İznik Gazetesi ekibi olarak siz değerli okuyucularımız için durmadan en özel seslerle röportajlar yapmaya devam ediyoruz. Son 1 yıldır aralıksız bir şekilde seslendirme sanatçılarını köşe yazılarımızda yer verdik ve vermeye de devam ediyoruz. Son dönemlerde hep dublaj piyasasındaki özel seslerle röportaj yaptığımızın farkında olduğumuz için, bu hafta reklam piyasasına son derece güzel sesiyle yön veren sevgili Elif Sıla Çam’la röportaj yapmaya karar verdik ve harika bir röportaj’ a imzamızı attık. Son dönemde çarpıcı sesiyle Hepsiburada’nın kurumsal kadın sesi olan Elif Sıla Çam, bu mesleğe nasıl başladığını ve kendisi hakkında pek çok bilgiyi ilk kez İznik Gazetesi için anlattı. Röportajımıza geçmeden önce katkılarından dolayı sevgili Göksenin Uçarer Kaya’ya ve bizlere kırmayıp röportaj serimize katıldığı için sevgili Elif Sıla Çam’ a teşekkür ederiz.
Seslendirme sektörüne kaç yılında ve nasıl başladınız?
Öncelikle bu güzel röportaj için teşekkür ederim. 2018 yılında üniversiteden mezun oldum ve ses eğitimine yönelmek için kendime 1 yıl süre tanıdım. Bu süreçte Göksenin Uçarer Kaya ile ve kendinin halen eğitim vermeye devam ettiği Reklam Seslendirme Atölyesi ile tanıştım. Sanırım kararı verdiğim günden beri faal olarak bir sektördeyim.
Her insanın küçük yaşlardan itibaren belli başlı hayalleri olur. Sizin için de bu sektör hayallerinizden bir tanesi miydi?
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji bölümü mezunuyum. Lise eğitimimi de FMV Nişantaşı Işık Lisesinde tamamladım. Lise hayatımda ve hatta ortaokul yıllarımda her yıl en az 2 kere sahnede yer alıyordum. Bunlar benim gönüllülüğümle olmuyordu desem yalan olmaz. Çocukluğumdan beri sesimin gücü ve tonunun farklılığı hep sahnede yer almamı sağladı. Lise yıllarımda birçok öğretmenim tarafından ses eğitimi almam gerektiği söylendi. Bu yüzden üniversite bölümümü seçerken bana en geniş alanı sağlayacak bölümü seçmeye özen gösterdim. İyi ki de bu şekilde ilerlemişim.
İlk ses verdiğiniz reklam filmini hatırlıyor musunuz nasıl bir duyguydu?
Evet hatırlıyorum. Göksenin Uçarer Kaya ile eğitimimizi tamamladıktan sonra derslerimizi gerçekleştirdiğimiz stüdyoya gitmeye başladım. Bu tarz mesleklerde usta-çırak ilişkisinin mühim olduğunu düşünüyorum. İşin içerisinde bulunmadan işe dair deneyim kazanmak neredeyse imkansız oluyor. Stüdyodaki günlerimde bir gün çok küçük bir kapalı devre iş yaptım. İlk işimdi ve aynı anda bir kaç karakter konuştuğum için baya ilgi çekmişti. Çok mutlu olduğumu ve gelecek bambaşka işler için heyecanla dolup taştığımı hatırlıyorum.
Kendi sesinizi sosyal mecralarda veya TV de duyunca nasıl tepkiler veriyorsunuz?
Bazen kendimi tanıyamıyorum. Bazense yaptığımı unuttuğum işler oluyor, kendime benzettiğim için dinlerken gerçekten benim sesim olduğunu fark ettiğim anlar oluyor. Gerçekten çok garip bir duygu. Hem gurur duyuyorsunuz hem de biraz yabancılaşıyorsunuz. Sesiniz orada herkes duyuyor ama siz kalabalığın içinde gizli bir kahraman gibisiniz, yüzünüzü bilen pek kimse bulunmuyor.
Her insan reklam seslendirmesi yapabilir mi neler gerekiyor?
Herkesin sesi farklı ve ‘güzel ses’ algısının maalesef çok yanıltıcı bir şekilde toplumda kodlandığını düşünüyorum. Örneğin bir çok kişi bazen son derece pes bir erkek sesinin çok güzel olduğunu düşünüyor, halbuki konuşma sesi bu şekilde olmayan ama oktav olarak son derece geniş sesler de var. Bana göre her sesin kullanılabileceği bir alan var. Ama herkes reklam seslendirmesi yapabilir mi? Bence hayır. Doğru bir eğitim ve çok iyi bir müzik kulağı gerekiyor.
Son zamanlarda seslendirme sektörünü ve meslek hayatınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben sadece reklam seslendirmesi yapıyorum. Fakat son zamanlarda dublaj alanında özellikle telif hakları ve ödemelerin günümüz ekonomisiyle asla uyuşmaması çok korkunç bir durum doğuruyor. Ayrıca değişen teknoloji ve yapay zeka teknolojisinin seslendirme sektörünü kökten etkileyeceği de bir gerçek. Biraz endişelendirici bir durum söz konusu diye düşünüyorum.
Sizin gibi seslendirme sanatçısı olmak isteyenlere ne gibi tavsiyeler verebilirsiniz?
Yeteneklerini kendilerini mümkün olan her fırsatta deneyerek keşfetmelerinin çok mühim olduğunu düşünüyorum. Eğer yaparken her anından zevk aldığınız bir işin içerisindeyseniz, zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Ama her şeyden önemlisi kararlılık ve son derece çok çalışmak.
Bu sektörde gelecekte kendi konumunuzu nasıl görüyorsunuz?
Sektöre girişimin çok genç yaşta olmasından dolayı kendimi çok şanslı görüyorum. Daha önümde kendimi ve yeteneklerimi keşfedebileceğim çok uzun yıllar var.
Son dönemde teknolojinin ilerlemesiyle birlikte yapay zeka sayesinde artık istediğimiz ses üzerinde oynamalar yapabiliyoruz. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz. Sizce yapay zeka seslendirme sektörü için bir tehdit midir?
Yapay zekanın seslendirmenin de dahil olduğu bir çok sanat alanını çok derinden etkileyeceğini düşünüyorum. Ama bence bütün bu süreçte çok daha önemli olan alan henüz bir şey yapılmaya başlanamamış olan hukuksal süreç. Yapay zeka sistemi içerisinde kişisel hakların korunmasıyla ilgili sağlam çalışmalar yaparsak, seslendirme sektörü için güvenli bir yol izleyebiliriz.