HAYATLARIMIZIN ANLAMI

0

Her insanın yaşadığı hayat hakkında bir öngörüsü vardır. Hayata karşı olumlu olumsuz yaşanmışlıkları vardır. Bu yaşanmışlarımızdan şu veya bu şekilde bir ders çıkartmışızdır. Kimimiz karıncalar ve arılar gibi geceli gündüzlü çalışırız, kimimiz de cırcır böceği gibi yan yatar keyif çatarız. Kimimiz üretiriz, kimimiz o üretenlerin sırtından geçiniriz.

Yaşadığımız şu dünyada insanın insana yaptığı adaletsizlikler, insanın insanı kendisine bağımlı kılmaya çabalaması insanlığın var oluşuna aykırılığı ortada. Çoğumuzun yetersizlikleri, küçük çıkarlarımız, bir yerde güç devşiren anlayışımız insanı insana kul ettirmeye kadar götürüyor. Kimimizde anladığımız dünyada kısacık ömrümüzü olduğumuz gibi yaşamak isteriz ancak ne yazık ki güç ilişkileri, para otoriteleri, insanların birkaç bin yıldır kendi akıllarınca yarattıkları düzenlerin çerçevesine takılmasından dolayı hareket alanlarımızı daralmaktadır.

Şu yaşadığımız kısacık dünyada küçücük bir şey yapmadan dünyayı yarattığını göstermeye çalışan, sürekli önde gözükenler dünyanın sefasını çekerken, bazılarımız da gece ve gündüz demeden çalışırız ancak karnımız yine doymaz. Ancak bazıları da ya hiç çalışmaz veya az çalışır ancak çok kazanır. Ozanın ifadesi ile kimi parmağını yalar kimi bal yutar.

Yaşama dair edindiğimiz birikimlerimiz ve tecrübelerimiz çok önemli. Bazıları insanlığın birikimini kullanarak yaşamda arzulanan mutluluğu kısa sürede kurmak isterler. Kısa yolda bilgi sahibi ve varlıklı olmak isterler. Ancak bir başkasının tecrübesini kullanarak kısa sürede düşünsel ve kültürel bir birikimi oluşturmak ve onu kendi yol haritasına dönüştürmesi pek kolay değil. Mutlaka bazı zorlukları yaşayarak tecrübe etmek gerekir.  Eğer o kadar da kolay olsaydı bugün insanlık başarılı insanların yaşamdan öğrendiklerini olduğu gibi yaşamlarına aktarırlardı. Böylece daha az emekle kolay bir yaşam elde edilmiş olurdu ki bu hiçbir zaman insan beyninin işleyişi ve bilgi edinme ilkesine aykırıdır.  Ancak hayatın gerçeği her insan kendisi kendi yolunu mutlaka kendisi örmelidir. Bütünü görmek ve onu anlaşılır bir şekilde dile getirmek ve hayatı planlamak gerekir. Bu da ancak belirli bir bilinçle oluşur. Bilinçte kolay kazanılmıyor. Okumak, yazmak, yaşadıklarımızı analiz etmek, tekrar okumak, okuduklarımızdan etkilenmek ve sonunda kendimize bir yol haritası çıkarmamız gerekir. Yaşadıklarımızdan ders çıkarmak, sorumluluk almayı gerektirir.

Nietzsche’nin çocukluğunda yaşadığı ağır sorunlar sonrası “nesnel gerçeği araştırma” ilkesi ile hayatı sorgulayarak dünyayı yeniden tanımlamıştır. En sonunda zamanın ne denli kıymetli olduğunu anlamış ve kalan yaşamı içinde acele ettiğini belirtiyor. Onun için, insan kendince anladığı dünyada kendine nasıl bir yol haritası çizdiyse onu yaşadığını/yaşayacağını belirtiyor.

Tabii insanın bu bilince erişmesi de yukarıda belirtildiği gibi herhalde kolay olmamıştır. Aksi takdirde doğada bedelsiz bir şey olmadığı için doğanın yasasına aykırı olurdu. Bir sonraki köşe yazıma kadar kendinize çok çok dikkat etmeniz dileklerimle hoşcakalın.

Leave A Reply

Your email address will not be published.