Yazılacak çok şey varda hangisini yazalım.
Şairin dediği gibi “Derdimi ummana döktüm, asumana inledim” Umman, büyük deniz, okyanus. Asuman, gökyüzü, alem.
Düşünün, dert bu kadar büyük.
Orta-doğu ateş çemberi, Dünya buradan çıkacak kıvılcımla 3.Dünya savaşını bekliyor. Bizimkiler illada bizde gireceğiz diyorlar ama güç dengeleri sen dur diyorlar. Temsilen Irak başbakanı konuşuyor. Sayın Cumhurbaşkanımızda çok kızıyor ki adama bozuk atıyor: “Sen kimsin? diyor. Kim olmadığını bilmeyen mi var.
Neyse ateş çemberinde biz gene tamtamların dansına devam edelim.
Aklıma takılan basit bir konu var? Basit ama enteresan.
Nasıl mı? Gelin Ayasofya bahçesinin güney-batı köşesinde bir türlü bitmeyen bir tuvalet inşaatı var. Yoldan gelir geçersiniz o köşe inşaat artıkları, kum, çakıl, demir malzemeleri vs ile karışık bir manzara arz ediyor. Ne zaman başladı bu tuvalet inşaatı bilen var mı? Benim tahminime göre sekiz- on ay oldu, belki daha fazlası. Ama bir kat tuvalet inşaatı bir türlü bitmez oldu.
Şimdi merak ediyorum ne zaman bitecek diye? Zaten Ayasofya cami olarak kullanıma başladıktan sonra yabancı turist gelmiyor desek doğru. Yerli turiste belki de artış var. Ama neticede bunların hepsi insan, hepsinin küçük, büyük tuvalet ihtiyacı var. Bir yabancı bir yere gittiği zaman öncelikle bu ihtiyaçlarını karşılayacak yer arar. Gelenlerin çoğu Belediye iş merkezine giriyor, tuvalet soruyor, Belediye iş merkezindeki tuvaletler orada olanlara ait. Başkalarının gelip kullanmaları pek doğal değil. Zaten bir yabancı iş merkezinde tuvalet soruyorsa bu İznik için çok ayıp demektir.
Tabii bir diğer merakım bu tuvaletin kaba işleri bitmiş görünüyor. İnce işleri ve özellikle tuvalet taşları falan nasıl olacak acaba? Hani Arap Şeyhlerinin bile tuvaletleri al kaplamalı oluyor ama bu kadar sürmüyor. Acaba bu tuvaletin psivuarları, çeşmeleri nasıl olacak? Altından mı, gümüşten mi yoksa başkaca bir mücevherden mi merak ediyorum. Hani meşhur bir Harput türküsü vardır: Sigaramın dumanı, yoktur yarin imanı, Altından köş yaptırdım, gümüşten merdivanı diye başlar da Hey güllü güllü peştamalı püsküllü, bize Harputlu derler biz çekmeyiz bu nazı diye ara nağmesi ile devam eder.
Tabii birde aklıma öyle geliyor, acaba nazmı yapıyorlar tuvaletin bitmesi için. Arkadaş bu acil ihtiyaç. Bunun nazı cazı olmaz. İnsan oğlu sıkıştı mı nereye yapacağını şaşırır.
Aklıma 1960’ların sonlarında meşhur olan bir yabancı (Fransız) müziği geldi. Adama diye meşhur bir Fransız şarkıcı söylüyordu. Sonra onun Türkçesini yaptılar Ajda Pekkan seslendirdi. Her yerde kar var, kalbim senin bu gece diye başlayan ve yıllarca dillerden düşmeyen aranjman. Hah işte o yıllarda hikaye bu ya. İstanbul da biri çok fena sıkışmış, donlarına yapacak, etrafa bakınmış bir tuvalet bulamamış, en yakın olan oradaki eczaneye dalmış. Adamo’nun bu şarkısını istemiş Adamo’nun plağı varmı demiş, eczanedeki kişi beyfendi burası eczane burada plak satılmaz demiş. Fena sıkışan adam -ne demek satılmaz. Ben Adamo’nun pilağını satmayan eczanenin ortasına yaparım demiş ve çaresiz yapmış.
Korkarım İznik’te buna benzer olaylar yaşamayalım. Zaten kanalizasyon şebekesinden iyi sesler gelmiyor. Hiç değilse şehrin tam göbeğinde pis kokular duymayalım, hissetmeyelim.
İşin esprisi bir yana bazıları diyeçeğim ama pekçoğu desek daha doğru olur, bir türlü bitmek bilmiyor. Aylarca, yıllarca başlanan özellikle yol gibi, kanalizasyon gibi herkesin kullanım alanında olan yerlerdeki çalışmaların başladığı ile bittiği bir olmalı. Ben bizim evin önü artık tarla olmuştu neyse ki parke döşemesi yapıldı şimdilik tozdan, çamurdan kısmen kurtulduk. Komşularla konuşuyoruz da ben üç yıl oldu herhalde dedim. Komşum yok ağabey yanlışın var dört yılı geçti dedi. Doğru idi, eski başkan zamanında başlamıştı yol hafriyatları seçimler falan aradan geçen süre epey uzamış, biz bile unutmuşuk.
Birde topu atma olayı var. Az çok sorulduğu zaman “O bizim işimiz değil, Büyük Şehirin işi” cevabı çok orijinal. Eee Büyük Şehre sormak o kadar kolay değil. Sorsan da kime soracaksın Büyük Şehir Abdulvahap tepesine Ay-yıldız yapıyor, göl kenarına yeni bir sahil yapıyor, yapıyor da yapıyor. Büyük şehir bu 17 ilçe 760 mahalle/eski köylerimiz/ ve 2 milyonluk bir şehir merkezine hizmet veriyor. Öyle ki bunlar yetmiyor taaa gidiyor Batı-Trakyada tarihi eserler onarıyor. Daha neler neler yapıyor, havada uçuyor, karada koşuyor, denizde yüzüyor. Haa aklıma geldi ne oldu bizim gölümüzün incisi Akşemsettin gemisi?
Hani şair demiş “Madem yüzme bilmezsin neden çıktın ağaca” misali.
Bunların hepsi olacak hiç merak etmeyin, Ne zaman?
Tavşan kavağa çıkınca.