FRANSIZ ŞANSONLARININ SEVİLEN İSMİ ASLI YAZICIOĞLU

0

İznik Gazetesi ekibi olarak durmadan çeşitli sanatçılar ile çeşitli röportajlar yapıp, siz değerli okuyucularımız ile buluşturmaya devam ediyoruz. Bu hafta orta doğu müziklerine, eşsiz sesiyle harika yorumlar katan sevgili Aslı Yazıcıoğlu ile harika bir röportaj’a imzamızı atmış bulunuyoruz. Kendisi hakkında merak edilen pek çok sorunun cevaplarını yanıtlayan Aslı Yazıcıoğlu ilk kez ve sadece İznik Gazetesine anlattı. Röportajımıza geçmeden önce başta İznik Gazetesi ve ekibi olarak sevgili Aslı Yazıcıoğlu’na sonsuz teşekkür ederiz.

Klasik olacak ama Aslı Yazıcıoğlu kimdir ve neler yapar?

Edebiyat mezunuyum. İletişim alanında yüksek lisans yapıyorum. Aynı zamanda mülteciler ve ev sahibi topluluklar arasındaki iletişimi güçlendirmeyi hedefleyen bir projede görev alıyorum. Artakalan zamanlarda farklı dillerde edebi metin çevirileri yapıyorum. Sanat aşığıyım, elimde defter sergiden sergiye, konserden konsere gider sayfalar dolusu notlar alırım.

Her insanın küçük yaşlardan itibaren belli başlı hayaller olur. Sizin içinde bu sektör hayallerinizden bir tanesi miydi?

Müzik küçük yaşlardan beri hep hayatımın bir parçası oldu. 8 yaşında piyano ile tanışmamla başladı esasında her şey. O zamandan beri hiç bırakmadım. Kazancımın müziğe bağlı olması halinin beni kısıtlayabileceği düşüncesiyle, biraz da ailemin bu süreçte beni yönlendirmesiyle eğitim ve kariyerim farklı bir alana yöneldi. Fakat kazanç kaygısından bağımsız her zaman müzik yapmaya devam ettim.

Zorlukları nelerdir ve mesleğinizden memnun musunuz?

Zor denemez belki ama popüler olmayan, popülere hitap etmeyen bir şeyler yapmaya çalışmak biraz riskli. Nitekim birçok müzisyen de ne yazık ki hayal kırıklığına uğrayabiliyor zaman zaman. Fakat günün sonunda sizinle aynı frekansta insanların da var olduğunu bilmek müthiş bir his.

Vokal olarak hangi tür parçaları okuyorsunuz ve çalmaya sevdiğiniz enstrümanlar nelerdir?

Tanımlamak biraz güç ama dünya müziği diyebiliriz. Farklı dillerde folk şarkılarından ve bunların yanı sıra fransız chansonlarından oluşan bir listem var. Eğitimini aldığım enstrümanım piyano fakat kendi çabamla daha sonrasında öğrendiğim gitarımı ve ukulelemi çalmayı da çok seviyorum.

Size göre mesleğinizin en eğlenceli yanı nedir?

Bence en keyifli yanı gözün dünyayı standardize ettiği dünyada müziğin, duyma ve hissetme duyularıyla bireyin olmadığı, kollektif ve ilkel bir noktada birleştiriyor oluşu. Bu kültürötesilik, manevi anlamdaki eşitlik insanı özgür kılıyor. O nedenle müziğe hiç meslek gözüyle bakmadım. Kısıtlanmak istemedim belki de.

Mesleğiniz dışında ilgilendiğiniz başka bir şey var mı?

Hareket etmeye ve üretmeye bayılıyorum. Uzunca bir süre bale yaptım. Binicilik eğitimi aldım. Onun dışında evde kendi halimde resim çizer, duvarları boyarım. Şu sıralar da makrome, tığ işi, deri yapımı eşyalar ile ilgileniyorum.

Dinleyici kitleniz ve sosyal mecralardan sizi takip eden hayranlarınızla aranız nasıl?

Hayran çok büyük bir kelime. Bana çok kibirli geliyor. Paylaşım yaptığım insanlar benim de dinleyerek büyüdüğüm, sevdiğim şarkıları seven, zaman zaman ortadan kaybolduğumda «İyisindir umarım sesin çıkmıyor» diyen güzel insanlardan oluşan ufak bir kitle. Çaldığım parçalar kimine anneannesinin evinde izlediği Yeşilçam filmlerini kimine ilkokul yıllarını hatırlatıyor. Bunları duyduğumda aldığım keyif paha biçilemez.

Sahneye ilk çıktığınız anı hatırlıyor musunuz? Nasıl bir duyguydu? O heyecanı tarif etmek gerekirse tam olarak nasıl tarif edersiniz?

Sahne almak hiç aklımda yok iken çok değerli müzisyen arkadaşım Salih Nazım Peker’in bir mesajıyla her şey değişti. Kendisi hem nahifliği, kendine has alçakgönüllülüğü hem de müzikal yönüyle örnek aldığım biri. Böyle bir isimle ilk sahnemi yapıyor olmak haliyle beni oldukça heyecanlandırmıştı. Öyle ki tüm konser boyunca dizlerimin titrediğini farketmesinler diye dans ettiğimi hatırlıyorum.

Sizi siz yapan en önemli etken nedir ve müzik sektörü dışında nasıl bir Aslı Yazıcıoğlu var?

Sanırım beni ben yapan şey meraklı(!) yapım. Bu öyle bir delilik, öyle bir açlık hali ki öğrendikçe daha da perçinleniyor. Kendimi her yeni bilgiyle yeniden tanıyor bir o kadar da tanıyamıyorum. Beni bir gün bir köşede parça deriden ayakkabı yaparken, ertesi gün ahşap parçasına kızgın metalle desenler çizerken bulabilirsiniz.

Yakın bir zamanda dinleyicilerinizi bekleyen bir projeniz var mı?

Bir süredir Ortadoğu coğrafyasını tek başıma geziyorum. Tanıştığım insanlardan, duyduğum hikayelerden, gördüğüm renklerden çok etkilendim. İçimi döktüğüm, kendimce çiziktirdiğim, şarkı yazdığım bir defterim var. Hiç paylaşmadım, paylaşmaya belki de cesaret edemedim. Umuyorum ki bunları bir araya getirip paylaşma cesaretini bulurum yakın zamanda.

Kendinizi müzik yolunda 10 yıl sonra nerede görüyorsunuz? Yani belli başlı projeleri başarmış bir Aslı Yazıcıoğlu’nu görebilir miyiz sizce?

Hayalim bu süre zarfında tüm kıtalara ayak basmış olmak ve parça parça topladığım hikayeleri bir araya getirmek, bunları önce resimleştirmek sonra da müziğe dönüştürmek.

Son olarak sizin gibi genç ve yetenekli arkadaşlarımıza ne gibi tavsiyeler verebilirsiniz?

Sınırların ve çerçevelerin gözbağına kapılıp hiçbir şeyi ertelemesinler. Çoğu zaman, başarabileceklerimize sadece yapamayacağımız düşüncesi bile işe başlamadan ket vuruyor. İnsanın bu noktada biraz kendine dönmesi, karşılaştırmayı bırakması gerekli diye düşünüyorum.

Leave A Reply

Your email address will not be published.