Dostlar sizleri Türkiye’nin güneydoğusunda, tarih ve lezzetin iç içe geçtiği muhteşem bir şehre götürüyorum: Gaziantep! Kimileri için gastronominin başkenti, kimileri içinse geçmişin derin izlerini taşıyan tarihi bir hazine… Ama şunu söylemeliyim ki, burası her yönüyle sizi büyülemeye aday bir şehir!
Öncelikle Gaziantep’in tarihine şöyle bir yolculuk yapalım. Düşünsenize, bu şehir binlerce yıllık bir geçmişe sahip! Paleolitik Çağ’dan beri yerleşim yeri olduğu bilinen Dülük bölgesiyle Gaziantep, Hititler’den, Asurlulara, Roma’dan Osmanlı’ya kadar pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış. İşte bu yüzden Antep sokaklarında gezerken bir açık hava müzesindeymişsiniz hissine kapılıyorsunuz. Mesela, Antep Kalesi… Şehre tepeden bakan bu muhteşem yapı, geçmişten günümüze ayakta kalmayı başarmış, kentin en önemli simgelerinden biri.
Şimdi gelelim Gaziantep’in mutfağına! İnanın bana, burası bir lezzet şöleni! Lahmacunu, baklavası, kebapları derken buraya geldiğinizde diyetinizi bir kenara bırakmalısınız. Dünyaca ünlü Antep mutfağı, UNESCO tarafından gastronomi dalında “Yaratıcı Şehirler Ağı”na dahil edildi. Bu şehirde fıstığın, baharatların, kebapların ve tatlıların en lezzetlisini tadabilirsiniz. Katmerin sıcacık çıtır hamuru ve içindeki Antep fıstığının lezzeti, insanın aklını başından alıyor. Bir de Ali Nazik kebabı var ki, közlenmiş patlıcanın yoğurtla birleşimi ve üzerine eklenen nefis et parçalarıyla damağınızda unutulmaz bir tat bırakıyor.
Sadece yemekleriyle değil, kültürüyle de büyüleyen bir şehir Gaziantep. Bakırcılar Çarşısı’nda gezerken ustaların yılların emeğini veren elleriyle bakır işlemelerini nasıl yaptığını izlemek büyüleyici. Alışveriş yaparken ise bir Antep fıstığı almadan dönmeyin derim. Tarihi Gümrük Han’da bir kahve molası vermek de kesinlikle bu şehirde yapmanız gerekenler listesinde olmalı.
Gaziantep’in kahramanlık dolu tarihi de unutulmamalı. Kurtuluş Savaşı’nda gösterdiği büyük direniş nedeniyle şehre “Gazi” unvanı verilmiş. Antep Savunması, halkın özgürlüğü için verdiği mücadeleyi anlatan en önemli olaylardan biri. Şahin Bey ve Karayılan gibi kahramanlar, bu toprakların cesaret dolu geçmişinin en önemli simgeleri.
Son olarak, Gaziantep’in doğasını da es geçmemek lazım. Rumkale’nin eşsiz manzarası, Fırat Nehri’nin kenarında huzur dolu anlar yaşamak isteyenler için birebir. Ayrıca Yesemek Açık Hava Müzesi de tarih ve doğanın iç içe geçtiği büyüleyici bir yer.
Sevgili okurlar, Gaziantep’e adım attığınızda buranın sadece bir şehir olmadığını, aynı zamanda kültürüyle, lezzetleriyle, tarihiyle ruhunuzu doyuran bir yer olduğunu göreceksiniz. Eğer hala bu şehri ziyaret etmediyseniz, bence bir an önce plan yapmalısınız. Emin olun, buraya geldiğinizde sadece karnınız değil, ruhunuz da doyacak!
Sevgiyle kalın, nice köşe yazılarımızda buluşmak üzere!
