ŞEYH BEDREDDİN in idam edilişi

0

Yaşamının bir bölümünü İznik te geçiren ŞEYH BEDREDDİN in idam edilişi

603 .Yıl önce bir 18 Aralık günüydü..

Kenan YEŞİLYURT

18 Aralık 1416  Perşembe  günü sabah erkenden , Serez in Bakırcılar Çarşısında darağacı kuruldu. Bütün kent hemen anladı: Bedreddin’i asacaklardı    Çarşı yakınında Eski  camii avlusunda büyük bir kalabalık toplanmıştı

Bulutlarla kaplı puslu sabah göğü, sanki yukardan bastırıp duruyordu.  Ağaçların çıplak dallarında, gözyaşları gibi damlalar yuvarlanıyordu.

Bakırcılar çarşısına geldiler sehpanın önünde durdular.

Bedreddin kalabalığa baktı. Akşemseddin’i, Mecnun’u Derviş İbrahim’i  arkadaşlarını, dostlarını ve de  öğrencilerini gördü.. Cellatlara döndü:

Abdest almak istiyorum, dedi.

Bir testi getirdiler, Bedreddin Mecnun u yanına çağırdı.

Mecnun gözünde   yaşlarla su döktü testiden öğretmeninin eline.

Ağlama Mecnun. Hakikat bizimle! Vasiyetimdir, bedenimi şu Bakırcılar Çarşısı yakınında bir yere gömün…  Ama beni kara toprakta değil, hakikati anlamış insanların yüreklerinde arayın!

Dört yöne ayrı ayrı selam verdi. Sehpaya çıktı.

Cellatlar  onu iyice aşağılamak için, üstünde ne var ne yoksa çıkarıp çırılçıplak eylediler. Sonra yağlı ilmeği boynuna geçirdiler, üstünde durduğu sehpayı bir tekmede devirdiler.

Sallandı şeyhin çıplak bedeni bir dal gibi. Hava karardıktan sonradır ki, sevenleri onun çıplak bedenini aldılar götürdüler.

Bugün kabri, İstanbul Çemberlitaş da Sultan II.Mahmut Türbesi haziresinde bulunmaktadır

 

Şeyh Bedreddin Destanından;

“ (…………)

Bu kasaba İznik kasabası.
Bu ev esnaf mahallesinde bir ev.
Bu evde
bir ihtiyar vardır Bedreddin adında.
Boyu küçük      sakalı büyük     sakalı ak.
Çekik çocuk gözleri kurnaz ve sarı parmakları saz gibi.

(…………………)  Hazır bilmeclis
Mevlâna Hayder derler
mülkü acemden henüz gelmiş     bir ulu danişmend kişi
kınalı sakalını ilhamı ilâhiye eğip,
«Malı haramdır amma bunun
kanı helâldır» deyip   halletti işi…

Dönüldü Bedreddine.
Denildi: «Sen de konuş.»
Denildi: «Ver hesabını ilhadının.»

(………..)    Aydınlandı içi gözlerinin,      dedi:
— Mademki bu kerre mağlubuz
netsek, neylesek zaid.
Gayrı uzatman sözü.
Mademki fetva bize aid verin ki basak bağrına mührümüzü..

(……….)   Yağmur çiseliyor,
Serezin esnaf çarşısında,
bir bakırcı dükkânının karşısında
Bedreddinim bir ağaca asılı.

Yağmur çiseliyor.
Gecenin geç ve yıldızsız bir saatidir.
Ve yağmurda ıslanan
yapraksız bir dalda sallanan şeyhimin
çırılçıplak etidir.  (N.Hikmet)

 

 

Leave A Reply

Your email address will not be published.