ISLIK ÇALAN İNSAN: ARA GÜLER

0

Hayatımda beni pek çok etkileyen insan olmuştur. Bunlardan biride “Islık çalan insan Ara Güler” olmuştur.

Yıllar önce bir hayli çok bir paraya “Bu dünyadan kimler geçti, kalanlara selam olsun” adlı albümünü, o sınırlı paramla almıştım.

Ara Güler’e ilgim çok eski.

Onu çok dinledim.

Şişli/Bomonti’de onun adına bir müze açıldığını işittiğimde gittim, gördüm ve yazdım. O yazı bir çok yazı ile birlikte gazetede.

Müzeyi gezdikten sonra kendisi hakkında hazırlanan bir filmi yine müze salonunda izlemek imkanı buldum.

Söylediği bir söz ne kadar haklı “Hayat bir sinema şeridi gibidir, onu ne kadar çok kare ile doldurursanız o kadar güzel”

Ara Güler’in hayatına baktığımızda o fotoğraf karelerini çok güzel ve pek çok insana nasip olmayacak şeylerle doldurmuş.

Fotoğrafını çekmediği ve onunla dostluk kurmadığı insan, ünlü yok gibi.

Daha yaşarken çok ünlü oldu, kıymeti bilindi.

Hiç kimseye röportaj vermeyen Picasso’nun fotoğrafını çekti.

Gandi’nin.

Sofiya Loren’in.

Çörçıl’ın.

Daha kimler yok ki. Başarılarını ve yaptığı işleri saymaya kalkışsak kağıtlar yetmeyecek.

Evet o ıslık çalan bir insandı ve çaldığı ıslık duyuldu.

Ve diyordu ki eğer ıslık çalan insanlar duyulmazsa o zaman dünyanın felaketi olur.

İlber Ortaylı’nın açıklamalarına göre rahatsızlıklarına rağmen ve 90 yaşa rağmen zihni işliyordu.

Dünyanın en usta 7 fotoğrafçısından biri olmasına karşın kendisine foto muhabiri diyordu.

Daha okul yıllarında sinemaya merak salıyor, daha sonra Muhsin Ertuğrul’un yanında tiyatro eğitimi alıyor. İktisat okuyor.

Aslen Seferihisar’lı.

Beyoğlu’nda oturuyor.

En çok kullandığı sözcükler: MERHABA,İNSAN, BEN ARA.

Hakkında Türkiye’den ve Dünyadan çok şey, çok güzel şeyler söylendi.

Ben hiç sözü edilmeyen bir şeyden söz edeceğim.

Toprağı bol olsun, bu dünya çapındaki adam, bir ara İznik’e geldi.

İznik’te Adil Can, Nursan Sanat Atölyesine girer ve sohbet ederdi. Ben bunu yazdım.

Ve bir ara “Hayatımda fotoğrafını en çok çekmek istediğim yerlerden biri İznik Surları” diye söz eder.

Sur içinde yer alan ender yerlerden biridir İznik.

Ah birde değeri bilinse… Birçok çaba oldu ama, nafile galiba. “Unesco Yolunda İznik” diye bir sempozyum oldu. Birçok değer dile getirildi.

Ta İskender, Büyük İskender’den beri söz konusu bir kent. Çok önemli özellikleri var. İnşallah bu seçkin, kalifiye özelliklerine sahip bir kente ulaşır kent yaşamı.

Yoksa böylesi daha mı iyi? Sessiz, sakin bir yer kalmadı da ondan söylüyorum bunu.

Ara Güler arşivi çok geniş. Özellikle İstanbul,İstanbul’un varoşları, balıkçılar, işçiler… Bütün fotoğraflarında İstanbul vardır.

Edirne’de eski cami önünde Allah(c.c) yazısı altında oturan kadınlar. Sinan, Mimar Sinan’ın eserleri ilgi odağı olur. Sinan’ın eserlerinin hayranıdır. Kabına sığmayan kişilik yapısı, kolay dostluk kurabilmesi, birçok ünlü ismin onun fotoğraf kareleri arasında yer almasını mümkün hak getirmiştir.

Öldüğünü duyunca bir tuhaf oldum.

Kendi yaptığı bir filmi seyrettim. Yavuz zırhlısı ve onun sökülüşünün hikayesini konu alan bir film.

Yerelden ulusala ve oradan evrensele uzanan ve haklı bir şöhrete ulaşan bir isim.

O büyük adama ne söylense azdır.

Babasını köyüne götürür. Babası bir sevinir, bir sevinir. Köylüleri ile birlikte olmaktan. Orada bir takım meyveler ikram edilir. Müthiş mutlu olur.

Babası ölünce köylüleri o sevdiği meyvelerden getirirler. Ve mezarına konur.

Ara’da vefat edince, Şebinkarahisar Belediye Başkanı, Şebinkarahisar toprağı getirdi. Mezarına konmak üzere.

Allah(c.c.) herkese kıymet bilen insanlar nasip eder mi acaba?

Leave A Reply

Your email address will not be published.