FARKLI BİR HAFTASONU

0

08.10.2018 İznik Hastanesi

Hani laf aramızda, yaz dönemi düğünler, dernekler bıktırmıştı, bu hafta şöyle bir tatil yapalım dedik. Eşim torunlar geliyor dedi, eee… daha iyi yahu, diye sevindik.

Cumartesi öğleye doğru çocuklar geldi, ikindi sonrası kış için tahta parçası işini çözümledik. Herhalde biraz yorulmuşum. Akşam panayır derken gece geç saatlerde bende bir üşüme, bir ateş, birde ishal. Aman Allahım battaniyeler, yorganlar yığıldı üzerime ama benim durumum felaket.

Sabahı yaptım ama, sanki ringte dayak yemiş gibi perişan haldeyim. Sabahi hafif bir kahvaltı derken haber geldi, dünür Tahsin’in annesi rahmetli olmuş. İstanbul’dan, oğul, gelin, torun geldiler, hem acı hem sevinç. İkindi namazı sonrası cenaze merasimi, hüzünlü bir pazar akşamı yaşıyoruz. Çocuklar, torunlar hepsi veda edip ayrılıyorlar. Ben, rahatsızlığın etkisi ile halsiz ve takatsız bir gece yaşıyorum. Bir ara çok terlemişim, bu bana biraz rahatlık veriyor.

Pazartesi sabahı hanımın, hastanede kontrolleri var, birlikte gidiyoruz. Ben hanımı beklerken, o çabuk gel diyor. Enfeksiyon hekimi Gülçin hanım, beni  de muayene ediyor. Hemde oldukça sıkı bir muayene. Bizim hanım, doktor hanıma benim durumumu anlatınca doktor hanım hemen müdahele etme zorunluğu duymuş.

Bu sıkı muayeneden sonra hemen yataklı servise alınıyoruz ve serumlar, tahliller, yahu yok birşeyimiz diyorum ama tıp öyle demiyor. Kan tahlillerinin sonucunda raporda aynen “CRP 78,1” yazıyor. Oysa olması normal kabul edilen yine rapor bilgi 0-5mg/l. Yani, anlayacağımız bizim vücudumuzda oldukça fazla miktarda mikrobik durum oluşmuş.

Ben, o, ateş, üşüme, ishallerden sonra iyileştik sanıyordum, kendimi halsizlik dışında iyi görüyordum. Oysa işin boyutu öyle değilmiş.

Hastanede gecelemekte varmış. Oda arkadaşımda Göllüceli Hüseyin Bektaş amca. Onda da dert çok. Zaten hastane demek dert demek.

Ben eşimi hastane götürüp getireyim derken bu kez ikimizde hastanelik olduk. Eşimde, herşeyden çabuk etkilendiği için -vücudun bağışıklık direnci diyelim- kalmamış. Bu nedenle en küçük hava ortamında bile rahatsızlanıyor. Onun benden çok tedaviye ihtiyacı var. Şimdi ikimizde hastanede yatıyoruz, inşallah bir iki günde taburcu oluruz.

İznik Devlet Hastanesini zaman zaman konuşuruz. Verimli olamadığı içinde tenkit ederiz. Bunları normal karşılamamız gerekir.

Belirleyebildiğim kadarı ile hastanemizde çok çok iyi doktorlar var. Enfeksiyon hekimi Gülçin Bölük bunlardan sadece biri. Hastası için gerçekten büyük fedakarlıklar yapıyor. Çalışan, personeli, hemşireleri hepsi hasta için koşuşturuyorlar. Hemşire kızımız Tuba hanım hem çok dikkatli ve hemde çok uyarıcı, emeğine hiç acımıyor. Doğrusu hepsini hem takdir ettim, hemde kutluyorum.

Hastane genel hizmetlerde biraz gevşeklik, biraz düzensizlik var. Bu gözden kaçmıyor. Ama, doktora bağlı hizmetlerde pekçok hastanede göremiyeceğimizden fazla başarılı hizmet veriyor. Tabii bu durumda başarı doktorun ekibi ve dirayeti ile gerçekleşiyor.

Sanırım, hastanemizde “bodrum kat” yanlışlığı da bugün düzeltilmiş. O bile beni sevindirdi. Kaç yıldır söylüyorduk, bu binada bodrum kat yok. Giriş katının altında bir kat olsaydı, yani toprak seviyesinin altında bir kat olsaydı o bodrum kat olurdu. Giriş katı yada zemin kat, yada 0(sıfır) ilk kattır. Ondan sonrakiler 1,2,3 diye sıralanır.

Hastanemize, siyasi tavır ve düşünce taşımadan burası insanımıza sağlık veren, hayat veren, can veren gözü ile bakalım. Çalışanlarına da başhekimden en alt görev yapan kişiye kadar “insan” gözü ile bakalım.

O zaman daha güzel bir tedavi merkezimiz olduğunu anlayacağız.

İznik’te herkes bu günlerde zeytin dibi toplama derdindeyken, geceleri de panayır turları atarken biz bu hafta sonunu çok farklı yaşadık. Ne yapalım.

Herkese sağlıklar diliyoruz.

Hoşça kalın.

Leave A Reply

Your email address will not be published.