MAGUSA LİMANI VE ARAP ALİ

0

Son yıllarda çeşitli müzik ve TV kanallarında farklı kişilerce söylenen bir şarkı var…. MAGUSA LİMANI…

Yetmişli yılların ortalarıydı, Kıbrıs KTKA da görevliydim. Bizim bölgede TMT’nin (Türk Mukavemet Teşkilat) eski mücahitlerinden Kemal Kamkam adında bir kasap vardı. Ortaköy’ daki dükkânında kasaplık ve besicilik yapıyordu. Bu arada otobüsüyle de Lefkoşa Havaalanına Türk personel götürüp getiriyordu. İngilizlerin denetiminde olan Havaalanına bölgemizden özel izinle geçilebiliyordu. Bu geçişler sırasında tanışma olanağım olmuştu. Zaman zaman birliğimizdeki özel günlerde de sohbet etme olanağım da olmuştu. Bir gün kasap dükkanına uğradığımda çay sohbetimiz sırasında da Arap Ali’nin efsane olmuş yaşamını da anlatmıştı.

Buna göre ise;

Mağusa Limanın hamalı Ali’nin hikayesi olarak bilinmektedir. Ali, teninin esmerliğinden ötürü Arap lakabını almıştır. Arap Ali, genç yaşta evlenmiş ve 3 çocuk sahibi bir baba olmuştur. Güçlü bir delikanlı olan Ali, her akşam işi çalıştığı limana yakın olan bir meyhaneye gider ve yorgunluğunu bu meyhanede arkadaşlarıyla bir şeyler içerek atarmış.
Yıl 1943, Alman harbi devam ediyor.  Magusa’nın sokaklarında silahlı İngiliz askerleri kol gezmekte.

Arap Ali, o gün yine tüm gün çalıştıktan sonra arkadaşlarıyla meyhanenin yolunu tutmuşlar. Meyhanede kahkahalar eşliğinde halka eziyet ederken olay çıkartan İngiliz sömürgesinin yedi Hint askerini görmüştür. Sertliğinin yanında, yüreği insan sevgisi ile dolu olan Arap Ali, her zaman haklının yanında durması, haksızlıklara boyun eğmemesiyle bilinen yiğit bir delikanlıdır ve yaşanan bu olaya sessiz kalamaz. Olaya müdahale eder.  Bakışlarını askerlerin üzerine odaklayan Ali’den rahatsız olan Hint askerleri onun üstüne yürür ve beklemedikleri şekilde Ali’den dayak yiyerek meyhaneden ayrılırlar. Bu olay o gece tüm Kıbrıs’a yayılır. Arkadaşları bu olaydan sonra Ali’ye buraları terket şeklinde telkinde bulunur. Ali ise bir yere gitmez.

Ertesi gün ise Arap Ali, yine meyhaneye uğrar. Orada onu süngü takılı tüfekleriyle yine aynı Hint askerlerinin beklediğini görür. İçlerinden birisi Ali’ye doğru bir hamle yapar. Arap Ali, gelen ilk askeri güçlü yapısı ile bir yumrukla yere indirir. Bu olayın akabinde üzerine doğru gelen 6 askerin ise süngü darbelerine karşı direnemez. Ali bu askerlerle boğuşurken yumruğu ile yere serdiği ilk asker öfkesiyle ona süngüsünü saplar. Vücuduna süngü saplanan Arap Ali, kan kaybetmeye başlar.  Hint askerleri, ağır yaralı olan Ali’yi sürükleyerek bölgedeki Türklere gözdağı vermek için Ali’nin hamal olarak çalıştığı Mağusa Limanına götürerek bırakırlar.

Bu acı olayı işiten Ali’nin eşi koşarak Mağusa Limanına varır ve kanlar içerisindeki eşinin yanı başına gider. O esnada Arap Ali’nin ağzından şu son sözlerini dinler:

“İskeleden çıktım yan basa basa,
Magusa’ya vardım kan kusa kusa,
Magusa Limanı, limandır liman,
beni öldüren de yoktur din iman.”

Bu Ali’nin son sözleridir.
Ali’nin acılı eşi ise ”
Uyan Ali’m uyan uyanmaz oldun,
yedi bıçak yarasına dayanmaz oldun.” der.

Bu sözleri duyup oldukça etkilenen çevre halkı ise bu sözlerden yola çıkarak bu üzücü olayın anısını nesillerden nesillere aktaran ünlü Mağusa Limanı türküsünü yaparlar.
Mağusa Limanı sözleri ile Arap Ali’nin hüzünlü hikayesi gelecek kuşaklara da aktarılmış olur..
Ruhu şada olsun

Leave A Reply

Your email address will not be published.