GÖL

0

İznik Gölü 304 km2 büyüklüğü ile Türkiye’nin 5.büyük gölü idi. Keban Barajı Gölü öne geçerek 6. sıraya geriledi. En derin yeri 80 metre olup deniz seviyesinden de 60 metre yüksekliktedir. Yani gölü Gemlik Körfezi’ne bir kanal açıp boşaltmaya kalksak geriye küçük bir gölcük kalır.

Göl Karasu Deresi olmak üzere çevreden göle akan dere suları ile beslenir. Kendi kaynak suları asıl gölü oluşturan sulardır. Kış ve yağmurlar da gölün kaynak sularıdır. Dipten gelen kaynakları sayesinde İznik Gölü’nün suları hafif sodalıdır. En iyi, en sağlıklı su gölümüzün suyudur.

Ancak 30-40 sene önceleri içebildiğimiz göl suyu artık o sağlıklı su değildir. Ülkenin pek çok denizlerinde, göllerinde, akarsularında hatta yeraltı sularında oluşan kirlilik İznik Gölü’nde de mevcuttur.

1950’li, 1960’lı yıllarda dahil göl kenarında insanlar “çamaşır” yıkarlardı. O dönemlerde çamaşır kil, sabun gibi temizleyicilerle ve çamaşır kaynatılarak kiri çıkarılırdı. Sonra temizlik tozları çamaşır makinaları yıkama işlemini üstlendi. Hanımlarda zor bir işlemden kurtuldu.

İznik Gölü 1950’lere kadar ulaşım için en önemli imkan idi. Kara yolları yapılıp gelişince göl ulaşımı terk edildi.

İznik Gölü balık ve su ürünleri yönünden bir hazine idi. Çok acıdır ki bu hazineleri başta “kirlilik” olgusu olmak üzere göle ulaşan dereleri kurutmak sureti ile yok ederek ve en önemlilerinden biri kuralsız balık avlanmaları ile yok ettik. Şunu örnek verelim İznik’ten Göksu Deresi’ne kadar 7-8 tane dere var idi. Hepsinden sular akardı, göldeki balıklar havyarlarını bu derelere bırakırlardı. Mart sonu nisan ve mayıs aylarında bu derelerden avuç avuç balık tuttuğumu bilirim. Bugün bu dereler yok. Sadece Elbeyli sapağındaki dere var onda da su yok.

Halen göle akabilen bildiğim iki dere kaldı. Biri Göksu Deresi-ki kaynağını Kocagöz’den alır- diğeri ise taa Sansarak Kanyonu, Elmalı Dağları’ndan alan Karasu. Güney yöresinde ise Sölöz Deresi kaldı. Artık, dere olmaktan çıkmış kurumuş dereleri saymaya kalksak sanırım en azından 50-60 dere göle akmamaktadır. Bu, yerüstü kaynaklarının engellenmesi sonucu balık üretimi azalmıştır. Karasu Deresi’nin yatağının değiştirilmesi ve setler yapılması sonu taa… Tacir bayırlarına kadar dereden çıkıp havyarını bırakan balıklar artık dereye giremez olmuştur.

Ve en önemlisi kirli sular ya da atık sular.

Daha 5-6 sene önce 2 gencin bota binerek boğulmaları olayını araştıran dalgıçlar, balık adamlar o cesetleri bulamamıştı. Ama bir gerçeği ortaya koymuşlardı. “İznik Gölü’nün tabanında 4 parmak kalınlığında zift gibi, koyu batak gibi sert maddeler oluşmuş, bunlarla kaplı” diyorlardı.

Kısacası tanker, yıkanan atık sular, yıkama yağlama istasyonlarının suları, ev artıkları, bulaşık temizleme madde artıkları-ki bunların çoğu sentetiktir, çözümlenmez- kalıcı kirlilik sağlayan başlıca etkenlerdir .

Gölümüzden ne kaldı geriye ?

Görsel güzellik duruyor. Nedir o ? Gün batımı izlenimleri. Eylül ayının en güzel gün batımı İznik Gölü’nde olur. Şu günler gün batımı günleridir. Mevsim değişimi güneşin Gemlik Körfezi’ne batışı değişmemiştir. Ancak bu sene sisli ve sıcak eylül günleri de bu güzelliği gizlemektedir.

Gölümüzün doğal güzelliği ne durumdadır? Görsel güzellik ile doğal güzellik farklıdır. Doğal güzellik oldukça yitirilmiştir. Doğal yerine yapay güzellik oluşmaktadır. Ve önümüzdeki yıllarda gölde kumsala vuran dalga seslerini duyamaz hale gelir isek doğal güzellik bitmiş demektir. Yani yerini beton güzelliği alacaktır.

Dikkatimi çeken son 13-15 yılda göl kenarından yüzlerce ağaç sökülmüş, yerine 1 fidan dikilmemiştir. Göl, çiçek güzelliklerine hasret kaldık. Hele hele kurumaya terk edilen o güzelim çam ağaçları insana kan ağlatıyor.

Gölde sandal sefası 40 yıl geride kaldı. Yüzme, su sporları derseniz, yaz okullarında çocuklarımız yüzme öğreniyor ama ötesi yok.

Kısacası gölümüz bugün için sadece tarımsal amaçlı sulamada değerlendiriliyor.

Cargill gibi yeraltı kaynaklarını kullanan kuruluşlar Orhangazi bölgesinde hızla çoğalıyor. Bunlar için önlem alınmıyor, teşvik ediliyor. Korkarım, kaynakları yok edilen İznik Gölü 80 metre derinliği yerine 20 metre derinliği olan bir kaseye dönüştürülür.

Zira doğal bir su kaynağı dünyanın hiçbir yerinde bu derece hoyrat bir şekilde yok edilmemektedir.

1982’nin bu aylarında ilçemizi ziyaret eden merhum 3. cumhurbaşkanımız Celal Bayar’ın sözleri aklıma geliyor. Bayar, o zaman Dalya demişti, yani 101 yaşında idi ve aklı başında, bizle 2 saat sohbet etmişti. Gölün güney yolu sizi yorar, kuzey yolundan bekliyorduk dediğimde “ hayır, tam aksine gölün güneyinden gelmek istedim, Arapkir(Gölyaka) Köyü’nden 5-6 yaşında çocuktum. Anam ile eşeğin küfesine binip turşuluk balık almaya gelirdik. Gölün lefkit kızıl kanat, gördek balıklarından turşu balık zeytin toplar iken kızartılır. Yemesi çok güzel olur…” diye uzun uzun anlatmıştı. Yani 135 sene öncesini anlatmıştı.

Haydi bakalım şimdi turşu (salamura) ya da ne kadar kepekleme balığı tutabiliyoruz.

Evet, tarih, tabiat, güzellik az rastlanır insana yaraşır bunları bir araya getiren İznik Gölü nereye gidiyor ve geleceği ne olacak?

Çok geçmişte olsa tedbirlerin alınması gerekirken, tersine çalışmalara ağırlık verilmesi insanı gerçekten düşündürüyor.

İnşallah insanı yaraşır ve varlıklarımızı koruyucu çözümler getirilir.

Hoşça kalın…

Leave A Reply

Your email address will not be published.