İznik Gazetesi ve ekibi olarak hız kesmeden röportajlarımıza devam ediyoruz. Tam bir yılı aşkın bir şekilde ‘İşte O Ses’ röportajları başlığı altında siz değerli okuyucularımız için seslendirme sanatçıları ile harika röportajlar yaptık ve yapmaya da devam ediyoruz. Yılın son röportajını harika sesiyle bizleri büyüleyen sevgili Asuman Burnak ile yaptık. Bu yılın son röportajına geçmeden önce bizleri kırmayıp Gazetemize röportaj verdiği için sevgili Asuman Burnak’ a İznik Gazetesi ekibi olarak teşekkür ederiz.
Seslendirme sektörüne kaç yılında ve nasıl başladınız?
2016 yılında başladım. İki aylık bir kurs sürecim oldu tabi, kurs tam olarak dokuz ay kadar sürmüştü ve ben ikinci ayımda rabarbaya başlamıştım aynı zamanda. Neden bu sektör konusuna gelecek olursak şöyle söyleyeyim, benim zaten tiyatro ve müzik geçmişim var. Çok iyi müzik öğretmenlerim ve tiyatro eğitmenlerim vardı. Onlarla birlikte uzun yıllar boyunca çalıştım. Sonrasında hep sesim ile ilgili bir şey yapmak istedim ama olanaklar el vermedi maalesef. Ailem konservatuar okumama izin vermedi. Yıllar sonra dublaj ile tanıştım. İçimde hep vardı zaten ses ile ilgili bir şey yapmak. Sonunda dublaj yapmaya başladım.
İlk ses verdiğiniz projeyi hatırlıyor musunuz? Nasıl bir duyguydu?
Evet hatırlıyorum. Bruno Elrıc diye bir gençlik filmi. Seslendirdiğim karakter aslında ana karakterlerden biri ama çocuk asla konuşmuyor. Hep ekranda ama konuşmuyor. O yüzden de cast a dökülmemiş sonrasında da dediler ki burada eksik bir rol var teslim edilecek bende oradayım, erkek çocuk 15 yaşlarında falan onu seslendirdim. İlk seslendirmelerimden biriydi hiç unutmuyorum onu çok keyifliydi ama güzel de olmuştu. İki bölüm diye hatırlıyorum filmi iki bölümde de sadece bir kere konuşuyor.
Kendi sesinizi sosyal mecralarda ve TV’ de duyunca nasıl tepkiler veriyorsunuz?
Kendi sesinizi sosyal mecralarda ve TV’ de duyunca nasıl tepkiler veriyorsunuz?
Ben genelde şöyle tepki veriyorum “AAAA” falan oluyorum. Genelde film ya da dizi izlediğimizde oluyor bu. Ya da işte ben dalıyorum ben böyle falan eşim şey diyor “Asuman’cım bu senin sesin değil mi ” diyor bende “Aaa evet benim sesim, ne zaman seslendirdim diye düşünüyorum”. Çünkü şöyle bir şey bazen böyle çok işe girince hangisine girdiğine bile bakamayabiliyorsun. Giriyorsun, çıkıyorsun ve karşına çıkıyor aa benim sesim falan diyorsun ama genelde böyle çok sesimi dinlemeyi sevmiyorum. Bence herkeste aynı şey olabilir. İnsan kendini eleştirir ya o yüzden böyle tam kendini veripte şey yapamıyorsun ay ben bunu da bir izleyeyim diyemiyorsun. Bazen ama sevdiğim rollerde oturur izlerim, nerede hatalarım var, nasıl yapabilirdim ben bunu düşüneyim dediklerimde oluyor. Ama çoğunlukla duyduğumda irkiliyorum. Ama çok güzel bir duygu aynı zamanda hoş bir şey yani. Mesela annem ya da arkadaşlarım izler işte “Aa Asuman’cım sen seslendirmişsin izledim çok güzel olmuş” falan onlar inanılmaz mutlu ediyor beni. Geçenlerde biri sesimi tanıdı, affedersiniz siz ne iş yapıyorsunuz dedi seslendirme dedim. Ben sizin sesinizi bir yerde duyuyorum falan dedi olabilir falan dedim ama gerçekten çok güzel bir his.
Her insan reklam seslendirmesi yapabilir mi neler gerekiyor?
Yani şöyle evet tercih edilen sesler yani böyle pes sesler özellikle çok tercih ediliyor biliyorsunuz. Ama yine de çocuk reklamları için sevimli, sempatik gerekiyor işte bazılarında şarkı söyleyenler gerekiyor. Kullanılan ses skalaları var ama daha çok tanınmış sesler reklamda kullanılıyor.
Son zamanlarda seslendirme sektörünü ve meslek hayatınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yani bence herkeste şu düşünce vardır acaba ne olacak? İşte biliyorsunuz Hollywood’un greve gitmesi Disney Plus’ ta yaşanan ekonomik problemler vs yapay zeka gibi etkenler sektörü etkilemiş durumda. Yani şöyle bunlar sektörde biraz yavaşlamaya sebep oldu. Atıyorum beş gün çalışırken bir iki güne düştük. Bu biraz bizleri endişelendiriyor çünkü önümüzü göremiyoruz. Ve bununla ilgili bize net bir açıklama yapılamıyor maalesef çünkü hiç kimseye yapılamıyor, stüdyolara ya da işte bizlere net bir bilgi yok. O yüzden biraz şuan durgun ve bence hepimizde biraz endişede var.
