DÜNYA SALLANIYOR MU?

0

Fransa’da başlayan eylemler iki hafta içinde geniş boyutlara ulaştı. Ve her geçen gün büyüyen bir protesto hareketi. Sonu nereye varacak?

Türkiye’de ki 1968 Haziranında başlayan “Üniversitelerde Reform” hareketinin de kaynağı Fransa idi.

Aslında Fransa demokrasi ve Cumhuriyet üzerine Dünya’da önde gelen bir ülkedir. Batı anlayışının temelinde Fransa vardır. Zamanla Avrupa ülkeleri bu temel esasları ve temel insan haklarını benimsemiştir.

Ancaaak bu hakları ve özgürlükleri kendileri için benimsemişlerdir. Başka ülkeler ve başka toplumlar için ve özellikle Asya ve Afrika toplumları için ise temel hak ve özgürlükler yerine asimilasyon ve sömürgecilik kurallarını yerleştirmişlerdir. Asırlardır devam eden bu sömürgecilik ve asimilasyon anlayışı sayesinde Afrika’nın, Asya’nın doğal kaynaklarını, insan gücünü, esaret zincirleri içinde bedava kullanmışlar. Kalkınmış, ileri ülke olurken bu kaynakları sömürü anlayışı ile kendi çıkarlarına kullanmışlardır. 20. Yüzyılda bu esaret zinciri Asya ve Afrika ‘da kırılabilmiş ise de hala batı sömürüye devam etmektedir.

Son haftalarda Fransa’da yaşanan bir Cezayirli gencin Fransız polisi tarafından öldürülmesi ve buna karşı çıkış hareketi geçmişin sömürü anlayışına bir tepkimedir. Meseleyi bu yönden değerlendirmekte ileri için büyük yarar vardır.

Tıpkı Fransa ve diğer Avrupa ülkelerinin Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ve Anadolu’nun işgalleri ile tarihten gelen Avrupa’nın Asya ve Afrika üzerine sömürgeciliğinin Fransa’da başlayan olaylarla sonumu gelmektedir? Yoksa gelişmelerin boyutu ne olacaktır?

Avrupa’nın, Asya ve Afrika’da ki sömürgeciliğinin biraz farklı uygulaması ise Amerika Birleşik Devletleri’nin Dünya jandarmalığıdır. 2. Dünya savaşından sonraki yeni düzen ve özellikle Nato gibi ABD’nin öncülüğünde kurulan Askeri ittifakların Dünya üzerindeki baskıcı gelişmeleri irdelendiğinde halen Dünya’nın ezenler ve ezilenler ikileminde olduğu ortaya çıkmaktadır.

Bunun yanında pek çok ülkenin hızla silahlanma yarışına girmesi de gelecek Dünyasının başına bela olacak en büyük tehlikelerden biridir.

Türkiye’nin uzun boyutlu bu gelişmeleri ciddi boyutta değerlendirmesi ve ona göre de politika yürütme zorunluluğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Umarız ciddi ve tutarlı politikalar üretilir ve hem ülkemizde hem de Dünya’da barış ve insan haklarının hakim olduğu bir ortamın oluşmasına katkı sağlanır. Hoşça kalın

 

Leave A Reply

Your email address will not be published.