TEHDİT

0

Ceza hukukumuzda tehdit suç sayılmıştır. Üstelik kamu yönü olduğu için şikayetten vazgeçmekle veya şikayeti geri almakla tehdit suçu davası devam eder. Yani hakarete uğrayan şikayetinden vazgeçerse açılan dava düşer. Tehditte öyle değildir.

Peki tehdit nedir? Basit bir sözle kişiyi korkutmaktır, kişiyi ileriki günlerce zor durumda bırakacak, dövecek, öldürecek şekilde korkutmaktır. Tehdit edenin bu söylediklerini yapması şart değildir. Söz ile bu şekilde ifade etmesi yeterlidir. Zaten tehdit ettiği sözler gerçekleşirse o başka bir suç olur. “Kolunu kıracağım” diye tehdit etmiş kolunu kırmış ise bu zaten bir yaralama suçu olur.

İnsanlar daha çocuk yaşta tehdide maruz kalırlar. “Bak yavrum, öyle yaparsan ham ham gelir seni ham yapar(yer), bir daha yapma emi” Biraz yaramazlık yapan çocuğuna annesinin farkında olmadan korku salması. Tabii burada tehdit kastı yoktur ama şeklen bir tehdit vardır.

Sokakta oynayan çocuklar kendi aralarında anlaşamayıp kavga, döğüş sonrası, dayak yiyen kendisini döven arkadaşına “Sen bizim evin önünden geçersin, babama söylerimde seni bir güzel döver” demesi tatlı bir tehdittir.

Sevdiği kızı başkasına kaptıran gencin tehdidi daha bir başkadır: “Onu sana yar etmem” “Can çıkar, kan dökülür, ölüm gelir onu sana bırakmam” “Beni ne sanıyorsun lan, bak gör onunla evlenirsen düğününü kana bularım”… Filmlere konu olmuş, dava dosyalarına girmiş tehditlerin sonuçlarıda daha büyük olaylara neden olmuş tehditler.

Tabii günlük hayatta benzeri pekçok olayla karşılaşabilirsiniz. Hiç unutmam boşanma davası aldığım bir hanımın eşi dava süresince arada bir bana yağ çeker, sanki ben ona davada kıyak yapayım diye uğraşırdı. Boşanma kararı kendisine ulaşınca çok kızmış olmalı ki telefonu açıp aynen “Şimdi 1. sıradaki düşmanım sensin” demişti. Hoşgörü içinde karşıladık tabii.

İş hayatında, sosyal hayatta, tehdit her yerde oluşan bir olgudur.

Gelişen toplumlarda bu suç azalmıştır. İnsanlar birbirlerine karşı daha saygılı olunca tehdit oluşumu azalır, hatta kalmaz.

Milletler arasında yada devletler arasında bazen ciddi tehditler ortaya çıkar. Bu tehditler o ülke mallarını boykottan tutun, söz düellosundan öteye silahlı gösterilere kadar uzanır. Böyle tehditlerin bazen ülkeleri savaşa sürüklediği görülmüştür.

Bazende tazminatlara varan tehdit eylemleri oluşur. Başkasına zarar verme, komşuluk hukukuna aykırı eylem sonuçları tazminatlara yol açar.

Tabii en hareketli ve o kadarda heyecanlı tehditler siyasette görülür. “Parti ilkelerine karşı gelmeye devam ederse partiden ihraç ederiz” “Bu parti sayın başkanın babasının malı değildir, bu davranışları onun yanına bırakmayacağız” “Kendi partisinin işine baksın, bize sataşacak olursa, ona Dünya’yı zindan ederim”

Benzeri siyasi konuşmalara hergün rastlarız. Hatta sıkışınca çoğu bu tehditleri yaparak karşı tarafı millete şikayet eder.

Hemen hemen siyasi tehditlerin muarızı o tehditvari sözler söyleyendir ama muhatabıda millettir. Onun için millet artık siyasi baskı halini alan bu tehditlerden bunalır ama bir taraftanda bu ifadeler artık millettede alışkanlık yapmış olduğu için farkına bile varmaz.

Birde bu siyasi baskı(tehdit) birkaç gün önce başbakanın ağzından çıktı: Başkanlık gelmezse Türkiye bölünür. Doksan yıldır başkanlık olmamış Türkiye bölünmüşmü ki, şimdi başkanlık olmazsa Türkiye bölünecekmiş. Olumsuz bir ifade ile olumlu sonuç isteniyor. Bu dahi bir çeşit tehdit.

Sonuçta öyle veya böyle tehdit yaşamımızın her aşamasında, günümüzün her saatinde olabilen bir olgu.

Sadece tehditleri önleyemiyoruz ama gerçekleşmelerini önleyebiliriz. Başkada yapacağımız pek önemli birşey yok.

Hoşça kalın.

Leave A Reply

Your email address will not be published.