MUSTAFA KEMAL /MANASTIR VE DE ELENİ…

0

“ Manastır’ın ortasında var bir havuz
Aman havuz canım havuz
Dimetoka kızlarının hepsi de yavuz
Biz çalar oynarız……”

Manastır’a vardığımızda, tarihin derinliklerine doğru bir yolculuğa da çıktık; Mustafa Kemal’in “Manastır Türküsü”ne ilham kaynağı olan bu şehir, geçmişiyle de büyülüyor insanları. Bizans’ın gölgesinde 500 yıl boyunca Osmanlı toprağı olan Manastır, ezan seslerinin kilise çanlarıyla dans ettiği sokaklarıyla karşılıyor gelenleri..
Bu kent sadece tarihiyle değil, farklılıkların kucaklaştığı ve birbirini beslediği dokusuyla da dikkat çekiyor. İşte bu sokaklar bir zamanlar ilham olmuş genç Mustafa Kemal’e ve ona iki büyük aşk vermiş. Biri, vatan aşkı. Diğeriyse Manastırlı bir genç kıza, Eleni’ye duyduğu aşk…
Manastır, Adriyatik Denizi’nin güneyini Ege Denizi ve Orta Avrupa’ya bağladığından önemli bir kavşak noktası. Ayrıca kentte birçok Avrupa ülkesinin konsoloslukları bulunduğu için de Osmanlı döneminden bu yana “konsoloslar şehri” olarak da anılıyor.
Burada eğitim görenlerden biri de Mustafa Kemal Atatürk’tür. Aynı zamanda  Resneli Niyazi Bey ‘de burada okumuştur. Resneli Niyazi Bey,  Hareket Ordusu’nda yer alan Cumhuriyet’in önemli figürlerinden birisi.
Manastır Askeri İdadisi’nin binası, 19. yüzyılda bir askeri lise olarak inşa edilmiş. Günümüzde ise Manastır Müzesi olarak kullanılıyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün öğrenim gördüğü sınıf ve öğrencilik hayatının geçtiği yerler de restore edilerek müzeye çevrilmiştir. Müzedeki kalıcı sergi, 2000’i aşkın esere ev sahipliği yapıyor. Hemen kapının sağında üç dilde yazılmış bir yazı var: “Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin yaratıcısı ve ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, 1899 yılında Askeri İdadi’yi bu kışlada bitirdi.”
Müzenin bu bölümünde Mustafa Kemal Atatürk’ün kimliğini, üniformasını, madalyalarını ve bir de geometri kitabını görebilirsiniz. Aynı zamanda Mustafa Kemal’in Askeri İdadi ’deki öğrencilik dönemini yansıtan bir heykel de bulunmakta. Yılmaz Büyükerşen’in yapmış olduğu bu heykel, 2011 senesinde Türkiye Cumhuriyeti’nden bir hediye olarak buraya gönderilmiş.
.Eleni & Mustafa Kemal efsanesi: Eleni Manastırlı genç bir kadınmış. Genç Mustafa Kemal ise o dönemler Manastır Askeri İdadisi’nde okuyormuş. Eleni ise kentin zenginlerinin yaşadığı Şirok Sokak’ta yaşıyormuş. Askeri geçitler de bu sokakta yapılıyormuş. İnsanlar pencerelerini süsler, flamalarını takar, balkonlara çıkıp törenleri coşkuyla izlermiş. Mustafa Kemal’in de yer aldığı bir geçit sırasında Eleni de balkondan bakıyormuş. Mustafa Kemal’i izlemiş geçit boyunca. Mustafa Kemal de Eleni’yi fark etmiş doğal olarak.
Mustafa Kemal’in Manastır’a yönetici olarak döndüğü dönemde ilişkilerinin başladığı söyleniyor. Yerli aileler, Türk memurlarının da yer aldığı ziyafetler düzenlerlermiş. Mustafa Kemal de bu ziyafetlere davet edilirken, Eleni’nin ailesiyle de böyle tanışmış. Fotoğrafçı Milton Manaki (*) şöyle anlatıyor:
“Hatırlıyorum, olay şehirde büyük yankı uyandırdı. Durum valiye kadar intikal etti. Bir Hıristiyan’ın bir Türk’e varmasını hoş karşılamayan Piskoposluk devreye girdi. … örtbas edilmesi için Eleni, Lerin’e (şimdiki adıyla Florina’ya) gönderildi. Sonra da evlendirildi.” Bu arada, Eleni’nin M.Kemal’e bir mektup yazdığı da söylenir (**)
Saat Kulesi : Manastır deyince akla gelen sembol yapılardan biri de saat kulesidir. Hatta yakın zamanda “özel öneme sahip kültürel miras” listesine eklenmiş. Kulenin uzunluğu 33 metre. Mahmut Bey tarafından 17. yüzyılda yaptırılmış. Zaman içinde zarar görmüş olan kule. 19. yüzyılda büyük bir onarımdan geçirilmiş. Hatta söylenene göre duvarlarını güçlendirmek için Osmanlı, binlerce yumurta toplatıp harcın içine koydurtmuş. Saat kulesinin üzerindeki haç ise sonradan eklenmiş.
Manolya Meydanı : Manolya Meydanı kentin en popüler yerlerinde biri. Manolya Meydanı, Şirok Sokak’ın üzerinde yer alıyor. Şirok Sokak, İstanbul’un İstiklal Caddesi gibi… Mağazalar, kafeler, restoranlar burada toplanmış. Biliyorsunuz, Balkanlar deyince et ve hamur işi akla gelir hemen. Bu yüzden Şirok Sokağı üzerinde birçok köfteciye ve “bürekçi”ye rastlayabilirsiniz. Börek, Osmanlı mutfağında da çokça gördüğümüz bir hamur işi. Etnografik çalışmalar böreğin çok eski bir döneme, göçebe Orta Asya Türk kültürüne ait olduğunu gösteriyormuş.

