BANKA VE KUMBARA

0

Banka ve banka sistemiyle ilk temasım ilkokul 4. sınıfta oldu.
Edirne ‘de kalıyoruz.
Babam belediye arkasında bir ev yaptırdı. Yusuf Hoca İlkokul una çok yakın. Nedense o okulu çok sevdim. 3. sınıfta Hatice Hanım isimli bir öğretmenimiz vardı.
O hocamı gün gibi hatırlıyorum. Hatice öğretmenim de bazı yönlerim ortaya çıkmaya başlamıştı.
4. sınıfta İffet Tunaer çok başka bir öğretmenimdi. Bazı yönlerimin cilalanmasına zemin hazırladı.
Artık parlak bir öğrenciydim.
Tabii artık yaşamıyorlar. Allah (cc) rahmet eylesin. Nur içinde yatsınlar.
Ziraat Bankası okuldaki başarılı öğrencilere kitap şeklinde bir kumbara vereceklerdi.
İffet Tunaer sınıfta bir yoklama yaptı. Bir Erkan çıkıyordu bir ben, ben ağlamaya başlamıştım. Ben bekliyordum. En son İffet Hanım ikimize birden kumbara verilmesi kararı verdi. Erkan da çok başarılı bir arkadaştı. Sonra dan Ticaret Lisesine farklı sınıflarda birlikte olduk.
İleriki yıllarda yine Edirne ye gittiğimde Erkan a rastladım, konuştuk ve Meriç nehrine yüzmeye gittik.
Erkan’ı çok olgun ve sakin bir kimse olarak gördüm.
Edirne yi unutmam pek mümkün değil. Aşağı yukarı hergün Tunca ve Meriç kıyılarındaydık.
İlkokul da İffet Hanım in öğrettiği bazı şiirler hala hafızamda bütün tazeliği ile durmakta.

Edirne’dir doğduğum yer
Çok severim ben bu şiiri
Ortasından akıp gider
Zümrüt gibi Tunca Nehri

Parıldar ta uzaklardan
Dört asırlık Selimiye

Okul bir başka okuldu. İffet öğretmen gerçekten başka bir öğretmendi, öğretmeyi çok iyi biliyordu.
Sınıfta ipek böceği yetiştirdik. Aile bilgisi dersi vardı. Limonata nasıl yapılır öğrendik vs. Ben kumbara aldım ya büyük bir hevesle para biriktirmeye başladım. O zaman böyle büyük paralar yoktu.
25 kuruş, 1 lira felan.
Bir gayrete geldim. Elime geçen paraları kumbaraya atıyordum.
Gayrete geldim ya olarak kazanmak lazımdı. Simit sattım, ciklet sattım. Oralardan kazandığım parayı kumbara atıyordum.
Birde yeni paralar çıkıyordu onları gözüm gibi saklıyordum. Bazı dükkanlar da bu türden koleksiyonlara rastlıyordum. Tezgahta cam altında saklıyorlardı. Yeni 2.5 lira kağıt para kırmızıya yakın bir renkteydi. Yeni 1 lira. 10 kuruş yine kırmızıya yakın bir renkteydi. Bakır diyeceğim ama bakır tam o renkte olmaz.
Ben para biriktirmenin büyük heyecanı ile rahmetli babama : ‘ Baba bankaya gidelim bakalım ne kadar param olmuş, bir açtıralım ‘ dedim.
Herhalde o gün dersi yoktu. Öğretmen okullarına Psikoloji Sosyoloji derslerine giriyordu.
Ziraat Bankasına gittik. Bir banko önündeki memurla konuştuk. Kumbara açıldı.
Bozuk paralar tezgahın üstüne yayıldı.
Memur sayıyor.
Topu topu 7.5 lira olmuş.
Tabi ben bundan pek hoşnut olmadım. O kadar emek vermiştim, birçok şeyimden kısmıştım. Sinemadan bir çok şeyden. Yalnız simit sattıktan sonra Edirne’nin çok ünlü bir bozacısı vardı. Aslan Boza. Orası ekler diye pasta da yapıyordu.
Simit sattıktan sonra oraya gidip bir tane ekler alıyordum.
Bunun dışında annem ve babamla parka gidiyorduk. Babam tatil günleri Tunca nehrine balık tutmaya gidiyordu. Tabi bende sinek oltasıyla. Yusuf Hoca okulunun geniş bir bahçesi vardı. Orada top oynardık. Mahalledeki arkadaşlarla. Selimiye Camisi bahçesi genellikle hep en çok dolaştığımız alanlardı. Top oynardık. Selimiye Cami ve o bahçe ile çok anım var.

Çocuktum ufacıktım
Top oynadım acıktım
Buldum yerde bir erik
Kaptı bir alageyik
Doğan yolu şaşırdı
Kaf dağını aşırdı

Ziya Gökalp
Yine ilkokulda öğrendiğim ve hiç unutamadığım bir şiir.
Benim banka ile ilk temasım böyle oldu.

Leave A Reply

Your email address will not be published.