KENDİME İYİ BAK

0

Son dönemlerde özellikle ülkemizde romantik komedi üzerine onlarca dizi veya film yapıldı ama birazdan bahsedeceğim bu film son derece acıklı ve hüsranlar ile dolu bir yapım. Kendime İyi Bak 2004 yapımlı olan ve diğer aşk filmlerine kıyasla çok daha değişik konusu olan nadir yapımlardan bir tanesi. Kendime İyi Bak adlı filmin kısaca konusu şöyle; Evliliğe hazırlanan Emre (Çağdaş Onur Öztürk) ve Yeşim (Begüm Birgören) çiftiyle tanıştırıyor bizi. Önce aralarındaki aşka şahit oluyor, ardından ikisinin de diğerinden gizlediği bazı sırları olduğunu anlıyoruz. Yeşim, asla çocuk sahibi olamayacağını öğrendikten sonra bunu Emre’ye nasıl anlatacağını bilemiyor. Emre ise aslında hala eski aşkı Begüm’ü (Aslı Tandoğan) tam anlamıyla unutamamış. Yeşim’i bir bakıma Begüm’ün yerine koymuş ama senelerdir görmediği eski sevgilisini de aklından çıkaramıyor.

 

Öykünün dönüm noktalarından biri, Emre’nin düğün davetiyelerini vermek için üniversiteden arkadaşlarıyla buluştuğu sahne. Uzun süredir görüşmediğini öğrendiğimiz arkadaşlarından, Begüm’le ilgili hiç beklemediği bir haber alıyor Emre ve bundan sonra hem kendi duygularını hem de müstakbel eşiyle ilişkisini altüst eden bir süreç başlıyor. Önce Emre ile Yeşim’in tanışma hikayelerini kronolojik bir sıralamayla izliyoruz. Ardından Emre ile Begüm’ün ilişkisini sondan geriye doğru. Bütün bunlar sürprizli ve duygusal bir finale doğru taşıyor filmi.

 

Kendime iyi bak filminin en can alıcı yeri olarak varsayılan mektup kısmında şöyle bir acıklı bir metin var. Sevgilim, nasıl isterdim bilemezsin şu an yanında olup her şeyi sana anlatmayı ve defalarca özür dilemeyi. Ne kadar oldu ben gideli bilmiyorum. Kim bilir ne kadar bensiz bıraktım seni. Sensiz kalmanın yarısı kadar zorsa bensizlik; beni ömür boyu af etmesen yeridir. Ama yine de hep diledim affetmeni. Anlatabilmemin bir yolu olsaydı, inan denerdim, cevapsız bırakmazdım, ama bir yol bulamadım buna. Tek bildiğim yanında kalsaydım daha kolay olmayacaktı. Kıyamadım sadece kıyamadım. Bana sordun ya: ‘Gitmeye cesaretin var mı?’ diye; kalmaya cesaretim olsaydı bir an olsun ayırmazdım yanağımı göğsünden. Göğsün; cennetin provasıydı işte. Ben kızamıyorum sen de kızma hayata, kapatma kapılarını. Biliyorum sevmek kolay herkes için; ama hiç yaralanmamış gibi sevmek ne kadar zor aslında. Sadece bunu istiyorum senden. Ne kıyas, ne kin, ne beklenti olsun hayatında, ilk defa aşık oluyormuş gibi sev. Nasıl seveceğini zaten ben öğretemem sana, en iyi yaptığın şey bu çünkü. Bari sözümü tutabilseydim, hani kırk beşimde alacaktım ya seni. Veda etmek için yazmıyorum bunları veda edecek cesaretim olsaydı bunu karşında yapardım. Aklının köşesinde olmak değil niyetim, Sadece gülümse arada, benim köşem orada gizli çünkü, öpmeye doyamadığım dudağının köşesinde sakla beni. Diyor Begüm Emre’ye yazdığı mektupta. Kısaca süprizler ve heyecan dolu bir film. Bir izleyen olarak çok beğendim. Siz değerli okuyucularımın da keyifle izlemesini ve fazla üzülmemesini tavsiye ederim.

 

 

 

 

 

Leave A Reply

Your email address will not be published.