MERAKTAN

0

Günlük hayatımızın pek çok aşamasında tanıdığımız yada tanımadığımız insanlarla karşılaşırız. Küçük toplumlarla karşılaştığımız kişilerin de sayısı azdır ve bu kişileri hepsini ve büyük çoğunluğunu tanırız, biliriz. Bu kişilerle de selamlaşırız. Bazen hal hatır da sorarız, bazen de ayak üstü sohbette ederiz.

Bunlar olağan davranışlardır, dahası olması gereken davranışlardır.

İstanbul’da okul yıllarında, kaldığımız yerden üniversiteye gidinceye kadar yüzlerce, binlerce insanlar ile karşılaşırız, hiçbirini tanımayız. Sanki, dini, dili, milliyeti, soyu sopu başka insanlarmış gibi bir ortamda yolumuza devam ederiz. Bu durum beni çok rahatsız ederdi. Kendi kendime aynı memleketin insanlarız ama sanki hiç tanımıyoruz gibi kopuk bir davranışta oluruz.

Aynı durum, büyük şehirlerde, kalabalık toplumlarda, sadece caddeler değil, diğer yerlerde de, hatta otobüste vapurda bile herkes birbirine yabancıdır.

Bu bir toplumsal yapıdır. Bunu değiştirmek mümkün değildir. Yani düşünün İstanbul 20milyon insanı yaşadığı bir büyük şehir, Bursa 3milyonun yaşadığı büyük şehir, İnegöl 200bin yaşadığı bir büyük ilçe, İznik 25bin kişinin yaşadığı bir ilçe, İnikli 300 kişinin yaşadığı bir köy (mahalle). Kim, kimleri daha çok tanır diye soracak olsak, İnikli’de herkes birbirini tanır, İznik’te pek çok kişi birbirini tanır, İnegöl pek az kişi birbirini tanır, Bursa da ise birbirini tanıyan çok azdır, İstanbul’da kimse kimseyi tanımaz. Bu doğal bir durumdur, olduğu gibi kabullenmek gerekir. Ama hiç değilse küçük yerleşim birimlerinin birbirini daha çok tanımasında yarar vardır. Bu durum bizim toplumumuzda maalesef pek olmamaktadır. İşimizin gereği bakıyorum bu küçük yerleşimlerde yaşayanlar bile aynı ilçenin diğer yerleşim yerlerinde yaşayanları pek tanımıyorlar. Dahası o yerleşim yerlerini bile bilmiyorlar, gitmemişler, görmemişler.

Kısacası, insanımız yakın çevremizi dahi yeterince tanımıyor, bilmiyor. Daha büyük noksan tarafımız kendimiz dahi yeterince tanımıyoruz.

Geçen hafta buluşmada laf arası konuşurken davada tanık olan kişi kendi köyünün özelliklerini yeterince bilemedi. Tesadüf, hakim bey sordu, o köylü olan kişi baktım köyünün meşhur olmuş ürününü dahi söyleyemedi. Neden ? Diğer köylülerle karşılaştırma, değerlendirme imkanlarını bilemediğinden.

Şimdi, bilmemiz gerekenlerin başında yaşadığımız ortamı, köy-kasaba ne ise tüm özellikleri ile bilip öğrenmektir. Bu merak değildir kişiyi olgun ve bilgin yapar.

Merak ise öğrenmenin ötesinde kişiyi dedi-kodu makinesi yapar. Zaten, o merak duygusu hemen kendisini belli eder. Karşısına çıkana ilk sorusu -nereye gidiyorsun, yahu sana ne? Nereye gidersem giderim, seni ilgilendiren yanı var ise zaten sana söylerim. Bu sorunun cevabı budur. Ama, meraklı duramaz, ne yapıyorsun, orada ne yapacaksın gibi bir sürü merak sorusu.

Bazen, giderken görememişse sorular çoğalır “Akşam yoktunuz, nereye gittiniz, çok merak ettim, gece ışığını görmeyince acaba telefonla arasam mı dedim.”

Pes, Pes kardeşim, yani kapıdan çıkarken sana soracak mıyım, insaf yahu.

Böyle meraklı olanın başına her şey gelebilir. Bunun için karşındakine hep saygılı olman gerekir. İşte o saygı var ise tanımadığım toplumda bile asık surat değil gülümseme görebilirsiniz.

Birde kendini bilmek çok önemlidir. Zaten kendini biliyor, yaşadığın ortamı değerlendirebiliyorsanız toplumun mihenk taşlarından olursun. Yaptığın iş, taşıdığın makam, sıfat önemli değildir.

Gelin tatlı dil ile yaşanmış bir olayı esprili hale getirip sözü tamamlayalım:

Yalova, İstanbul’a bağlı ilçe iken Yalova kaymakamı, İstanbul’a gider, vali bey ile görüşecektir, Yalova’da kaymakamdır. Herkes onu tanımaktadır. Ve İstanbul’da tanınması, bilinmesi gerekir, üstelik vali beklemektedir. Vapurdan iner ve bir ayakkabısını boyatmak ister, köprüde boyacı ayakkabılarını boyatırken birde yoklama çeker. Boyacıya sorar:

Yalova kaymakamı gelecekmiş, duydun mu? Boyacı, elinde fırçayla ayakkabıları fırçalarken cevap verir:

-Burası İstanbul beyim, kim takar Yalova kaymakamını.

Benden nasihat; Yalova kaymakamı olmayın.

Leave A Reply

Your email address will not be published.