(*) Manaki Kardeşler, Osmanlı İmparatorluğu’nda filmciliğin ve fotoğrafçılığın gelişimine önemli katkıları bulunan Milton ve Yanaki adındaki Ulah kökenli kardeşler.. Mirasları günümüzde Yunanistan ve Makedonya tarafından sahiplenilen Manaki Kardeşlerden Milton 1954 yılında Yunanistan’ın Selanik, Yanaki ise 1964’te Makedonya’nın Manastır şehrinde ölmüştür.
(“) Çok seneler geçti, ben hala her gün içerisinde senden haber bekliyorum.

Herhangi bir zaman da mektubumu alırsan, beni hatırla ve kağıttaki gözyaşlarıma bak, onları göreceksin. Yıllar ve olaylar geçiyor, seninle ilgili çok şeyler konuşuluyor.

Mektubumu okurken, başka bir kadını seviyorsan, mektubumu yırt ve kendine sor: İnanbiliyor mu ki, Manastırlı bir Eleni Karinte, bir günlük gördüğü ve aşık olduğu adama bütün ömrünü harcamıştır? Ve, benim seni sevdiğim kadar, o kadını seviyorsan, kendisine hiçbir şey söyleme, senin kadar mutlu olmasını diliyorum! Fakat balkondaki kızı hatırlıyorsan ve başkasını sevmiyorsan, seni beklediğimi ve ömrüm boyunca bekleyeceğimi bilmeni istiyorum! Döneceğini ve beni unutmayacağını biliyorum.

Babam vefat etti. Beni senden ayırdığından beri tam bir yıl geçti, beni eve kapattı ve bir ay çıkmama izin vermedi. Ağlamadım, biliyorum ki bütün kilitleri ve hapisleri boşuna harcadı.

Beni evlendirecekleri adamı sadece bir kez gördüm ve bana onu sevebileceğimi söyledi. Bende kendisine: “Hayır, ben sadece ilk aşkımı seviyorum” dedim ve artık kendisini görmedim. Babam beni hiç bir zaman affetmedi ve bende kendisini affetmedim. O zamanlardaki gibi artık genç ve güzel değilim… Tüm ömür bir gün içerisinde..

Ebeddiyen seni seven ve bekleyen, senin Eleni Karinte.”

 

Leave A Reply

Your email address will not be published.