İnsan Bu Meçhul…

0

Gerçekten insanı anlamak bir hayli zor. Benim kullandığım bu başlık Dr. A. Carrel’in bir kitabının adı. Dr. A. Carrel Nobel ödülü kazanmış bir bilim adamı ve düşünür. Kültür ve Turizm Bakanlığı yayınları arasında yer alan “ Hayat hakkında düşünceler” adlı kitabı okuyan bir kimse, bana öyle geliyor ki yaşam hakkında kendine ışık tutacak bir şeyler bulabilecektir. Daha ötesi Dr. Haluk Nurbaki’nin “İnsan ve Hayat” Teilhard de Chardin’in “ İnsanın tabiattaki rolü” Massignon’un “ İnsan Kainat ve ötesi” vb. gibi kitaplar sizin hem daha iyi bir biçimde yaşamanızı mümkün kılacak, hemde kainattaki yerinizi ve rolünüzü daha iyi anlamanıza yardımcı olacaktır.

Sözün özü şu, dada bilinçli bir düzeyde yaşayacaksınız.

Bir kez şunu saptadıktan sonra iş kalaylaşacaktır.

Eğer inanmış bir kimse iseniz Yüce Allah (c.c) Kur’an-ı Kerim Tin suresinin 4-5 ayetlerinde “biz insanı en güzel şekilde yarattık. Sonrada onu çok sefil aciz bir hale getirdik” diye buyurur.

Prof. Dr. Mustafa Öztürk, Kur’an-ı Kerim meali, anlam ve yorum merkezli çeviri kitabında çeşitli biçimlerde yorumlar bunu.

Fakat biz özet olarak “eğer aklınızı başınıza toplamazsanız sefil bir duruma düşersiniz” diyebiliriz.

İnsanoğlu yeryüzünde görülmeye başladıktan sonra kendine özgü bir dil geliştirmiş, bu dil ile kendine özgü bir dünya tasavuru geliştirmiş. Bu dünya içinde kendine kimi kutsallar, tanrılar edinmiş. Öyle ki kendine bir koza örmüş. Bu kozayı kimi kez bazı düşünürler, kimi kez bazı uyarıcılar, kimi kez de Peygamberler delmiş. Bu insanınkendi dili ile oluşturduğu, tasavvur ettiği dünyaya felsefede yapısalcılık denilmektedir.

Ünlü düşünür teolog Paul Tillich insanoğlunun buradan gerçek tanrıya yani Allah’a ulaşmak üstünde durur. Eğer bunu gerçekleştirecek imkanından yoksun kalırsanız dünya zevkleri peşinde koşar durur ve bir türlü tatmin duygusunu yaşamış ve tatmış olamazsınız. Bu hedonist ve stoacı yaşam biçimi olmadık yerlere sürükleyebilir sizi. Şimdi daha ciddi bir konu üzerinde durmak istiyorum. Kimi insanlar hayatı bir insanın düşünceleri veya yaptıkları üzerinden okumaya çalışıyorlar. Bu çok yanlış bir yol ve ciddi bir rahatsızlıktır.

Bir düşünür yada başka bir adamın yaptıkları mutlak doğru değildir. O kimsenin kendi yorumu , kendi düşünceleridir. Ararsanız bir çok yanlış yada eksik bulmak akıllı ve zeki bir insan için hiçte zor değildir. Hayatın akış süreci içinde o kare, o kesit için doğru şeyler söylenmiş olabilir. Ama hayat sürekli akmakta, değişmektedir. Ama öyle, ama böyle.

İnsanoğlu hayatta sağlıklı bir biçimde ayakta durabilmek için, hayatın getirdiği şeylere yeni çözümler yanıtlar bulmak zorundadır. Hayat size sürekli olarak yeni sorunlar, engeller getirir.

Salt akıl bir şey ifade etmez. İşletilen bir akıl, yeni şeyler üretebilen akıl hayatı kolaylaştırmaya, sizi daha sağlıklı bir hayatı yaşamaya doğru yönlendirebilir.

Bilimin getirdiği mutlak doğru değildir. Ünlü bilim felsefecisi Paper bilim yanlışlanabilir der. Aksi kanıtlanıncaya kadar o doğrudur. O arada kimi yanlışlara, kazalara yol açabiliriz.

Adapazarı’nda bir cerrah arkadaşım vardı. Bir yayıncı arkadaşla birlikte gittik. Tabii bir doktorla birlikte olunca ne konuşacaksınız. Elbette ki tıbbi konular. Bir ara şu konuya değindik. Çocuk mamalarına uzun yıllar demir koydular. Ve denildi ki çocuğun demire ihtiyacı var. Oysa ki daha sonraki yıllarda anlaşıldı ki çocuğun bağırsaklarında ona bir yıl yetecek miktarda demir var.

Ya yumurta için ne diyeceksiniz ?

Yıllar yılı yumurta kolestrolü yükseltir dediler. O da daha sonraki yıllarda müthiş bir besin diye takdim edildi. Bilimin tespit ettiği ve daha sonra yanlışladığı pek çok şey sayabilirim. Bunu alt başlıkları ile birlikte 900’e yakın bilim dalının hepsi için söylemek mümkün.

Bir yerde saplanıp kalmak, sürekli olarak değişe gelen, akıp giden hayata yeterli yanıtlar getirmeyecek, kendini fosilleşmeye, çürümeye eninde sonunda terk etmeye mecbur bırakacaktır. İnsanoğlu ne hikmetse belli bir süreden sonra beyinsel bir şehvete kapılmış, kelam-ı kadın denilen ilahi mesajın dışına çıkarak kendine farklı yollar aramıştır. Neki bunun sonucunda biç bir biçimde mutlu olamamış, kendini bozmuş, tabiatı bozmuş ve bunu getirdiği tehlike ve hastalıklarla karşı karşıya kalmıştır. İnsanı daha iyi koşullarda ve daha mesut kılmak için düşünülen taşınılan hiçbir ideolojinin ve onun getirdiği düzenin insanı huzurlu kıldığı görülmüş değildir.

Neden ki hayatın doğal akışı bozulmuştur. İnsanoğlu doğal yaşam üstüne çok düşünmüş, birçok düşünür, filazof bu hususta kafa patlatmış ne varki bu düşünceler bir türlü olabildiği ölçüde hayata geçirilememiştir.

Daha sonra insanoğlu bu hayatın doğal akışını zedeleyen, sakatlayan şeyleri ortadan kaldıracağım derken, daha çok bozmuş ve tamir etmek imkanını da bulamamıştır. İnsanoğlu eninde sonunda doğruyu bulacaktır. İslam dünyasının en büyük düşünürlerinden biri olan Maturudi Tevilatu’l Kur’an Rad Suresi tefsirinde “Allah öyle ayetler gönderir ki, hür irade ve seçimleriyle onlara yönelen, itibar ve iltifat edenler doğru yolu bulur, onlara sırtını dönenler ise saparlar. Olup biten kulların tercihleridir.

Sürekliliği yakalayan birçok düşünür vardır. Nasıl ki bir nehir kaynağına bağlı olarak akar. Örneğin Ahmet Hamdi Tanpınar, Mahur besteden, huzura kadar bütün kitaplarını inceleyin. Kırılma yaşamadan süreklilik içinde değişmenin bütün işaretlerini görebilirsiniz.

Leave A Reply

Your email address will not be published.