DERİN ŞARKILAR VE DERİN İNSAN EZGİ ERDOĞAN

0

Müziğinin sloganı: Yarım bırakanlara inat, yarım kalmaya rağmen…

Harika bir Çarşamba gününden herkese kucak dolusu sevgiler gönderiyorum sevgili okuyucularım. Bu hafta sizlere müzik sektöründe adını sıkça bahsettiren sevgili arkadaşım Ezgi Erdoğan ile yapmış olduğum röportajı aktarmak istiyorum.

Merhaba ben Ezgi Erdoğan. 24 Mayıs 2000 tarihinde doğan Z kuşağının ilk bireylerinden biriyim. Çocukluğumdan beri müzik pasif bir şekilde olsa da hep hayatımdaydı hatta ilk bestem 9 yaşındayken yapmıştım. Üniversiteye geçtikten sonra yar-aktif bir şekilde müzik yapmaya başladım. (Vizeler ve finaller gelince ara ver, bitince devam et mantığında.

Öncesinde eğitim hayatımın üstüne düşmüştüm ve akademik kariyerim için çabalıyordum. Müzik hep ikinci plandaydı ama belli bir yerden sonra hayatın size verdikleri aldıklarından fazla olmaya başlıyor.

İşte bu nokta benim müziğe yüzümü çevirdiğim nokta oldu. Karmaşık ve çok katmanlı bir karakterim vardır. Derinlerimde tuttuğum duygularımı pek paylaşmayı sevmem. İçimde yaşayan ve içimde bitiren biriyim. Günlük hayatımda gülmeyi ve güldürmeyi çok seven biri olsam da kendimle baş başa kaldığımda melankolik ve depresif duygular hep daha ağır basıyor.

Mutluluk paylaşması kolay bir duygu ama acı ver üzüntü böyle değil. Bu yüzden şarkılarımda bu duyguları ön planda tutuyorum, çünkü bunlar benim günlük hayatta konuşabileceğim şeyler değil. Daha içimde daha derinimde sakladığım şeyler. Bunu sadece hissedebilen ve anlayan insanlar duysun istiyorum. Bu yüzden bizi yalnızlaştıran o depresif duyguları kaba bir tabirle şarkılara kusmak bana hep daha iyi gelmiştir.

Yazdığım sözlerde pek kural teknik gözetmem, içimden geleni yazarım. Karakterim bağımsızlığa ve özgürlüğe aşktır, müziklerim de öyle. Farklı ve aykırı olmayı seviyorum. Müziklerimden bazıları belli bir çizgide olsa da geneli farklı bir çizgide seyrediyor. Birçok tarzı harmanlıyorum. Bu tam benim tarzım’ dediğim hiçbir tür yok. Genel tabirle alternatif ve pop müziğini yapıyor olsak da bu tarzı yaparken bile farklı ve denenmemiş şeyleri kullanmayı seviyorum. Yeri geldi şarkılarımızda Lo-Fi ile alt pop tarzını aynı potada erittiğimiz bile oldu.

Tüm şarkılarımın bir hikayesi var. Hepsini bir hikaye gözeterek yazdım. Hepsi de bir yapboz kadar birbirine bağlı ve bağlantılı. Galiba insanlara dokunduğum yer de tam olarak burası.

Sayılarla aram çok iyi değil aslında. Daha çok dinleyicilerimin beni anlamasını umursuyorum. Genel kitlem Spotify üzerinde kurulu. Milyonları hem çoktan görmüş hem de görmeye çok yakın şarkılarım var. Attığım her şarkıyı dinleyen ve kendi duygularını hep benimle paylaşan çok sadık bir dinleyici kitlesine sahibim. Şu an baktığımda sadece Spotify’ da 1 buçuk milyonu aşkın kişiden gelen 7 Milyonluk bir dinlenme sayısı gözüküyor. YouTube’ da dağınık şekilde olsa da benzer bir oran var. Çok fazla, çok sık ve kendini tekrar eden, farklı olmayan şarkılar çıkartıp insanları sıkmak istemiyorum. Hukuk zor bir bölüm olduğu için de çok üstüne düşemiyorum bazen. Bence bu işi daha güzel kılan yanlardan biri de bu. Yoğunluklara rağmen kendini bildiğin şekilde ifade etmeye devam edebilmek…

Olduğum yerden memnunum ama terlemeye de devam edeceğim tabii ki. Müzik konusundaki bildiklerim beni tatmin etmiyor. Hala çok amatörüm ve öğrenmem gereken çok şey var. İlerleyen zamanlarda neler olur bilemiyorum fakat ne olursa olsun içimdeki o amatör ruhu öldürmeden profesyonelleşmek isteyenlerdenim. Neye odaklanırım ne olur gerçekten muamma çünkü maalesef akıl se ermez bir kişiliğim var fakat ne olursa olsun müzik benim hayatımda hep olacak. Yarım bırakanlara inat, yarım kalmaya rağmen, yazmaya ve söylemeye hep devam…

Leave A Reply

Your email address will not be published.