KARAÇİVİ ve MÜŞKÜLE ÜZÜMÜ’nün AVRUPA MACERASI

0

Müşküle  üzümünün ihracatı, İznik gölü kuzey yolunun açılmasından sonra öne çıkmıştır. Karayolunun açılmasından sonra İstanbul dan gelen ihracatçılar İznik’ten direk üzüm almaya başladılar. Bunun içinde beraber çalışabilecekleri üzüm tacirleri buldular İznik’ten

Türkiye’nin ihraç ürünlerinin, çokça yabancı plakalı araçlar ile ( Bulgar-Romen-Yugoslav-Avusturya-Macar plakalı) gerçekleştirilmekteydi. Az sayıdaki Türk nakliyeci de, (Karaçivi – Transhan Nakliyat) 1966 senesine dek TEMİNAT ile bu taşımaları gerçekleştirmişlerdi.

O dönemin önemli ihracatçılarından Mıgırdıç Şellefyan da vardı. İznik’e gelen ihracatçılar arasında. Fakat, Mıgırdıç Şellefyan üzümden çok zeytinyağı ihracatına yönelmişti. Diğer önemli ihracatçı ve de nakliyeci olan Dimitri Karaçivi (*) üzüm alımlarıyla birlikte ihracatı da kendine ait Frigofirik romörklü kamyonlarıyla yapıyordu.   Karaçivi İznik ten direk Münih Hali’ne üzüm ihracatını başlattı. Karaçivi  sayesinde İznik Müşküle Üzümü özellikle de Almanya pazarına girmiş oldu. Bu arada İzniklilerde  ihracat işini öğrenmeye başlamışlardı.  Karaçivi kendi araçları yetmeyince de Yunanistan’dan frigofirik  araçlar  kiralıyordu. 1967 Yılındaki Kıbrıs olayları sonrasında da Yunan tırları yerine önce Bulgar daha sonra da Macar ve Romen tırlarından Karaçivi ve diğer yeni ihracatçılar yararlanmaya başladılar. Bu dönemde İznik Sokakları ve göl sahili sırasını bekleyen tırlarla doluydu.

Bu süreçte gerek Yunan tırlarının gerekse Bulgar tırlarının taşıma da özen göstermemesi sorun çıkarıyordu.  Yabancıların  nakliyeyi yapması nedeniyle de ülkenin döviz kaybı da gün geçtikçe artıyordu.

Nakliyeciliğimizim kan ağladığı yıllardı. Daha doğrusu kendi yollarımızda Türk plakalı TIR dan daha çok Yunan, Bulgar, Macar, Romen  tırlarının olduğu yıllar,

İlk teşvikler, 1972 senesinde  yaş-meyve -sebze ihracatını geliştirmek için nakliyecilere 10 adetten az olmamak üzere , filo başına yılda 1 Milyon USD  navlun geliri getirmek taahhüdü ile sıfır gümrüklü çekici ve frigorifik treyler ithal izni verildi

1969-1971 – Dünya Bankası,  yaş meyve sebze ihracatını geliştirme projesi kapsamında Ziraat Bankası aracılığı Toplam 130 adet aracın Türkiye’deki girişimcilere tahsisi onaylandı. (80 adet frigorifik Treyler, 50 adet tenteli Treyler.)

“Kendi ürünümüzü kendi aracımız ile taşıyalım” sloganı ile Ziraat Bankası, Ant Birlik, FiskoBirlik ortaklığı ile 1967 yılında da FRİNTAŞ firması kuruldu. Frintas, kisa bir süre olsa da beynelmilel taşımacılığa katkısı olmuş bir şirket.. Çok sayıda soğutuculu kamyon ve römorktan oluşan Frintaş filosu devlet parasıyla kurulmuştu. Fakat kötü yönetim sonucunda Ne yazık ki, çok kısa ömürlü oldu. Kısa bir sürede Frintaş şirketi kapandı

Frintaş kamyonlarından arta kalan enkaz, yıllarca Ankara’da Et Balık Kurumu bahçesinde çürümüş, sonra hurdacılara verildi.

Bu dönemde Üzüm taşımacılığımız uzun süre Frintaş firmasının Tırlarıyla yapılır oldu. Hatta Üzüm Bayramı’nde kortejde Frintaş tırları da geçerdi. İzniklilerde  milli bir şirket olduğundan büyük bir coşkuyla alkışlardı.

İstanbuldan gelen ihracatcılarla bir süre çalışan İznikli üzüm tacirleri de kendileri veya yeni partnerlerle İhracat işine girmeye başladılar. Artık direk  Münih Hali’nle  bağlantı kurmaya başladılar. Hatta Münih Hali’nin  tüm yıllık üzüm ihtiyacını karşılayabilmek için yeni üretim bölgeleri arayışına da girdiler. Sonuç da Tarsus ve Karaburun’dan üzüm almaya başladılar. Karaburun dan gemi ile yaptıkları ihracat verimli olmayınca Tarsus a ağırlık verdiler. Uzun yıllar Münih Hali’nin üzüm ihtiyacını karşılar konumunda oldu İznik Ovası.

Müşküle üzümü, dayanıklığı  ve tadı yanında ihracat mevsimi nedeniyle talep ediliyordu. Bu arada özellikle al benisi, rengi ve dayanıklılığı olan yeni üzüm çeşitleri piyasaya çıktı. İtalya, Po Ovası’nda  üzüm üretimini arttırınca zaman aleyhimize çalışmaya başladı. Po Ovası’ndan 3- 4 saatte normal kamyonlarla,üzüm Münih Haline gelebiliyordu. İznikden ise iki günlük bir yol ve ancak frigofrik kamyonlarla ulaşabiliyordu. Sonuçda İtalyanların maliyeti bizm maliyetimizin çok altında olması sonucunda rekabet gücümüzü kaybettik. Buna bağlı olarak da ihracatımız azalmaya başladı. Ve akabinde de ova da Asmalar sökülmeye, zeytine yönelmeye başlanıldı. Bir üre sonra da üzüm İhracatımızda son buldu.

Basından:

“ Vurgun BMW Otomobil Firmasının Türkiye mümessili ve yaş mey ve ihracatçısı olan Dimitri Karaçivi adındaki Rum asıllı İstanbul» tüccar piyasaya* müstahsille ve devlete vergi borcu olarak 30 milyon borçla kayıplara karışmıştır. SAYFA; 14 MÜCADELE 19—23 EKİM 1971

(*)  Dimitri Karaçivi: İstanbul’u Rum asıllı bir iş aamı.Kendisi nakliye,gümrükleme ve her türlü ihracat ile meşgul olmaktaydı. Aynı zamanda, 1955 yılından beri Şişli Büyükdere Caddesinde BMW firması Türkiye Distribütörüydü.  30.6.1974 Dimitri Karaçivi,  işlerini tasfiye ederek yurt dışına kaçmak üzere olduğu döviz ve vergi kaçakcılığı iddiasıyla evine yapılan baskınla İstanbul Mali Polis Döviz grubu memurlarınca vergi ve döviz kaçakçılığı yaptığı iddiasıyla tutuklandı.  Dimitri  Karaçivi, polise verdiği ilk ifadesinde 1955 yılından beri BMW Türkiye distribütörü olduğunu, yasalara uyduğunu söyledi. Bir süre gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakıldı. Daha sonra da Dimitri Karaçivi; müstahsile, piyasaya ve devlete vergi borcu olarak 30 milyon borç yaparak kayıplara karışmıştır.

 

 

 

 

 

Leave A Reply

Your email address will not be published.