İznik Gazetesi ekibi olarak siz değerli okuyucularımız için çeşitli sanatçılar ile çeşitli röportajlar yapmaya devam ediyoruz. Bu hafta müzisyen ve seslendirme sanatçısı olan sevgili Deniz Sujana ile harika bir röportaja imzamızı attık. Kendisi ve seslendirme sektörü hakkında merak ettiğiniz bütün soruların cevapları bu röportajımızda. Röportajımıza geçmeden önce İznik Gazetesi ve ekibi olarak sevgili Deniz Sujana’ ya sonsuz teşekkür ederiz.
Klasik olacak ama Deniz Sujana kimdir? Neler yapar? Tam olarak nedir hayat hikayeniz?
Merhaba, klasik ama yanıtı en karmaşık sorulardan biridir bu. Hemen analatayım; Ben Almanya doğumlu, Çin asıllı Endonezyalı bir babanın ve Türk bir annenin kızıyım. Ailem, ben 10 yaşındayken Türkiye’ye yerleşme kararı verince Istanbul’a geldik ve renkli maceram böylece başlamış oldu.
Mezun olduğum alan Edebiyat, fakat mesleğim Müzisyenlik, Müzik Lokalizayon Yönetmenliği ve Teknisyenliği.
Her insanın küçük yaşlardan itibaren belli başlı hayaller olur. Sizin için de müzisyen olmak hayallerinizden bir tanesi miydi?
Müzik, kendimin bile hatırlayamadığı yaşlarda tomurcuklanmaya başlamış bende. Ailem farkına varıp şaşırmış fakat onunla da yetinmiş.
O zamanlar, içine kapanık ve çok konuşmayan bir çocuk olduğum için (şu an tam tersi:)) , kendimi ifade biçimimi müziğe yüklemişim ve özümün bir parçası olmuş. Dolayısıyla müziğin bir meslek olarak beynimde şekillenmesi biraz uzun sürdü. Ama şöyle bir şey oldu; 6 yaşındayken Christmas hediyesi olarak aldığım “Küçük Denizkızı”nın VHS kasedinin oynatıcıya yerleştirilip “oynat” tuşuna basılmasıyla, hayatımda hiç görmediğim renkleri öğrenmeye başlamış gibi oldum. Şarkıları beni büyülemişti adeta (Alan Menken’a saygılar:). O zamanlar Türkçem pek de iyi sayılmazdı, o yüzden Almanca dublajlı izlerdik her şeyi. Tüm şarkıları sözleri ve orkestrasyonuyla birlikte ezberlemiştim. O zaman ben büyüyünce böyle şarkılar söylemek istiyorum diye iç geçirdiğimi çok iyi hatırlıyorum.
İlk ses verdiğiniz vocal projesini hatırlıyor musunuz nasıl bir duyguydu?
Ben sektöre çok büyük bir şansla girdim. İlk işim “Karmakarışık” isimli Sinema filminde Rapunzel’in şarkılarını söylemekle başladı. Onun hikayesi de çok komik.
Sevgili Merih Ermakastar bir single yapıyordu ve ben de back vokallerini söylemiştim. Laf arasında Merih’in seslendirme sektöründe çalıştığını öğrendim ve ona sormak istedim. Acaba sektöre girebilir miydim? Disney şarkıları söylemek neticede çocukluğumdan beri bana mutluluk veren bir şeydi.
Merih’in yanıtı şu oldu, “Deniz’cim, sektöre girmek çok zor. Herkes kadrolaşmış çalışıyor ama aklımda bulunsun.”
Tesadüfen 1 ay kadar sonra, Sevgili Selim Atakan Rapunzel’in testlerini almaya başlamış ama Disney ısrarla, hem ses çok genç olacak hem de çok iyi söyleyecek diye diretiyor. Gönderilen sesler olgun kaldığı için test süreci biraz uzamış ve o sırada Merih beni önermiş ve Selim abi gelsin tabii demiş.
Teste girdim ve onaylandı! Mutluluktan uçuyordum, bedenim bir yandan heyecandan titriyordu ama muhteşem bir duyguydu.
Hayal gibi bir şeydi.
Kendi sesinizi sosyal mecralarda veya TV de duyunca nasıl tepkiler veriyorsunuz?
Ben aşırı mükemmeliyetçi biri olduğum için, tabii ki sürekli kendime kızıyorum. Neleri geliştirebileceğim üzerine notlarımı alıyorum yani böyle sıkıcı ve didaktik tepkiler. Hah, ama sevdiğim bir arkadaşımla karşı karşıya geldiysek çok gülüyoruz. Başka rollere girip oyunlar verdiysek bütün gün onları sürdürerek konuşmaya başlıyoruz ve muzırlıkların sonu gelmiyor.
Biraz konumuzun dışına çıkmak istiyorum. Her insan reklam seslendirmesi yapabilir mi neler gerekiyor?
Reklam seslendirmesinde çok farklı parametreler vardır. Sıfırdan bir metin seslendirdiğiniz için yelpazenizde farklı dinamiklerin olması gerekir ve de karşı tarafın isteğine göre bunları hemen cebinizden çıkarıp metne uygulamanız gerekir. Her şeyde olduğu gibi, çalışarak ve kendini geliştirerek bunu da kendinize katmak mümkün tabii.
