. GÜL KURUTTUM

0

Bu hafta sonu seçim var. Ülkeye, millete devlete ve dahi Yüce Türk Milletine şimdiden hayırlı olsun diyelim.

Son günlerde seçim konuşmaları bir hayli coşkulu, bir o kadar da yeni ortamlar ve yeni hareketlere neden oluyor.

Espriler yanında, tarihe geçecek komik iddialar ciddi tartışmalara neden oluyor. Sahi bu seçimde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı da meydan, meydan propaganda yapıyor. Seçim birazda AKP ile değil Tayyip Erdoğan ile muhalefet arasında geçiyor.

Tartışmalarda komik iddialar da var.

Ne diyor CHP lideri Kılıçdaroğlu “Sarayın tuvalet taşları bile altından” Cumhurbaşkanı yetkilisi “Altından tuvalet yok” dedi. Cumhurbaşkanı da işi daha da ileri götürdü ve “Muhalefet lideri gelsin Cumhurbaşkanlığı külliyetisinine her yerini gezsin. Lavobolarda, çeşmelerde, tuvaletlerde, banyolarda Altın bulursa ben Cumhurbaşkanlığından ayrılacağım. Altın yok ise o genel başkanlıktan istifa etsin.”

Breh, breh, breh. Şu işe bak. Ne büyük iddialar, ne büyük ve önemli konu. İkiside mevkilerini, makamlarını ortaya koyuyor.

Şimdi gelin şöyle düşünelim: Öyle kalkınmış, öyle zengin bir ülkeyizki. Bütün sorunlarımız çözümlenmiş, 1150 odalı bilmem kaç milyara mal olmuş bir saray yapılmış(Cumhurbaşkanlığı külliyesi” imiş, öyle muhteşemmiş ki tuvaletlerinde altın çeşme tartışması yapılıyor.

Varsa var. Yoksa yok. Varsa mesele yok. Yoksa, niye yapmadınız diye TBMMne bir önerge verirsiniz, meclis kararı ile tuvalet muslukları, çeşmeler, lavabolar velhasıl sümkürdüğümüz yerler, çiş ettiğimiz pisuvarlar, kaka yaptığımız kenef taşlarını da altından yaparız. Yani neyi tartışıyorsunuz, çok mu mühim canım.

Ama muhalefetin bilemediği, Cumhurbaşkanımızın da es geçtiği “Külliye”nin bir yeri var ki, kimse orasının farkında değil.

Hamamı, hamamı.

Gidin hamamı bir gezin, oooff. Orasını bir görseniz, aklınız durur, poponuz hamamın kubbesine vurur.

Kardeşim, bakın hamamın kurnalarına, çeşmelerine, taşlarına hepsi altından.

Hele o su dökülen taşlar var ki deme gitsin. Hamamın suları bile bir başka bir alem ki gül kurusu kokuyor.

Hani II. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül görevi bitince ne olacak, ne yapacak, siyasete dönecek mi, partiye dönecek mi, aday olacak mı…. Birçok tartışma gündeme gelmişti ya. Hah işte o günlerde bu hamamda türküsü söylenmiş.

“Altın tasta Gül kuruttum, Alim,

Yari sinemde uyuttum, Alim,

Yar söyledi, ben unuttum Alim”

Bu türküyü duyanlar hemen tez elden haberi ulaştırmışlar. Gül, bunun üzerine açıklama yapmak zorunda kalmış. “Ben günlük(sıcak) siyasetin içinde değilim” demiş.

Anlayacağınız altın tasla dökülen sıcak sular Gül’ü de kurutmuş.

Tabii Gül dikensiz hale gelince, belki de altın taslara, altın musluklara artık ihtiyaç kalmamış olabilir. Muhalefet bu altın işini karıştırınca külliyedeki hamamın tasları, muslukları değiştirilmiş olabilir.

Zaten Kılıçdaroğlu kalkıp gidip incelemeye kalkarsa, Cumhurbaşkanımız sevinci göklere çıkar.

Bir taşla(Altın taş ile) iki kuşu da vurmuş olur. Zaten biri “sıcak siyasetin dışına” çıktı. Seçime kadar Kılıçdaroğlu da kazara “Peki geliyorum, 1150 odalı Cumhurbaşkanlığı külliyesini kontrol edeceğim” derse o makamdan ayrılmak zorunda kalabilir. Ama inceleyeceği yer 1150 odalı. Öyle bir-iki günde gezmekle, kontrol etmekle bitmez.

En iyisi siz bu işi seçim sonrasına bırakın. Nasıl olsa oraya gidiş-gelişler olacak.
Mersin masaj salonu mutlu son
Hiç değilse vakit kaybetmeyin.

Zaten, seçimin ana teması sarayın altın tasları olduğuna göre memleketin tüm sorunları çözülmüştür, seçimden sonraya yapılacak pek işte kalmamış. Gider 1150 odalı “Cumhurbaşkanlığı külliyesi”ni bol bol gezebilir, altından başka şeylerinde olduğunu görebilirsiniz.

Hiç telaş etmeyin, hele bir seçim olsun.

Hoşça kalın.

Leave A Reply

Your email address will not be published.