SÖZCÜKLERİN, DİZELERİN DANSI

0

17. SAPANCA ULUSLAR ARASI ŞİİR FESTİVALİ

Adapazarı’nı sevdim ben.

Emekli olur olmaz geldiğim Adapazarı’nda ilkin bana verilen iki isme gittim. Bunlardan biri ünlü yazar Necati Mert’ti. Öteki de bir avukat. Öte yandan burada neler yapabilirim diye düşünmeye başladım. Kültür Müdürlüğü’ne, Turizm Müdürlüğü’ne ve bir takım acentelere gittim. Aklımdan turist rehberliği gibi şeyler geçiyordu.

Ne ki buraya turist olarak gelen pek kimse yoktu. Öte yandan turist olarak bir kimse geldi, onu alıp gezdirecek pek tarihi yer ve eserde yoktu.

Gündelik olarak çıkan büyük bir gazetede haftada iki gün yazmaya başladım. “Adapazarı Gazetesi” iyi bir gazete idi. Yine bir başka gazetede de yazıyordum. Sanat Atölyeleri, Sanat Galerileri sık sık gidip geldiğim yerlerdi. Süleyman Bey’in Güzel Sanatlar Galerisinde sık sık resim sergileri açılıyordu. Ünlü bir ressam olan Veli Sapaz’da yanlış hatırlamıyorsam İstanbul’dan haftada bir geliyor ve öte yandan da sergiler açıyordu. Bir sergisinde bir konuşma yapmıştım. Yakın bir dostumdu.

Sait Faik Kültür Merkezi’nde bir sergi salonunun yanında sık sık konferansların yapıldığı ve panellerin yer aldığı bir yerdi. Zaman zamanda Devlet Güzel Sanatlar Galerisine uğruyordum.

Bu arada birçok dost edinmiştim. Ailece gidip geldiğimiz kimseler oldu. En uzun süreli dostluk serencamım Mesut beyin iş hanının altında hemen hemen her gün toplandığımız, bir araya geldiğimiz dostlarla oldu. Kimi zaman uzun sohbetlerden sonra, kimi güzel yerlere giderdik. Adapazarı için anlatılan hikaye şöyle. Eskiden burası gerçekten bir ada imiş. Sakarya nehri Jüstünyanüs köprüsünün oradan akıyormuş. Daha sonraki yıllarda nehrin yatağı değiştirilmiş. Eski yıllarda derlermiş ki: “Ada’ya pazara gidiyorum.” Adının buradan geldiği söylene gelir.

Tiyatrolar genelde Sait Faik Kültür Merkezi’nde oyun oynarlardı.

Adapazarı depremden sonra çok büyük ölçüde süratle gelişti. Uçsuz bucaksız bir kent oldu. Adeta yeni bir kent.

Kent Orkestrası, Güzel Sanatlar Galerileri ve Kültür Sanat Faaliyetleri ile bir Kültür-Sanat Kenti halini aldı.

Zeki Toçoğlu’nun Büyük Şehir Belediye Başkanı olduktan sonra sanki bir başka kimlik ve kültür-sanatla adından söz edilir oldu.

Fikir Sanat Akademisi, yeni açılan kütüphaneler şehrin zihinsel ve kültürel dokusunda da büyük bir değişime neden oldu.

Sık sık gidip geldiğim Kent Park yakınında Faik Baysal kütüphanesi yer alır. Müdürü sosyoloji yüksek lisansı yapan kültürlü bir insan.

Kütüphanenin yanında son derece güzel bir kitap cafe var. İçinde birçok kitabın yer aldığı nefis bir yer.

Ben büyük bir hevesle 17. Uluslar Arası Sapanca Şiir Festivaline katılan şairlerinde orada bulunabileceği ve o arada Kent Orkestrası’nın da konser vereceğini hesaplayarak saat 17:00’den önce orada idim.

Ne var ki hafızam beni aldatmış. O dündü dediler. Üzüldüm. Giderek sevindirici bir haber aldım. Ogün bir dinleti ve yine mevcut şairlerin sunumlarının yer alacağı bir organizasyon vardı. Saat 18:00’da.

Şiir yazmak kolay bir iş değil. Genelde şöyle bir söylenir, galatı meşhur olmuştur artık, biz dize yazabilmek için bir kitaplık okumak gerek derler. Evet öyle, bir çok düşün, duygu ve yaşayıştan sonra süzülüp gelen bir şey. Tıpkı arının bal yapması gibi. Bir usare, bir öz.

Ve bir şair bir başkadır.

İsmet Özel’in bir şiir Okuma Kılavuzu var. Salah Birsel’in “Şiir İlkeleri” diye bir kitabı.

Her ikisi de derinlikli insanlar. Bana öyle geliyor ki yazdıkları şiirleri daha iyi anlasınlar, anlaşılır kılmak için okurlara yardımcı olabilmek için bu tür kitapları yazmak ihtiyacını duymuşlar.

Bu un daha çok su kaldırır. Müsait olursa bu konuya zaman zaman döneceğiz. İlkin iki öğretim üyesi olan ve birisi saz, öteki ud çalan kimse. Müthiş bir resital sundular. Özel olarak hazırlanmışlar. Pek alışık olmadığımız bir formatta. Bildiğiniz gibi bağlama bir halk müziği enstrümanıdır. Ud klasik Türk Müziği enstrümanı. Bağlamaya bir udun akonpanye etmesi pek görülmüş şey değildir. Müzikte polifonik müziğe ve farklı arayışlara doğru bir evrimle var. Bu çok hoştu.

Bunun ardından birçok ülkelerden gelen şairler şiirlerini okudular.

Dikkatle izledim.

Arjantinli bir şair bir dizelik bir şiirini okudu.

İtalyan ve Madagaskarlı şair sanki şiirlerini okurken onları yaşıyorlardı.

Ses tonları, hareketleri bütünüyle bu yanlarını ele veriyordu.

Onları dinlerken aklımda neler geçti, neler. Bir ara Sagan’ın “Merhaba Hüzün” adlı romanı, güneşe doğru uçan ikarus v.s v.s

Bununla kalsa iyi. Özel bez çantalarda şairlerin şiirlerinin yer aldığı bir kitap, yanında bir bloknot ve bir kalem hediye edildi.

Ben arkadaşlarıma aldım.

Bu güzel günleri yaşattığı için teşekkürler Sakarya.

Ve Sakarya Büyük Şehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu’na ve Serdivan’ın çalışkan Belediye Başkanı’na.

Sayın Zeki Toçoğlu bir kütüphanecidir.

Bir kütüphanece olarak da bu mükemmel organizasyon için kendisini kutlamak isteri.

Sözcükler, dizeler dans eder mi? Eder…

Leave A Reply

Your email address will not be published.