Son zamanlarda seslendirme sektörünü ve meslek hayatınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sektörümüz biraz sıkıntılı zamanlardan geçiyor. Ülke ekonomisi şartlarında bu özel meslek, değerinin karşılığını alamıyor. Şu an bazı değişiklikler üzerinde çalışılıyor ama umarım sanatçılarımızın ne kadar değerli ve ne kadar özel olduğunu hatırlarlar ve emeklerinin karşılığı onlara verilir.
Ben işin müzik kısmında olduğum için benim için durumlar biraz farklı. Sektörümüzde çok fazla müzik yönetmeni yok, o yüzden iş sirkülasyonumuz daha fazla oluyor.
Sizin gibi seslendirme sanatçısı olmak isteyenlere ne gibi tavsiyeler verebilirsiniz?
Bol bol dinlesinler. Sesli kitap okusunlar. Bir yerden tiyatro altyapısı edinmeye çalışsınlar, çünkü ancak seslendirmelerde verebildikleri oyunlarla sıyrılabilirler aradan. Konuşurken söylediğini içselleştirip anlamak çok önemli. Anlamazsan sadece bir metin okumuş olursun. En önemlisi, her gün yeni bir şey öğrenip, kendine yeni bir şey katacaklarını unutmasınlar. Her zaman üstüne koyabilirsiniz.
Bu sektörde gelecekte kendi konumunuzu nasıl görüyorsunuz?
Şu an gerçekten ileriyi hiç göremiyorum. Ben işimi titizlikle ve büyük özveriyle yapıyorum ve bunun karşılığında da büyük ve güzel işler yapıyorum ama sektör genel olarak yaralı. Umarım güzel yarınlarımız olur.
Son dönemde teknolojinin ilerlesiyle birlikte yapay zeka sayesinde artık istediğimiz ses üzerinde oynamalar yapabiliyoruz. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz. Sizce yapay zeka seslendirme sektörü için bir tehdit midir?
Daha dün yeni bir “Plug-in” keşfettim ve inanılmaz iyi çalışıyor. Yapay zeka çok hızlı gelişiyor ve şu an prodüksiyonlarımızda ses düzeltme vs. için biz de kullanıyoruz ama seslendirme konusunda henüz düşünülen yerde değil. Hah, şöyle bir şey olur da insanlar monoton bir konuşmaya alıştırılırsa (sosyal medyada birçok insanın bir şeylere alıştırıldığı gibi) bunu hayata geçirebilirler ama şu anda insan duygusunu verebilecek bir algoritma yok bildiğim kadarıyla. Zaten böyle bir teknoloji gelişirse de üretici stüdyolar yazılımı alır ve direkt orada halleder. Buraya kadar bile gelmez.
Sizi en çok etkileyen ve akılda kalan bir vocal proje seslendirmesi var mı?
Şu an yeni bitirdiğim ve 19 Ocak’ta yayınlanacak bir iş yönettim. Sanırım şimdiye kadar en zorlandığım ama en çok keyif aldığım iş oldu (ismini söyleyemiyorum)
Benim heyecanım sanatçılarıma da geçince, herkes kayıtlarda performansının %150’sini verdi ve muhteşem oyunlarla muhteşem bir sonuç çıktı. 3 gün sonra yayında. Yaşasın!!
Sizi siz yapan en önemli etken nedir ve seslendirme sektörü dışında nasıl bir Deniz Sujana var?
Beni ben yapan en önemli etken sabrım, sevgim ve öğrenme açlığımdır.
Sektör dışında kafasının içinde kurduğu hayal dünyasında dolaşıp sürekli tezler üreten ve yeni fikirler geliştiren bir Deniz var. Mümkün olmayan birçok şeyi kafamda yaşar ve mutlu olurum 🙂
Onun dışında, eğer zihnim fazla yorulduysa müziğimi açıp yemek yapmayı çok severim. Bir nevi terapi gibi benim için.
Doğayı çok özlüyorum, fırsat olursa bir dağ evine gitme planları yapıyorum ama genelde işlerden hiçbir yere gidemiyorum tabii.
Aslen çin asıllı olmanız, Türkiye deki yaşamınızda ve meslek hayatınızda nasıl bir etkisi oluyor?
Küçükken çok sinir bozucuydu. Çocuklar bolca dalga geçerdi 🙂
Şu anda ben de komikliklere katılıyorum ve çevremde tek Çinli olmanın muhabbetlere kattığı sıcaklığa dahil oluyorum.
Kültürel olarak biraz bocalıyorum, çünkü bizim kültürümüzde saygı ve disiplin ilk sıradadır. Bunların eksikliği beni her zaman yıpratmıştır.
Müzisyen olarak seslendirme sektörü haricinde ilerleyen zamanlarda bizi bekleyen bir müzik projesi var mı?
Şu an bir ekip toplanıyor gibi. Beklemede kalın!
Son olarak sahneye ilk çıktığınız zamanı hatırlıyor musunuz? Nasıl bir duyguydu?
Bir müzik grubu olarak ilk defa 1999’da sahneye çıktım. Kalbim ağzımdan çıkacak sanmıştım ama bir yandan bir bütün olarak orada müzik icra edebiliyor olmak müthiş bir tatmin ve mutluluk hissettirdi. Ondan sonra zaten uzun süre inemedim sahneden.