KAHREDEN GÜNLER

0

Vaktin birinde genç oğlan ve genç kızı baş-göz etmişler. Düğün, dernek derken gün bitmiş gece olmuş. Yatsı namazından sonra “güvey kapama” merasimi de yapılmış. Damat, yukarı gelin odasına çıkmış. İki tarafında yengeleri gelin odasından ayrılmışlar, bizim damat ile gelin başbaşa kalmışlar.

Gelinin yüzünde duvak var. Damat, geline bir hediye takacak, gelinde takıya göre duvağı kaldırıp yüzünü damada gösterecek. Damat bir beşibirlik takmış, hemde çiçekli reşat altını. Iııh gelin duvağı açmamış. Ne yapsın damat, bu sefer şöyle kalınca Adana burması bir bilezik takmış.Iııh gelin yine duvağı açmamış.

Ne yapacak damat, şaşırmış. En güzel gecesi olacak ama en pahalı hediyeleri takmış, gelin bir türlü yüzünü göstermez. Odadan çıkmış, düğün ziynetlerinin olduğu yerden birde zengin işi gerdanlık bulmuş, sessiz sakin dönmüş odaya, gerdanlığı da takmış.

Iııh, yine duvak açılmamış. Ne yapsın yalvar, yakar, tatlı dil belki demiş ama nafile duvak bir türlü açılmaz.

Olacak şey değil ama oluyor işte ne yapsın. Zaman ilerlemiş, sabah oluyor. Sabah olunca hısım, akraba, eş-dost ne oldu diyecek, sonucu bekliyorlar, onlara ne diyecek. Olmadı dese bir türlü oldu dese hani nerde nişanesi?

Damat öyle bir hale gelmiş ki çıldıracak. Olacak şey değil ama böyle zifaf gecesi olurmu, el ne diyecek, felaket.

Sabah namazına az bir vakit kala çaktırmadan evden çıkmış, gizlice cami yolunda hocayı bekler olmuş. Derken, erkenden camiye giden amcasına rastlamış. Amcası ne oldu diye sorup sorgulayınca, bir güzel gülmüş. Damat ne oldu amca demiş, sen benim ağlanacak halime gülüyorsun.

Amcası; – Oğul hemen git evde vardır şöyle göze batan bir mavi boncuk yani nazarlık götür gelinin boynuna as, demiş.

Damat, amca sen dalga mı geçiyorsun. Bu kadar pahalı, bu kadar değerli hediyelere yüzünü açmayan gelin, bir mavi boncuğa yüzünü açar mı?

– Git oğul, git. Sen dediğimi yap, demiş.

Çaresiz damat acele eve dönmüş hemen bir mavi boncuk bulmuş torbadan, birde kurdela çıkmış zifaf odasına şöyle bir güzel mavi boncuğu gelinin boynuna takmış.

Gelin hanım mavi boncuklu nazarlığı görünce hemen duvağı açmış, yüzünü damat beye göstermiş.

Varın artık siz o an damat beyin halini düşünün.

Dünyamı desem, dünyalarmı desem. Açmış ellerini havaya aklına gelen duaları okumuş.

– Ah demiş, bir mavi boncuk ile bu işlerin olacağını bilseydim, hiç böyle ölüp ölüp dirilmezdim.

Şey canım bu yazıyı pazartesi günü yazıyorum. Dağlıca dağladı yüreğimi. Kahreden duygular içindeyim. Böylemi olmalıydı benim memleketim.

Hergün ölüm haberleri, şehit polisler. Şehit askerler. Cenazeler, cenazeler.

Bir seçim olmadı, başka bir seçim. Oluncaya kadar. Kaç bin can vereceğiz bu yolda.

Ne acıdırki. Birileri dört yüzü verseydiniz, bunlar olmazdı diyebiliyor.

Alın hepsi sizin. Yazıklar olsun.

Hoşça kalın.

Leave A Reply

Your email address will not be published.