DALYA

0

1982 Anayasası, hazırlıkları bitmiş, son şekli o zamanki 12 Eylül 1980 İhtilalcileri olan Kenan Evren ve ordu komutanlarından oluşan “konsey” tarafından son eklentileride yapılmıştı. Artık, iş sadece Halk oylamasına yani referanduma kalmıştı.

İşte o günlerdeki eylül ayı idi sanırım, dini bayramın olduğu günlerde Gemlikli arkadaşlar telefon ettiler. Bayar İznik’i görmek istiyor, geliyoruz dediler.

Hemen göle indim, Belediye Motel ve lokantasının olduğu yerdeki lokantada yaklaşık 20-25 kişilik yemek hazırlattım. Menü de balık çorbası, yayın şiş veya tava, çoban salatası ve zetinyağlı biber dolmasından oluştu.

Güzel bir gün, nefis yemekler ile Rahmetli Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ı ağırladık. Bayar ile masada karşılıklı oturduk ve 2 saati aşkın bir yemek sohbeti oldu. Anlattıklarını özetliyeceğim de dikkatimi çeken hususlar; Bayar öncelikle 100. yaşını yaşamıştı. Buna aktüel dilde “Dalya” derler. 101 yaşındaki bir insanın dişleri sırma gibi idi. Yanında damadı olan Dr. Ahmet Gürsoy’a sordum. “Hepsi kendi dişleri” dedi.

Yine dikkat ettiğim bir yönü tabağındaki dolmadan kalan pirinç tanelerini bile tek tek yemesi idi, hiç yemek artığı bırakmamıştı. Ve yemeğini hiç dökmeden bizzat kendisi yemişti, hiçbir yardım almamıştı. Dalya diyen adam.

Rahmetli Bayar’ın anlattıkları çok özeldi. Aynen “5-6 yaşında iken Umurbey’den anam ile eşeğe biner, İznik Gölü’nün çok iyi olan turşu balığını küfelere doldururduk. Bu gölün kızılkanat, ilikbalığı, gördek balığı diye bilinen küçük balıklarının turşusu(salamura- dediğimiz, bizim köyde de turşu balık derler) zeytin toplama zamanı kızartması yapılır, yanında domateste olursa çok lezzetli olur, onun için çocukken balık almaya geldiğimiz Arapkin(Şimdiki adı Gölyaka) köyünü görmek istedim. Narlıca’yı, Dutluca’yı, Sölöz’ü görmek istedim. Müşküre’nin çınarını görmek istedim. Hepsini gördüm. Bizim zamanımızda Balarım(Göllüce’yi diyor) yukarıda idi. Sahilde köy yoktu, bütün sahili gördüm. Bizim zamanımızda yapılan sahil yolunu asfalt olarak ilk defa gördüm….” diye yöresel izlenimlerini anlatmıştı.

Bayar, sohbetin asıl bölümünde de 1982 Anayasası üzerine görüşlerini ortaya koymuştu. İznik’e gelmeden 10 gün kadar öncede o zamanın büyük gazetelerinden olan Günaydın Gazetesi’nde manşet haber olarak “Bayar:Banko Evet” başlığı ile 1982 Anayasasına evet dediğini haber yapmıştı.

Ben ve arkadaşlarım yani Adalet Partililer bu beyanata karşı çıkmıştık. Bayar yanlış yapıyor diye tepkide göstermiştik. Bayar bu tepkiyi hissettiği için -Adalet Partililerin bu beyanata tepkilerini damadı Dr. Ahmet Gürsoy kendisine iletmiş, yani Bayar bu beyanatı niçin verdiğini sonrada Anayasa tasarısına başlangıç vs. geçici maddelerin konsey tarafından eklenmesi üzerine yine aynı gazeteye açıklamalar yapmış, yayınlanmasını istemiş ama gazete bu beyanatı yayınlamamıştı.

Bayar bu sıkıntıları da dile getirdi. Temelde, Anayasa’nın esasında 1982 Anayasasına karşı olmadığını belirtmişti. 1924 Anayasası ile mukayeler yapmıştı. Ve çok dikkat ettim: 1924 Anayasasına hep “Atatürk’ün Anayasası” sözünü kullandı. “Temel de bu Anayasa kuvvetler arasında(yasama-yürütme-yargı) Atatürk’ün Anayasasına benzediği için Banko Evet dedim” demişti. “Atatürk’ün Anayasasında yargı bağımsızdır, hiçbir güç onu etkileyemez. Yasama hürdür, irade-i milliyedir, onun üzerine irade güç yoktur. Yasama, yürütmeyi de denetler, yürütme meclisin iradesi ile çalışır. Meclisin üzerinde değildir, ona hesap vermek zorundadır. Bu esaslar dairesinde Atatürk’ün Anayasasına aynen benzediği için evet dedim. Şunu bilinki bu hazırlanan Anayasanın başlangıç bölümü ile geçici maddelerine şiddetle karşıyım. Bunlar yok iken, Anayasa tasarısı Danışma meclisinden çıkmış hali ile evet dedim. Konsey sonradan bunları eklemiş” diye açıklamaları yanında şikayetçide olmuştu.

Rahmetli Bayar, Atatürk ile daha Kurtuluş Savaşı başlarında beraber çalıştığını, Galip Hoca ismi ile Ege de milli mücadeleye bizzat katıldığını anlatmıştı.

Evet aradan 34 sene geçti. Karşımda 101 yaşında bir canlı tarih vardı. Bize okullarda okuduğumuz tarihi anlatıyordu. Doğrusu tarihi canlı olarak yaşıyorduk. Bunu yaşamak herkese nasip olmaz. Ben bu güzel anıları yaşadığım için mutluluk duyuyorum.

Ve şöyle geriye bakıyorum. 130 sene önce İznik Gölü’nün turşu balıklarını yaşıyorum. Eşeğin sırtında bir çocuk büyüyor. Kurtuluş Savaşı’nın “Galip Hocası” TBMM’nin Saruhan milletvekili, sonra Demokrat Parti, sonra Cumhurbaşkanlığı tam on yıl sonra 27 Mayıs 1960 İhtilali, cezaevleri, Yassı Ada’lar, sonra 1961 Anayasası’nda tanınan eski Cumhurbaşkanlarının, Cumhuriyet Senatosu’nun tabii üyeliğini kabul etmeyişi, “Bende Yazdım” diyerek anılarını yaşattığı kitabı ve sade bir yaşam ile Dalya.

Bilmem örnek alınması gereken, ders alınması gereken bir ömür.

Acaba hiç ders alacak yokmu(!)

Hoşça kalın.

Leave A Reply

Your email address will not be published.