NASIL OLMALI

0

Türkiye, 31 martta yerel seçimlerini yapacak.

Bu seçimler ile Büyükşehir Belediye Başkanlarını, şehir belediye başkanlarını, ilçe belediye başkanlarını, Büyükşehir olmayan illerde belde belediye başkanlarını, belediye meclislerini, köy ve mahalle muhtarları ile azalarının seçimleri olacak.

Kısacası hep yerel bazda seçimler olacak.

Bazıları soruyor da “Hükümet seçimi mi var? Cumhurbaşkanı seçimi mi var? Tayyip Bey hep meydanlarda” diye. Bende açıklık getirmek için onların seçimi yok, köylerin, kasabaların, illerin belediye, muhtar seçimleri var diye açıklık getirmek istedim.

Neyse 81 vilayette, 39 bin köyde, bilmem kaç bin mahallede hep yerel seçim var.

Aklıma geldi: 1989 yerel seçimlerinde DYP den il genel meclisine aday olduk. Orhaniye’nin üzerinde Sarıağıl, Mecidiye yolunda çadırlarda ormanda çalışan insanları fark ettim., araştırdım. Bu insanlar güneydoğudan Mardin, Midyat, Kızıltepe’den gelmişler.

Bunları seçmen yapmak için Orhaniye’den aza ile birlikte çadırlara gittik. Selam, sabah falan 47 vatandaşı seçmen olarak kayıt ettik. Sonra bunlardan oylarını istemeğe geldi sıra. Bu ekibin başı Ahmet diye biri idi. Çadırı özel, her şeyi özel, çadırın içinde halılarla kaplı kısım onun makam yeri. Yani tam bir “ağa” konumunda.

Sıra oy istemeye geldi, onu da münasip bir dil ile söyledik. Ahmet ağa şöyle bir geriye doğru kasıldı: “He vallah biz Ahmet Türk’e rey veririz” dedi. Dedik yahu bu mahalli seçim, burada Ahmet Türk yok, o zaten olursa Mardin’e olur. Sen bize destek ver. Epey düşündü, sonra şöyle bir kasıldı: “Bize gelip, zahmet verdiniz. Bizi seçmen yaptınız, bize değer verdiniz. Yüksek hatırınıza size oy vereceğiz” dedi. Hakikatten oylarının tamamını bize verdiler. Çünkü o zamanlar Orhaniye’de Anap önde gidiyordu, 47 oy fazladan bize gelince de DYP öne geçti. Sonra seçildik, teşekkür ettik, hatta ormandan kalan yevmiyelerinin de ödenmesine vesile olduk.

Şimdi, İznik’te artık muhtar seçimleri biraz koftiden oluyor. Öyle olacak. Köy olmayan yerde muhtar ne işe yarar. Mahalle muhtarlarının yetkileri yok gibi. Onun için köylerimiz artık üvey evlat, göz boyama birkaç hizmetle oldu bittiye getirilecek.

Belediye Başkanlıkları, meclis üyelikleri çok önemli.

Ancak, yıllardır söylüyoruz, yazıyoruz, anlatmaya çalışıyoruz. Türkiye hala Belediye Seçimlerinin mana ve sorumluluğunu anlayamadı. Aylardır, sanki genel seçim varmış gibi parti yarışı yapıyoruz. Buna biraz da parti büyükleri neden oluyor. Çünkü, belediye başkanlıklarını yürütecek ellerinde yetişmiş, bilgili kişiler yok. Politika da isim yapmış kişileri getirip başkan olarak seçmen gözüne kakıyoruz. Seçmende çoğu kez bu seçimi parti seçimi gibi düşünüp adayları önemsemeden oyunu kullanıyor.

Hani denizi görmemiş adamı İstanbul’a başkan seçeceğiz. Hani şair öyle demiş: “Madem yüzme bilmezsin, neden çıktın ağaca” Hah iştem öyle. Yıllar önce Kırşehir’den Doğu ekspresi diye bir otobüse bindim. İstanbul’a gidiyoruz. Yolcuların hepsi doğudan geliyor, konuşmalarına bakıyorum, İstanbul’u hiç görmemiş insanlar var. Derken otobüsümüz İzmit’i geçti. Derince-Gebze tarafına doğru ilerlerken önümdeki kişi yanında oturana “…Aha bak dedi. Marmara Denizi.” O kişi de fark etmemiş, şöyle dönüp baktı ki “Abo, burası deniz midir” dedi. “Denizdir” dedi yanındaki. Adam denize doğru döndü, baktı baktı, belli ki şaşırmıştı. Hiç öyle büyük suyu bir arada görmemiş olacak ki “Bu kadar çok suyu, bir araya nasıl getirmişler” dedi.

Gelin bakalım şimdi İstanbul’a belediye başkanı seçin.

İznik’i ne yapacağız? İşte onu düşünün.

Hoşça Kalın

Leave A Reply

Your email address will not be published.