiştir (Erginal, 2017). Fosil kumulların kalınlığı 10-60 cm, genişliği ise 50-55 m ye kadar varabilmektedir. Yalı taşları seri halde veya parçalı blok şekilde görülmekte ve tabaka doğrultuları kıyı çizgisine paralel bir şekilde uzanmaktadır. Yapının tabaka eğimleri ise 1°-10° arasında değişim göstermektedir.

Yalıtaşı oluşumları denizlerin dışında göl ortamlarında da oluşuyor!

Yalıtaşı, denizlerin sahil bantları üzerinde geliştiği ve çökeldiği ortam hakkında paleocoğrafik proksiler içerdiği bilinmektedir. Dünya’da ise göl ortamlarında yalıtaşı oluşumları sık rastlanır bir durum değildir. Bu özel bileşim yapısı; Michigan ile Piramit Gölleri (ABD) ve Taupo Gölü (İzlanda) bölgelerinde oluştuğu bilinmektedir.

Türkiye’de ise ilk yalıtaşı araştırmaları 1811’li tarihlere dayanmakta ve Datça’dan Gazipaşa’ya kadar olan kesimin ‘taşlaşmış sahil’ olarak ifade edildiği bilinmektedir (Çiner, vd, 2009). Akdeniz kıyı kuşağı ve Kuzey Kıbrıs’ta yoğun şekilde; Ege, Marmara ve Karadeniz’de ise sınırlı bölgelerde, fosil kumulların oluştuğu bilinmektedir. Anadolu’nun göl ekosistemlerinde ise; İznik ve Uluabat göllerinde yalıtaşı oluşumlarına rastlanıldığı araştırmacılar tarafından belirtilmiştir (Avşarcan, 1997); (Turoğlu & Cürebal, 2005); (Çiner, vd, 2009) ve (Erginal, 2017).

Yalıtaşlarının paleo-coğrafik gelişimi nasıl tespit ediliyor?

Yalıtaşı tarihlendirilmesinde en çok kullanılan yöntemler, radyokarbon ve optik uyarımlı liminesans (OSL) yöntemleridir. Radrokarbon tarihlendirme yönteminde çökel kayaçtaki taneleri bağlayıcı unsurların kalsiyum karbonattan veya fosil kavkılardan örnekler alınarak, fosil kumulların yaşları belirlenebilir. OSL tarihlendirmesinde ise; yalıtaşı bileşimine giren kuvars minerallerinden örnekler alınarak yaş tespit edilmektedir (Erginal, 2017). Yalıtaşı çalışmalarında yapılan tarihlendirmelerin genel anlamda değerlendirildiğinde 1000-5000 yıllar arasında tarihler şeklinde yaşlandırıldığı dikkat çekicidir. Doğu Akdeniz’de ise günümüzden 4000-2000 yıl olarak yaşlandırılmaları özellikle Kuvaterner (dördüncü jeolojik zaman) deniz seviyesi değişimleri için önem kazanmalarına yol açmıştır (Erginal, 2009).

İznik Gölü kıyılarında Yalıtaşı oluşumları

İznik Gölü’nün sahil şeridi üzerinde yalı taşları oluşukları gelişmiştir. Bölgede, yalı taşları ile ilgili ilk görüşler Dieter Kelletat tarafından ifade edildiği düşünülmektedir (Kayan, 1997). Günümüze yakın zaman diliminde ise, yalıtaşı oluşumları kantitatif anlamda  (Erginal, 2017) tarafından detaylı bir şekilde araştırılmıştır. Yazar, İznik Gölü çevresinde 10 farklı bölgede yalıtaşı oluşumlarını tespit etmiştir (Harita 1). Çalışmada; ince kesit, Su, ICP—MS, SEM/EDX, XRD, ICP-AES, Duraylı izotop ve elektrik özdirenç tomografisi analizlerini kullanmış; ayrıca yaş tayinleri için, Optik Lüminesans Tarihlendirmesi (OSL) tekniği tercih edilmiştir. Göl çevresinde tespit edilen yalıtaşlarının en yaşlısı 20.285 ±2.067 yaşında, en genç oluşumun ise 0.82±0.062 olduğu tespit edilmiştir. OSL yaş verilerine göre tarihlendirmesi yapılan 53±2 örnekten 34 adedi 0-5000 yıl arasında, 12 adedi 5000-10000 yıl arasında ve 5 adedi ise 10000 yıldan yüksek yaşlar vermiştir. Yaşıtaşlarının şekillendiği ana dönem günümüzden önceki 5000 yıllık süreçte geliştiği tespit edilmiştir (Erginal, 2017).

Harita 1: İznik Gölü çevresinde tespit edilen yalıtaşı oluşumlarının coğrafi konumları.

İznik Gölü Kıyılarında Yalıtaşı Oluşumunun Evreleri

İznik Gölü kıyılarında yalıtaşı oluşumları (Erginal, 2017)’nin OSL tarihlendirme sonuçlarına göre, dört farklı evrede incelenmiştir. Bunlar; Son Buzul maksimumu- erken holosen (20 bin yıl- 9.4 bin yıl öncesi), Holosen klimatik optimumu ( 7.9-5.4 bin yıl öncesi), Orta holosen (4.9-2.4 bin yıl öncesi) ve Geç Holosen (2.1-0.7 bin yıl öncesi) şeklindedir.

