İznik Gazetesi olarak yıllardır dünyanın dört bir yanından sanatçıların hikâyelerine yer veriyor, kimi zaman bir Hollywood yıldızının parıltılı kariyerine, kimi zaman genç yaşta müziğe gönül vermiş bir gencin umut dolu yolculuğuna odaklanıyoruz. Her birinin dünyasında başka bir renk, başka bir umut, başka bir mücadele var. Bugün de sayfalarımızı modern Latin pop’un yükselen yıldızlarından biri olan Becky G’ye ayırıyoruz.
Hem kendi kültürel kimliğiyle barışık hem de global sahnenin tüm kurallarını yeniden yazabilen bu genç kadın, sadece bir müzisyen değil; çok kültürlü yeni neslin sesi, göçmen hikâyesinin enerjik ruhu ve kendi kendini var eden bir karakter. Onun hikâyesi, bize hem hüznün hem cesaretin hem de çalışkanlığın aynı bedende nasıl birleşebileceğini gösteriyor.
Rebbeca Marie Gómez… Biz onu Becky G olarak tanısak da bu isim aslında sonradan kazandığı bir sahne kimliği. 2 Mart 1997’de Kaliforniya’da dünyaya geldiğinde, ailesinin tüm yükü omuzlarında taşıyacağını elbette bilmiyordu. Meksika’dan Amerika’ya göç eden bir ailenin kızı olarak kendi kültürünün sıcaklığıyla büyüdü.
Fakat bu sıcaklığın hemen yanında ciddi maddi sıkıntılar, taşınmalar, belirsizlikler de vardı. Genç yaşta yaşadığı bu zorluklar, Becky’nin hayata karşı dik duruşunun temelini attı. Aile ekonomisine katkıda bulunmak için çeşitli işlerde çalışması, onun erken olgunlaşmasını sağladı.
Bir röportajında söylediği o meşhur söz, aslında hem içsel olgunluğunu hem de kaderini özetler: “9 yaşında bir orta yaş krizi yaşadım ve dedim ki: Müzik yapacağım.”
Bu cümlenin ardında, hem kırılgan bir çocuğun haykırışı hem de gelecekte milyonlara hitap edecek bir sanatçının kararlılığı vardır.
Becky G’nin kariyer yolu da tıpkı dönemin genç sanatçılarında olduğu gibi internetle başladı. Küçük bir odada kaydettiği cover videoları, sade ama gerçek bir ışık taşıyordu. O ışık kısa sürede prodüktörlerin dikkatini çekti.
will.i.am’den Pitbull’a kadar birçok isimle yaptığı erken dönem iş birlikleri, onun “bir gün parlayacak” değil, “şimdiden parlayan” bir yıldız olduğunu kanıtladı.
2014’te çıkan “Shower”, sadece bir hit şarkı değil; Becky G’nin dünya sahnesinde yerini garantileyen bir dönüm noktasıydı. O günden sonra kariyeri hızla yükseldi.
Becky G’nin kariyerinin belki de en ilham verici kısmı, İngilizce pop müziğin güvenli sınırlarından çıkarak İspanyolca müziğe yönelmesidir. Bu karar, hem cesur hem de samimi bir adımdı. Çünkü o yıllarda Latin müziği henüz global arenada bugünkü kadar güçlü değildi.
Fakat Becky G, kendi köklerine dönerek büyük bir devrim gerçekleştirdi.
“Mayores”, “Sin Pijama”, “La Respuesta” gibi şarkılar sadece Latin Amerika’da değil, tüm dünyada yankı uyandırdı. Her şarkısında hem modern ritimleri hem de kendi kimliğinin izlerini taşıdı.
Bu dönem, onun için yalnızca müzikal bir dönüşüm değil, aynı zamanda kültürel bir uyanıştı. Bir röportajında söylediği gibi: “İki kültür arasında büyüdüm. Ne tamamen Amerikalıyım, ne tamamen Meksikalı. Ama bu beni ben yapan şey.”
Bu söz, çok kültürlü gençlerin yaşadığı kimlik arayışını mükemmel biçimde özetliyordu.
2019’da yayımlanan ilk stüdyo albümü “Mala Santa”, Becky G’nin kimliğini net bir şekilde ortaya koyduğu, gençliğini, kadınlığını ve kültürel mirasını harmanladığı bir projeydi.
Şarkılarındaki çekicilik, cesaret ve ritmik enerji; onun hem yetişkinlik yolculuğunu hem de müzikteki olgunlaşmasını gösteriyordu.
2022’de çıkan “Esquemas” ile kendini daha özgür, daha bağımsız bir sanatçı olarak gösterdi.
2023’teki “Esquinas” ise tam manasıyla köklere dönüş, aileye saygı duruşu, Meksika kültürüne sevgi mektubu niteliğindeydi.
Becky G artık sadece bir pop yıldızı değil; kendi kültürünü gururla taşıyan bir elçi olmuştu.
2021’de kurduğu Treslúce Beauty, Becky G’nin yalnızca müzikle yetinmediğini kanıtladı. Bu marka, Latin renklerini, desenlerini, kültürünü ve estetiğini güzellik sektöründe temsil ediyor.
Becky G’nin amacı basitti: “Kültürümün güzelliğini dünyaya göstermek.”
Bu söz, onun iş hayatındaki vizyonunun da en net ifadesidir.
Becky G, toplumsal sorumluluk bilinci olan bir isim. Kadın hakları, Latin topluluğunun görünürlüğü, eşitsizliğe karşı verilen mücadele… Bunların hepsi onun defalarca sahne dışında dile getirdiği konular.
Ayrıca anksiyete yaşadığını açıkça söylemesi, genç hayranları için büyük bir cesaret örneği oldu.
“Ben de zorlanıyorum, hepimiz insanız” mesajı, onun alçakgönüllülüğünün en güzel yansımasıydı.
Özel hayatı da sık sık gündeme geldi. Futbolcu Sebastian Lletget ile yaşadığı ilişki, ortak projeleri, nişan haberleri ve sonrasında yaşanan skandallar… Tüm bunlar onun insan tarafının ne kadar gerçek olduğunu gösterdi.
Ama Becky G her zaman olduğu gibi dimdik durdu.
Ne kariyerinden vazgeçti, ne de hayallerinden. Duygusal çalkantıların içinde bile kendi merkezini korudu.
Becky G’nin hikâyesi sadece müzikle büyümüş genç bir kadının başarı öyküsü değildir. Bu, aynı zamanda: Göçmen kökenli bir ailenin umudu, çok kültürlü gençliğin sesi, kadınların kendi markalarını kurmalarının ilhamı ve zorluklara rağmen üretmeye devam edenlerin zaferidir.
Küçücük bir odada başlayan müzikal macera, bugün global sahnelerde milyonlarla buluşuyor.
Becky G’nin yolu; çalışkanlığın, inancın ve kimliğine sahip çıkmanın ne kadar büyük bir güç olduğunu herkesin gözleri önüne seriyor.
İznik Gazetesi olarak, onun hikâyesini yalnızca bir başarı öyküsü olarak değil, aynı zamanda genç kuşaklara umut veren modern bir masal olarak görüyoruz.