Sizin gibi seslendirme sanatçısı olmak isteyenlere ne gibi tavsiyeler verebilirsiniz?
Başlamak istiyorlarsa mutlaka her zaman söylediğim şeylerden bir tanesini söylemek istiyorum. Mutlaka bir kursa gidin. Yani teknik bilgiye ihtiyaç var çünkü artık iş biraz hıza dönüştüğü için kimsenin artık eskisi gibi insanlara vakit ayırıp mesleği öğretebilecek bir vakti yok. Çünkü girip çıkıyoruz, girip çıkıyoruz böyle bir durumda ne yönetmen, ne teknisyen arkadaşlarımız kimseyle ilgilenemiyor. Teknik bilgiyi donanımı alıp rabarba ile başlasınlar. Herkes her işi yapacak diye bir durumda yok yapıp yapamayacaklarını kendileri anlayacaklardır. Ama ben her zaman şey derim pes etmeyin, pes etmek çok kolay en kolayı pes etmek, savaşmak gerekir. Çünkü illaki istiyorsa yapacaktır. Zamanla konuştukça pratik yaptıkça daha da profesyonelleşiyorsun daha da ilerliyorsun. Bütün her şeyi organize etmeyi öğreniyorsun.
Son dönemde teknolojinin ilerlemesi ile birlikte yapay zeka sayesinde artık istediğimiz ses üzerinde çeşitli oynamalar yapabiliyoruz. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz. Sizce yapay zeka seslendirme sektörü için bir tehdit midir?
Gerçekten çok tatsız bir durum biliyor musunuz? Ben kendi arkadaşlarımın sesini belli başlı değişiklikler yapılmış bir şekilde sürekli sosyal mecralarda duyuyorum. Yani şuanda bir tehdit mi bence şuanda değil. Neden değil biliyor musun? Çünkü biz karakterin gözlerinin içi gülerken ki ses tonumuzla mutfakta yemek yaparken ki hareketlerine uygun başka bir sesle konuşuyoruz. Yani orada başka bir duygu var aslında yapay zeka bence henüz onu verebilecek durumda değil. Ama ilerleyen günlerde verir mi bilinmez. Ama bence şöyle bir şey de var bu bence çok fazla iş kolunu tehdit ediyor. Bence yapay zekaya bir sınırlandırılma getirilmesi yakındır. Çünkü biliyorsun şuan Amazon’da yapay zeka ile yazılmış kitaplar satıyor. Bence mesela en çok Indıana Jones u izliyorum dedim ki bu makyaj değil bu nasıl bu kadar genç gözüküyor? Filmi izlerken gerçekten internete girdim baktım yapay zeka ile gençleştirilmiş. Şimdi Hollywood gibi işte büyük yazarlar, yayınevleri vs her şey bu kadar tehdit altındayken ben zannetmiyorum yapay zeka elini kolunu sallayarak bütün sektörlerin işini elinden alsın. Mutlaka bir yasal düzenleme gelecektir diye umuyorum.
Sizi en çok etkileyen ve akılda kalan bir karakter seslendirmesi var mı?
Yani aslında birden fazla varda en son seslendirdiğim Harriet karakterim var. Perili köşk, benim zamanımda Haunted Mansion’ nin filmiydi. Bu yaz işte tekrar vizyona girdi sinemalarda orada büyücü Harriet’ i seslendirdim, inanılmaz keyifli bir roldü. Gerçekten çok severek seslendirdim muhtemelen hiç unutmayacağım. Sevgili Melih Ceylan abinin de kulaklarını çınlatayım onunla birlikte aldık kaydı onunla çalışmakta çok güzeldi. Gerçekten çok keyif aldım hem seslendirirken hem de izlerken. Çünkü karakter efsane bir karakterdi böyle çok oyunlu alçalan yükselen, bağıran çağıran falan inanılmaz eğlenceli bir karakterdi.
Sizi siz yapan en önemli etken nedir ve seslendirme sektörü dışında nasıl bir Asuman Burnak var?
Eskiden birden fazla idolüm vardı bu sektörde ve halen daha var. Çünkü gerçekten saygı duyduğum severek dinlediğim insanlar var. Altın Kafes dizisinin tekrar işte prime da gösterimi başladı ve sevgili Berna Başer Akın seslendiriyor. İşte Oya Prosciler var, Müge Oruçkaptan var ve diziyi sırf onları dinlemek için izliyorum. İdolüm çoktur benim bayılarak dinliyorum genel olarak. Ama benim kendi yapımda Asuman neden burada? Asuman’ın hırssız bir azmi vardır, yani kolay kolay yılmam. Hırsım hiç yoktur yani kıskanmak işte ne bileyim öyle bir duygum yok bir şeyim yok ya da ezerek insanları bir yere geleyim öyle bir hırsım yok. Ama çok azimliyimdir yılmam yani kolay kolay. Beni bir şey yıldıramaz üstüne giderim yapmak için çalışırım gerekirse sabahlara kadar çalışırım, yapana kadar uğraşırım. Asuman hırssız ama azimli biridir, herkesi çok sever elinden geldiğince yardım eder. Sektörün dışında da farklı bir Asuman yok aslında. Aslında Asuman vaktini kaliteli geçirmeyi seviyor.
