Edirne’de kaldığımız yıllardı. Belediye binasının arkasında bir evimiz vardı. Evimizin hemen hemen tam karşısında bir arsa vardı. O yıllarda adeta mahallenin bir maskotu haline gelmiş ve adına kont dediğimiz köpek genellikle o arsada yatardı.
Çocuktuk ve Kont aşağı, Kont yukarı bağırır kimi kez onunla oynar, eğlenirdik. Ve onu çok severdik. Bütün mahalle ona gözü gibi bakardı. Yem verir beslerdi. Hala unutamadığım ve çok büyük etkisi altında kaldığım, aklıma herhangi bir vesileyle bile geldiği bu hüzün verici olay beni çok düşündürmüştür. Ne oldu tam olarak hatırlamıyorum. Kont’a bir şey mi çarpmıştı, yoksa Kont hastamıydı, uzanmış yatıyordu. Yavrusu gelmiş ağlıyordu. Bayağı göz yaşları vardı. Nasıl etkilenmiştim, bilemezsiniz.
Gazetede ağlayan veda başlığı altında bir haber beni yine o günlere götürdü.
A.B.D. Colifornia eyaletinde beyin kanaması geçirmesi sonucu hastaneye kaldırılan Ryan Jassen’in kurtulma şansı kalmayınca doktorlar, Mallie adlı köpeğin sahibine veda etmesi için hastaneye getirilmesine izin veriyor. Ve Mallie, sahibinin yatağına çıkıp onu son kez koklayarak Jassen’le vedalaşıyor.
İnsanoğlunun hayvanlarla hep yakın bir ilişkisi olmuştur. Ve bakılan hayvanın da sahibi ile çok yakın, sıcak bir ilişkisi olmuş. Kimi kez de bir çok hayvanı günlük yaşamı içinde hep kullana gelmiş.
Yine Edirne’de rahmetli babam bize küçük bir kuzu aldıydı. Neyi amaçladığını daha sonraki yıllarda, daha doğrusu şimdi daha iyi anlıyorum. O küçük kuzu biz nereye gitsek hep bizim arkamızdan gelirdi. Selimiye Bahçesine gider top oynardık, o da yanımızda idi. Karaağaç yolunda Tunca Meriç kıyılarında, arada yer alan koruluk vardı. Oraya giderdik, tin tin arkamızdan gelirdi.
Bir gün Selimiye Camii bahçesinde yine top oynamaya gitmiştik. Oyun bittikten sonra bir baktık kuzu yok. Oraya bak, buraya bak yok. Biz artık büyük bir umutsuzluk içinde eve döndük. Ne diyeceğimizi bilemiyorduk. Bir baktık bahçe kapısının önünde duruyor. Nasıl sevindik, sevdik onu.
Ve daha sonra çok elim bir olay sonucu kaybettik onu. Ve bizim için büyük bir yas sürdü gitti.
Nasıl mı oldu bu olay bakın anlatayım. Bende bir küçük kardeşim Erol, Allah(c.c.) rahmet eylesin yeğenim tarafından yazılan bir bilimsel makalede bir vesile ile Fransız aktör Alein Delon’a benzetiliyor. Kuzuyu alıyor ve Yusuf Hoca İlkokulu’nun bahçesine gidiyor. Daha sonra bir arkadaşının evine gidiyorlar. O sıra kuzuyu bir iple bir ağaca bağlıyor. Bir süre sonra bir bakıyor kuzu döne döne ip kısalıyor ve kuzu ölmüş. Bir akşamüstü kuzuyu bir ipe bağlayıp sürükleye sürükle mahalleye getiriyor. O sıra mahalleye bir karanlık çökmüştü. Tarif edilemez bir tablo karşısında yine tarifi mümkün olmayan bir ıstırap.
Babam hiç bir şey söylemedi.
Gökçe adadayız. Oğlum bir köpek getirdi. Adını Fındık koyduk köpeği çok seviyordu. Madem seviyor dursun dedim. Ve bir de gidip modern bir kulübe yaptırdım. Üstüne de Fındık diye yazdık. Çok havlıyordu tasması olmasına karşın belediye ekiplerince zehirlenerek öldürüldü.
Yine bir ıstırap yaşadık. Ve bir hayli uzun sürdü bu. Bu arada belirteyim bende bir köpek takıntısı var. Onunla yaşayıp gidiyoruz. Neyse uzatmayayım, hayvanlarla ilgili bir çok serencemimiz var. Tabiatı incelediğimiz de akıl almaz ekolojik bir sistem ve yine akıl alamaz bir sibernetik ilminin incelediği bir denge var.
Küçük balık teorisinden, kelebek etkisine kadar ciddi ve bilimsel bir gözle bakın. Birbirinden yararlanmayan ve birbirini etkilemeyen hiç bir şey yok. Hele hele kuantum fiziğine girdiğimizde dünyaya çok farklı bir pencereden bakar, o güzellik ve tüyler ürpertici olup bitenler karşısında şaşar kalırsınız. Hücre yapısında içinde olup bitenler sizi sarhoş etmeye yeter.
Mahsus insan popülasyonu üstüne düşünmüş ne var ki çok büyük ölçüde yanılmıştır. Artan insan sayısı, büyük salgın hastalıklar ve savaşlar sonucu yine bir dengede kalır savını ileri sürmüş, ne var ki insan sayısı gün be gün artmıştır.
Hayvanlarında bu sistem içinde çok büyük bir rolü vardır. Bir böcek zarar veriyor diye DDT ile uzun yıllar yok edilmeye çalışılmış. Ne var ki o böcek kendi vücudunda DDT ye karşı kendini koruyacak bir kimyasal üretmiş. DDT artık etkisini kaybetmiş, böcek hayatını devam ettirmiştir.
Bütün dünyada hayvan türlerinin yok olmaması için yoğun bir çaba ve özen gösterilmektedir.
Bugün köpekler tıbbın periyatri dalında ciddi bir biçimde kullanılmaktadır. Özellikle yaşlı ve yalnız yaşayan insanlar köpekle dostluğa yöneltilmekte ve yaşlı kimse çok büyük ölçüde yalnızlıktan kurtulmakta. Köpekle meşgul olmak sureti ile daha sağlıklı bir şekilde hayatta kalmayı başarabilmektedirler.
Bir gün Gökçeada’da Kaymakam ile oturuyoruz. Kapı birden açıldı ve çocuk yuvasında yaşayan Tayfun isminde bir çocuk şikayetlerine başladı. Benimde yakından izlediğim Tayfun bir köpekle dostluk kurmuş, adeta onunla birlikte yaşıyordu.
Kaymakam bey onu dikkatle sonuna kadar dinledi. Tayfun’un köpeğine bir şey mi olmuştu, yoksa ölmüş mü idi. Hatırlamıyorum. Ama bir çaresine bakıldığını hatırlıyorum.