EVRENSEL BİR DİL MÜZİK: VE CAZ MÜZİĞİ

0

Ses kainatın temel unsurlarının belki de en başında gelen şeylerden biri sayılabilir.

Bir kuşun ötmesi nasıl sevinç verir insana. Ben iyi biliyorum sabahın erken saatlerinde kalkıp bir ağaçlık yörede bülbül seslerini dinlemeye giden kimse var.

Evinde bülbül, kanarya, papağan v.s gibi kuş besleyen kimseler çok. Bunların dernekleri var. Bundan büyük zevk alan insanların bir araya gelip paylaştıkları şeyler var.

Çorum’da bir arkadaşımla özel olarak bir eve gitmiştik. Salonun ortasında bir havuz ve kafeslerde kuşlar, kanarya sesi dinliyorlar.

Bende kuş besledim.

Su, su sesi. Bir göl kıyısına, bir deniz kıyısına gidin oturun. O dalgaların sahile uzanması, serilmesi sırasında ortaya çıkardığı ses sizi çok büyük ölçüde rahatlatacak, dinginleştirecektir.

Bir su değirmeninin dibine oturun. Hem dönen çarka bakın, hem de o çarktan dökülen su sesi sizi mest etmeye yetecektir. Ben bunları çok yaşadım. Bu bana büyük bir yaşama sevinci verdi.

Ya rüzgarlı bir havada o ağaçlardan gelen ses, sanki fısıldaşıp konuşuyorlar. Bu bir takım efsanelere de konu olmuştur.

Güzel bir insan sesi, bir enstrüman sesi size aynı ölçülerde keyiflendirmeye yeter.

Müzik ne kadar etkilidir insan üstünde.

Dikkatinizi çekiyor mu bilmiyorum. Sık sık caz festivalleri yapılıyor ve çok ünlü sesler davet ediliyor, konserler veriyorlar. Çok büyük ölçüde ilgi, takdir topluyorlar.

Birkaç kez konusu açıldı ve söz konusu ettik.

Caz müziği dünyada git gide, iyiden iyiye yayılan ve artık evrensel bir müzik türü olma yolunda diyeceğim ama oldu da.

Şimdi bu müzik türüne bir iki laf edelim.

Okul yıllarında trompet öğrenmek istediğimde, bu enstrüman dudak kanseri yapar diye bir şey dendi ve ben başka enstrümanlara yöneldim.

O yıllar cazda Louis Armstrong çok ünlü bir caz sanatçısı idi ve trompet çalıyordu.

Şimdi bu müzik türü nasıl bir şeydir ve Türkiye’de bu müzik türünü kimler okumaya çalışmışlardır, onlara değinelim.

  1. yüzyıl sonlarından beri Batı Afrika yerlilerinin Yeni Dünya topraklarına ve özellikle New Orleans’a tutsak olarak gelmelerinden sonra, 20. Yüzyıl başlarında bu yerlilere özgü müzik, folklor sınırlarını aşıp yepyeni bir sanat türünün, cazın doğmasına neden olmuştur.

Caz saf bir müzik değildir. Amerikan beyazlarının din müziği ve bundan doğan zenci “spiritual”leri, İspanyol halk müziği, Fransız dans, salon ve opera müziği, zencilerin Afrika’dan getirdikleri davul ritimleri, iş şarkıları ve gezgin halk şarkıcılarının müziği, “blues”lar cazın oluşmasında etkili oldu.

1917 de Chicago’da beyazlardan oluşan ilk caz topluluğu kuruldu.

Avrupa’nın çağdaş müziğinin de caza büyük etkisi oldu.

Bir takım besteci ve icracı topluluklar, batı müziği ve cazı, caz müziğinin geleneklerini birleştirdiler. Debussy, Ravel, Stravinsky ve Milhaud gibi besteciler cazla ilgilendiler.

Cazda kullanılan akarlar armonik olarak daha inceliklidir.

Swing’ten rock fusion’a kadar yelpazede yer alan türleri vardır.

Gelelim Türkiye’ye.

Türkiye’de özellikle bu tür müziği dillendiren Erol Pekcan orkestrası olmuştur. Erol Pekcan baterist idi. Onun orkestrası eşliğinde birçok isim caz söylemişlerdir.

Ayten Alpman güzel caz söyleyen bir isim idi. Ve Tülay German.

Şevket Uğurluer’in piyanosu eşliğinde kimi kez caz söyleyen isimler olmuştur.

Şevket Uğurluer’in televizyonda bir programı vardı.

Zerrin Özer’in denemeleri vardır.

Yani sözün kısası müzik güzeldir. Ne tür seviyorsanız onu dinleyin. Sizi tabiata katmaya yetecektir.

 

 

 

 

 

Leave A Reply

Your email address will not be published.