İZNİK’TE BİR GÜN

0

 

Yine her hafta yaptığım gibi bir fincan kahvemi yudumlarken bilgisayarın başına geçmiş acaba bu hafta ne yazsam diye düşünürken birden İzniği ne kadar çok özlediğimin farkına varıp güzel bir tebessüm ile ne yazabileceğimi fark ettim.

Ben ilk taşındığım zamanlarda burada ne yapabilirim, çok küçük yer, burada yapacak pek bir şey ok diye düşünmeden edemiyordum. Fakat günler geçtikçe tertemiz havasını, insanlarının ne kadar samimi olduğunu, tarihi açıdan ve manzara açısından ne kadar da güzel bir yer olduğunu keşfettim diyebilirim. Genellikle evden çalıştığım dönemlerde pek dışarı çıkmak istemesem de sabah kahvaltısını sahilde yapmayı ardından sahil boyu yürümeyi hep sevmişimdir.

Son derece küçük bir yer olmasına rağmen yapılacak o kadar çok şey vardı ki burada. Akşam gün batımını sahilde izlemeyi, sahile doğru bir fincan Türk kahvesiyle birlikte günü sonlandırmayı her zaman çok sevmişimdir. Genel olarak burada yaşayan insanlar birbirlerini tanıdıkları için, benim gibi henüz yeni taşınmış insanlar her zaman ilgi çekici ve merak konusu oluyor. İlk olarak hangi şehirden geldin? Burada işin ne? Ne iş yapıyorsun gibi sorular ile oldukça çok karşılaşabildiğiniz bir yer.

Burada insanlar gün içerisinde kendi tarlalarında çalıştıkları için gün içerisinde İznik pek sakin oluyor. Yaz aylarında mahalle aralarında ne zaman dolaşsam gördüğüm manzara her zaman aynıydı. Kocaman siyah tencereler ve mis gibi kokan reçeller veya salçalar. Tamamen doğal besinlerle beslenen İznik halkı gerçekten salça ve reçel yapımında çok iyi durumda diyebilirim. İş olanakları bakımından az veya yetersiz olsa dahi gerçekten yaşamaya değer bir yer.

Akşam saatlerinde insanlar işlerinden döndükten sonra İznik’te bir hareketlenme başlıyor. Sahiller insanlar ile doluyor, yürüyüş yapmak için dışarı çıkan insanlar, arkadaşlarıyla buluşmak için cafe veya çay bahçesi gibi yerleri dolduran insan sayısı oldukça fazla. Sanki İznik gece başka bir dünya, başka bir cennet harikası gibi bir değişime uğruyor. Sahil kenarında mis gibi havayı içine çekmek ve karanlığın arasından yükselen gölün dalgaları sanki ruhuma dokunuyor gibi bir durum söz konusu.

Tarihi yerler bakımından oldukça iyi durum da olan İznik gezmek için can atabileceğiniz yerlerden bir tanesi. Ben orada yaşarken günde 4 saatlik uykuyla güne güzel bir merhaba diyebiliyor ve oldukça sağlıklı bir gün geçirebiliyordum. Şuan İstanbul dan bunları yazarken fark ettim ki burada yaklaşık 8 saat uyumama rağmen gerçekten uykumu alamıyor ve gün içerisinde tam anlamıyla enerjik yaşayamadığımı fark ettim.

İznik başka bir yer, şehir merkezine uzak sessiz sakin ve tertemiz doğa ile baş başa kalabileceğiniz saklı bir cennet parçası. Yazılacak ve anlatılacak o kadar çok şey var ki yeşil camii, Ayasofya camii, nice türbeleri, surları, berber kaya tarihi anıt mezarlığı ve niceleri burada ve bir gün yolunuz buraya düşerse mutlaka uğramanızı tavsiye ediyorum.

İznik’te bir gün de yapabileceğiniz şeylerden bazılarını siz değerli okuyucularım için tebessüm ederek yazdım.  Bu hafta da bu yazımı yazarken kahvemi yudumlaya yudumlaya  köşe yazımı bitirdim. Bir sonra ki köşe yazıma kadar görüşmek üzere güzel insanlar.

Leave A Reply

Your email address will not be published.