Şimdi şöyle hayal et: 90’lı yılların başı… Radyoda hafif çatlak bir ses yükseliyor. Ritmi daha ilk saniyede seni dans ettirmeye zorluyor. Derken o tanıdık ses başlıyor:
“Mr. Boombastic, tell me fantastic…”
İşte tam o anda, Shaggy hayatımıza bir şarkıyla değil, bir enerjiyle girdi. O günden bu yana geçen yıllarda sayısız hit, dünya turları, inişler, çıkışlar ve Grammy ödülleri sığdı o koca gülüşünün ardına. Ama Shaggy sadece bir “hit şarkı adamı” değil; o, Jamaika’nın sıcak sokaklarından Bronx’un taş duvarlarına, oradan da kalbimize uzanan bir müzik hikâyesi. Gel, bu hikâyeye birlikte bakalım…
Orville Richard Burrell, 22 Ekim 1968’de Jamaika’nın Kingston şehrinde doğdu. Shaggy, yani “karmakarışık” lakabı ise çocukluğundan beri onu tanımlayan bir kelimeydi. Çizgi film karakteri Shaggy’den aldığı bu isim, zamanla onun sahne kişiliğine dönüştü.
1986’da ailesiyle birlikte Amerika’ya taşındı. Yeni bir ülke, yeni bir hayat… Bronx’un karmaşık, çoğu zaman da sert sokakları, onun müzikle olan bağını daha da güçlendirdi. Bu yeni ortamda hip hop ve reggae iç içe geçerken, Shaggy kendi tarzını, kendi “kokteylini” yaratıyordu.
Kendi deyimiyle “Jamaika’nın ruhunu New York’un çılgınlığıyla birleştiren bir müzik” yapıyordu. O yıllarda reggae, büyük müzik piyasasında hâlâ yeterince yer bulamıyordu ama Shaggy’nin kendine özgü yorumuyla işler yavaş yavaş değişmeye başladı.
İlk single’ını 1988 yılında yayınladı. Ancak o yıl, hayatında önemli bir dönemeç geldi: Amerikan Deniz Kuvvetleri’ne katıldı. Körfez Savaşı sırasında Irak’a gönderildi. Orada yaşadığı zorluklar, tehlikeler, özlemler… Belki de müziğine duygusunu katan şey tam da buydu.
O dönemlerde boş vakitlerinde rap yaparak, arkadaşlarına şarkılar söyleyerek moral veriyordu. “Savaşı atlattım ama mikrofon elimden hiç düşmedi,” demişti bir röportajında. Askerlikten döndüğünde ise kararını çoktan vermişti: Müzik, onun tek yolu olacaktı.
1993 yılında Shaggy, eski bir ska klasiği olan “Oh Carolina”yı kendi tarzında yeniden yorumladı. Şarkı İngiltere listelerinde bir numaraya yerleşti. Bu, sadece onun için değil, reggae dünyası için de büyük bir zaferdi. Jamaika’dan çıkan bir genç, dünya listelerinde en üst sıradaydı artık.
Ama o daha yeni başlıyordu…
1995 yılında yayınladığı “Boombastic” albümüyle Shaggy, adını altın harflerle pop müzik tarihine yazdırdı. Albüme adını veren şarkı, sadece listelerde değil, reklam kampanyalarında, filmlerde ve partilerde de çalmaya başladı. Ritimleri kıpır kıpır, sesi hem oyuncu hem flörtöz… Tam bir “Shaggy klasiği”.
Şarkı o kadar büyük bir patlama yaptı ki, 1996 Grammy Ödülleri’nde “En İyi Reggae Albümü” ödülünü kazandı. Shaggy artık sadece bir Jamaikalı genç değil, global bir yıldızdı.
Ama her yükselişin bir inişi olur. 1997’de çıkan Midnite Lover albümü, bekleneni veremedi. Eleştirmenler “tek albümlük bir yıldız” deyip geçmeye başladı. Shaggy, plak şirketiyle yollarını ayırdı. Müzik piyasasının acımasız yüzüyle tanıştı.
Bu dönemde onun müziğe küsmediğini, ama biraz kabuğuna çekildiğini söylemek yanlış olmaz. Zaten büyük dönüşü, birkaç yıl sonra, hepimizin ezbere bildiği bir şarkıyla geldi…
Shaggy 2000 yılında Hot Shot albümünü yayınladı. Ama asıl patlamayı “It Wasn’t Me” ile yaptı. Şarkı, bir adamın yakalanmasına rağmen sadakatten sıyrılma çabasını komik bir dille anlatıyordu. Hem eğlenceliydi hem de çok akılda kalıcı.
Şarkı, Billboard Hot 100’de bir numaraya oturdu. Ardından gelen “Angel” ile bu başarı perçinlendi. Hot Shot albümü tam 8 kez platin plak aldı. Evet, sekiz!
Ve böylece Shaggy bir kez daha herkese ders verdi: Düşmek mümkündür, ama asıl mesele kalkmayı bilmektir.
Müzik kariyerinin dışında Shaggy, hayır işleriyle de adından sıkça söz ettirdi. Jamaika’daki Bustamante Çocuk Hastanesi’ne tam 1 milyon dolardan fazla bağışta bulundu. Sadece maddi değil, tıbbi ekipman desteği de sağladı.
“Shaggy and Friends” konserleriyle yardım toplamaya devam etti. Bu adam gerçekten kalbi büyük biri…
2018’de dünyaca ünlü müzisyen Sting ile birlikte “44/876” adlı bir albüm yayınladı. Sting’in dingin sesiyle Shaggy’nin kıpır kıpır enerjisi harika bir bütünlük oluşturdu. Bu albüm de Grammy ödülünü kazandı.
Düşünsene… Bir zamanlar plak şirketi tarafından “umutsuz vaka” olarak görülürken, yıllar sonra Sting gibi bir efsaneyle omuz omuza!
2020’de Hot Shot 2020 ile eski hitlerini yeniden düzenledi. 2021’de Sean Paul ve Spice ile “Go Down Deh”i yayınladı. Şarkı TikTok’ta viral oldu. Yepyeni bir kuşağa adını yeniden duyurdu.
2022’de ABD’de yayınlanan “The Masked Singer” programında “Space Bunny” karakteriyle sahne aldı. Şarkı söylemeyi bırakmadı, sahneyi hiç terk etmedi.
Ve en son, Frank Sinatra şarkılarını reggae tarzında seslendirdiği Com Fly Wid Mi albümüyle herkesi şaşırttı. “My Way” gibi klasiklere reggae ruhu katmak mı? İşte bu tam bir Shaggy işi.
Shaggy’nin hikâyesi sadece bir başarı öyküsü değil. Aynı zamanda düşüp kalkmanın, değişmenin ama asla vazgeçmemenin hikâyesi.
Bir gün dans ederken “Boombastic” çalarsa, sadece bir şarkı dinlemiyorsun aslında. O şarkının içinde savaş görmüş bir asker, hayalleriyle inatlaşan bir müzisyen ve iyilik için çabalayan bir insan var.
Yani sevgili dostum, bazen müzik sadece bir eğlence değil…
Bazen müzik, bir hayat hikayesidir.
Ve Shaggy’ninki, kesinlikle dinlenmeye değer bir hikâye.