Yıl 2021’di. Dünya, pandemiyle boğuşurken bir dizi sessizce hayatımıza sızdı: Squid Game. Kırmızı eşofmanlı adamlar, çocuk oyunlarına gizlenmiş ölüm tuzakları, insan doğasının en çıplak hali… Bu bir Kore dizisi değildi sadece; bu bir aynaydı. Hepimize tutulmuş, çarpık sistemlerin, umutsuz insanların ve suskun vicdanların aynası.
Şimdi, o ayna kırılmak üzere. Üçüncü sezon geliyor. Hem de son kez.
Ama son oyunda gerçekten ne kazanacağız? Ve asıl soru: Acaba finalde neler olacak?
Birinci sezonun sonunda kazandı ama aslında her şeyini kaybetti. Seong Gi-hun. O artık milyarder bir kurban. Annesini, arkadaşlarını, masumiyetini yitirmiş biri. Parayı kullanamayan, kazancıyla boğulan bir adam.
İkinci sezonun sonunda kırmızıya boyadığı saçları hâlâ aklımızda. O sahne sadece estetik bir tercih değildi; bir kırılmanın simgesiydi. Artık sistemin içine değil, tam kalbine girme zamanıydı.
Peki üçüncü sezonda ne yapacak? Bir devrim mi başlatacak, yoksa bu devasa oyunun bir parçasına mı dönüşecek? Ve şunu da soralım:
Gi-hun gerçekten oyunu bitirebilir mi? Yoksa o da yalnızca bir başka piyon mu olacak?
İlk sezonda oyunlar fiziksel dayanıklılığa dayanıyordu. İkinci sezonda zihinsel testler öne çıkmıştı. Ama bu kez işler başka.
Fragmanlarda karşımıza çıkan “Chul-su” adlı yeni robot karakter, Young-hee’nin erkek versiyonu. Ama bu robotlar sadece “korku nesneleri” değil. Artık oyunlar sadece bir hayatta kalma mücadelesi değil. Birer travma tetikleyicisi. İnsanın en derin korkularına dokunuyorlar.
Peki neler izleyeceğiz bu sezonda?
— Bir asansörde sıkışıp kalmak?
— Sevdiklerinden vazgeçmek zorunda bırakılmak?
— Aynı kaderi tekrar tekrar yaşamak mı?
Dizinin yaratıcı Hwang Dong-hyuk, bu sezonu yazarken 10 dişini kaybettiğini söylüyor. Düşünün… Kağıt üzerindeki hikâye bile bu kadar acı vericiyse, ekran başında bizi neler bekliyor?
İlk sezonda sadece gizemli bir figürdü. İkinci sezonda geçmişini öğrendik: Polis kardeşi Jun-ho ile yaşadığı çatışma, vicdan ve görev arasındaki çizgide gidip gelmeleri…
Üçüncü sezon ise Front Man’in içsel hesaplaşmasını merkezine alacak gibi. Belki de en büyük çatışma artık yarışmacılar arasında değil, bu oyunları yönetenler arasında yaşanacak.
Acaba Front Man, Gi-hun’un tarafına mı geçecek? Yoksa daha da karanlık bir gücün temsilcisine mi dönüşecek?
İnsan, sistemin parçası olduğunda hâlâ birey kalabilir mi?
Dikkatli gözler fragmanlardaki bazı sahneleri hemen fark etti:
Yeni lokasyonlar, farklı diller konuşan karakterler, daha gelişmiş teknolojiler…
Demek ki oyun sadece Güney Kore’de değil.
Demek ki bu sistem küresel.
Demek ki izleyen sadece biz değiliz.
Belki bir sonraki oyun Tokyo’da, belki Berlin’de, belki İstanbul’da…
Ve işte en büyük korku:
İzleyici sadece dışarıda mı? Yoksa biz de çoktan bu oyunun parçası mı olduk?
Bu sezon kadroya bomba isimler katılıyor:
— Im Si-wan gizemli ve soğukkanlı bir oyuncuyla geliyor.
— Kang Ha-neul, iç çatışması yüksek bir karaktere hayat verecek.
— Jo Yu-ri, kadın bir yarışmacı olarak umut ve korkunun birleştiği bir portre çizecek.
Bu karakterler yalnızca figüran değil. Her biri geçmişten gelen yükleriyle, sistemin yarattığı travmalarla oyuna dahil olacak.
Ve belki de bu sezonun en büyük sürprizi:
Bazı eski karakterlerin dönüşü olabilir mi?
Ve gelelim yazının kalbindeki soruya:
Acaba finalde ne olacak?
— Gi-hun sistemi çökertmeyi başaracak mı?
— Front Man öldürülecek mi, yoksa kurtulacak mı?
— Bu ölümcül oyunlar duracak mı, yoksa yepyeni bir formda geri mi dönecek?
Birçoğumuz için finalin önemi şu:
Adalet sağlanacak mı?
Ama dizi bize yıllardır şunu anlatıyor:
Gerçek hayatta adalet, bir kazananın çıkmasıyla değil, sistemin değişmesiyle olur. Ve sistem değişmiyorsa, oyun aslında hiç bitmez.
Squid Game 3, yalnızca bir sezon değil.
Bu bir veda, bir hesaplaşma, bir kapanış.
Kırmızı ışık son kez yanacak.
Yeşil ışık belki de bir özgürlük çağrısı olacak.
Ama unutma…
Bu dizi hepimize şunu hatırlattı:
“İnsan en çok hayatta kalmaya değil, anlamlı yaşamaya ihtiyaç duyar.”
Peki şimdi sana soruyorum sevgili okur:
Sen olsan, finalde ne yapmak isterdin? Kazanmak mı? Oyunu durdurmak mı? Yoksa sadece hayatta kalmak mı?
