ETERNALS: KAHRAMANLIĞIN YENİ TANIMI

0

Marvel Sinematik Evreni’nin 26. halkası olan Eternals, daha vizyona girmeden önce hayranlar arasında fısıltı gazetesini çalıştırmaya başlamıştı. Çünkü bu film, Marvel’ın alışılmış “kahramanlık formülü”nden çok daha farklı bir şey vadediyordu. Yönetmen koltuğunda Nomadland ile Oscar kazanmış Chloé Zhao vardı ve MCU’da ilk kez bir hikâye binlerce yıla yayılan bir zaman çizgisinde anlatılacaktı.

Marvel hayranları için bu, sadece yeni bir film değil; yıllardır ufak tefek göndermelerle bahsi geçen Celestial’ların ve “Ebedîler”in nihayet tüm ihtişamıyla sahneye çıkacağı bir an demekti.
Eternals, bizi M.Ö. 5000’lerden başlatıp günümüze kadar getiriyor. Bu yolculuk boyunca Sersi, Ikaris, Thena, Gilgamesh, Makkari, Druig, Kingo, Sprite, Phastos ve liderleri Ajak; insanlığın hem en büyük başarılarına hem de en karanlık günahlarına tanık oluyor.

Marvel filmlerinde görmeye alışık olduğumuz “kötüyü yen ve günü kurtar” mantığının yerini, bu kez çok daha karmaşık bir ahlaki ikilem alıyor: Görevin mi daha önemli, yoksa kalbin mi? Celestial’lar tarafından verilen emirler mi kutsal, yoksa insanlık sevgisi mi?

Sersi’nin insanlığa olan şefkati, Ikaris’in görevine körü körüne bağlılığı, Thena’nın savaşçı ruhunun ardındaki kırılganlık… Her karakter, adeta bir felsefi sorunun temsilcisi gibi duruyor.
Marvel hayranıysanız, aksiyon, espri ve hızlı tempo beklemeye alışkınsınızdır. Ancak Zhao’nun yönetmenliğinde Eternals, sinematografik açıdan MCU’nun belki de en “sanatsal” filmi oldu.
Doğal ışık kullanımı, geniş plan çekimler, tarihin farklı dönemlerini gerçek mekânlarda hissettiren set tasarımları… Hatta bazı sahneler, Marvel filmi izlediğinizi unutturup size bağımsız bir epik drama seyrediyormuş hissi veriyor.

Evet, bazı hayranlar için bu yavaş tempo “fazla ağır” geldi. Ama bir başka grup, tam da bu yüzden filmi özel buldu. Çünkü bu, Marvel’ın herkese hitap etmeye çalışmak yerine, hikâyesine inanan ve kendi sinema dilini kurmaya çalışan bir işiydi.

Marvel tarihinde bir ilk: Phastos, MCU’nun ilk açıkça eşcinsel süper kahramanı olarak yer aldı. Onun eşi ve çocuğuyla olan sahneleri, bir süper kahraman filminde alışılmışın dışında, son derece insani bir sıcaklık kattı.

Makkari, Marvel’ın ilk işitme engelli kahramanı olarak öne çıktı. Lauren Ridloff’un enerjisi, karakterin gücünü ve hızını ekrana taşıdı. Marvel’ın bu çeşitliliği, sadece görsellikte değil, hikâye içinde anlamlı bir şekilde işlemesi, filmi farklı kılan unsurlardan biriydi.

200 milyon dolarlık dev bütçe, sahnelerin neredeyse her karesinde hissediliyor. Deviant yaratıklarının hareketli ve organik tasarımları, Celestial Arishem’in uzay boşluğundaki devasa silueti, tarihi dönemleri yansıtan detaylı setler…

Ramin Djawadi’nin müzikleri ise hem aksiyon hem de duygusal anlarda filme derinlik katıyor. Finaldeki sahnelerde, müziğin yarattığı gerilim ve hüzün, Marvel evreninde nadir görülen bir etki bırakıyor.

Pandemi sonrası dönemde vizyona giren Eternals, dünya çapında yaklaşık 402 milyon dolar gelir elde etti. Bu, Marvel standartlarına göre orta seviyede bir başarıydı.
Eleştirmenler ikiye bölündü:

Bir grup, “Marvel’ı ileriye taşıyan cesur ve farklı bir vizyon” diyerek filmi övdü.
Diğer grup ise “karakter fazlalığı, yavaş tempo ve hikâye dağınıklığı” eleştirisi getirdi.
Ama Marvel hayranları için bu film, gelecek fazlar için çok kritik bir köprü. Post-credits sahnelerinde Kara Şövalye Dane Whitman ve Starfox (Eros) gibi yeni karakterlerin tanıtılması, ileride çok daha büyük hikâyelerin kapısını aralıyor.

Eternals, belki de Marvel’ın en fazla tartışılan filmi oldu. Ama şu bir gerçek: Marvel, bu filmle kendi sınırlarını zorladı. Alışılmış formülün dışına çıkmak, her zaman herkesin seveceği bir sonuç getirmez. Fakat sinema tarihinde hatırlanan işler, tam da bu cesareti gösterenlerdir.

Marvel hayranı olarak salondan çıktığımda, aklımda devasa görseller, zihnimde ise şu soru kaldı: “Bir kahraman, sadece düşmanla savaşarak mı kahraman olur, yoksa insanlığı sevmek de bir kahramanlık mıdır?”

Leave A Reply

Your email address will not be published.