1.Son buzul maksimumu- erken holosen evresi (20 bin yıl- 9.4 bin yıl öncesi) dönemde en eski yalıtaşı oluşukları 20.285 ±2.067 ile 9.442±053 çökelme aralığı olarak sınıflandırılmış ve İznik Gölü’nün seviyesinin günümüz seviyesine yakın veya daha yüksek olduğu kanısına varılmıştır. Bu dönem için göl seviyesi hakkında farklı yüzey seviyeleri de dile getirilmiştir. (Ardel, 1954)’e göre ise, göl seviyesi günümüzden 60 metre kadar daha yüksekte olduğunu, gölün özellikle kuzeyinde var olduğu bilinen plüvyal göl taraçaları üzerinden belirtmiştir.

2.Holosen klimatik optimumu evresi (7.9-5.4 bin yıl öncesi) dönemde en eski yalıtaşı oluşuğunun 7.875±0.895 ile 5.418±0.384 bin yıl aralığında çökeldiğini sonucuna varılmıştır. Bu dönem tarihsel jeoloji açısından sıcak dönemdir. Bundan dolayı İznik Gölü’nde artan kuraklık ve buharlaşma, gölün su seviyesinde alçalma göstermiştir. Gölün alçakta bulunduğunu vurgulayan bir diğer araştırmacı (Kayan, 1997) ise, son 6000 yılda İznik gölü kıyılarında birkaç metreyi pek aşmayan küçük salınımlar olduğunu gösteren jeomorfolojik deliller arasında, yalı taşlarının varlığına değinmiştir. Bu dönemde yalıtaşlarının oluşabilmesi için plaj kum ve çakıllarının çimentolanması, bunun için de göl seviyesinin bugünkünden alçakta bulunması gerektiğini ve bugün bu yalıtaşları, yükselen gölün dalgaları ile aşınım sürecinde bulunduğunu ifade edilmiştir (Kayan, 1997).

3.Orta holosen evresi (4.9-2.4 bin yıl öncesi) döneminde en eski yalıtaşı oluşukları 4.908±1.338 ile 2.456±0.566 yıllar arasında gelişmiştir. Bu dönemde 5.6-4.9 bin yıllar arasında göl çevresinde yalıtaşı gözlenmemiştir. Bu durumun oluşumunda nemli ve yağışlı koşulların hakim olması ve buna bağlı olarak gölün su seviyesinin artması olduğu ifade edilmiştir.

4.Geç holosen evresi (2.1-0.7 bin yıl öncesi) döneminde en eski yalıtaşı oluşumu 2.165±0.393, en güncel yalıtaşlarının ise 0.706±0.081 yılları aralığında oluşmuştur. İznik Gölünde en çok tarihlenen kayaç yaş aralığı Geç Holosen’e aittir. Bu dönemde yalıtaşı oluşumuna uygun sıcak ve kurak koşullarda göl seviyesi 1-1.5 m kadar daha alçakta olduğu belirtilmiştir.

Son 700 yıllık süreçte İznik Gölü kıyılarında yalıtaşı oluşuklarının olmadığı sonucu dikkat çekicidir. Bu durumun temel kanıtları arasında, Küçük Buzul Çağı döneminin yalıtaşı oluşumuna uygun sıcak ve kurak koşullara uzak olduğu belirtilebilir. Açık hava müzesi konumunda bulunan yalıtaşı oluşumları, paleocoğrafik anlamda doğal miras özelliği taşıması nedeniyle korunması ve jeosit ile jeomorfosit alanları şeklinde statüsünün değiştirilmesi gerekmektedir.

Kaynakça

Akkuş, A. (2007). Jeomorfolojiye Giriş. Konya: Eğitim Kitabevi Yayınları.

Ardel, A. (1954). İznik Depresyonu ve Gölü. İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü Dergisi , 225-229.

Avşarcan, B. (1997). Yalıtaşı oluşuyla ilgili kuramlar ve Türkiye kıyılarındaki yalıtaşlarının bazı özellikleri. Coğrafya Dergisi , 259-282.

Çiner, A., Desruelles, S., Fouache, E., Koşun, E., & Dalongevılle, R. (2009). Türkiye’nin Akdeniz Sahillerindeki yalıtaşlarının Holosen deniz düzeyi oynamaları ve tektonizma açısından önemi. Türkiye Jeoloji Bülteni , 257-295.

Erginal, A. E. (2009). Gökçeada Yalıtaşının Mikro Analiz Yöntemleri ile İncelenmesi: OluşumOrtamı Konusunda Göstergeler. Türk Coğrafya Dergisi , 1-8.

Erginal, A. E. (2017). İznik Gölü’nün Fosil Plajları (Yalıtaşları). İstanbul: Çantay Kitabevi .

İnandık, H. (1967). Deniz ve Kıyı Coğrafyası. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü Yayınları 1219-47.

Kayan, İ. (1997). İznik Gölü batısındaki Ilıpınar höyüğü çevresinde jeomorfolojik ve jeo-arkeolojik araştırmalar. Ege Coğrafya Dergisi , 43-70.

Kelletat, D. (2006). Beachrock as Sea-Level Indicator? Remarks from a Geomorphological Point of View. Journal of Coastal Research , 1558-1564.

Nowack, E. (1931). Journeys in Northern Anatolia. American Geographical Society.

Turoğlu, H., & Cürebal, İ. (2005). Karaburun (İstanbul) ve Uluabat (Bursa) Yalıtaşları. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Coğrafya Dergisi , 57-66.

Yaltırak, C. (2000). Kuzey Anadolu Fayı’nın Güney Marmara Kolları ve Bölgenin Tektonik Yapısı. TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası , 44-48.

 

 

Leave A Reply

Your email address will not be published.