İŞTE O SES EKİN AYÇA GÜMÜŞ

0

İznik Gazetesi ekibi olarak durmadan siz değerli okuyucularımız için seslendirme sektöründe ünlü sesleri araştırmaya ve onlar ile röportajlar yapmaya devam ediyoruz. Tv’lerde veya diğer mecralarda hayran kalarak dinlediğimiz pek çok ses var ve hemen hemen bu seslerin kime ait oldukları hakkında en ufak bir fikrimiz bile olmayabiliyor. Bu köşe yazısı dizisinde siz değerli okuyucularımıza hayran kaldığınız seslerin sahiplerini tanıma şansı doğuyor. Bu hafta en yakın arkadaşlarımdan birisi olan sevgili Ekin Ayça Gümüş ile harika bir röportaja imzamızı attık. Kendisi nasıl başladı? Hangi yapımlara ses verdi? Her insan bu işi yapabilir mi? Gibi soruları siz değerli okuyucularımız için yanıtladı. Röportajımıza geçmeden önce bu projeye destek verdiği için başta ben ve İznik Gazetesi ekibi olarak sonsuz teşekkürler.

 Seslendirme sektörüne kaç yılında ve nasıl başladınız?

 Tam olarak Zonguldak’tan İstanbul’a dönüşüme denk geliyor. Zonguldak’ta konservatuvarda opera okudum. Zaten benim işim ses,kulak ve sahneyle ilgiliydi.Grubun garip sesler çıkaran karakteriydim diyebiliriz sanırım.Tabii ki benim sesim çok güzel diyerek başlamadım,zaten eğlence sektörünün içinde sayıldığım için neyin ne olduğunun farkındaydım.Yüksek lisans için İstanbul’a dönmüştüm ve sınavına girdiğim bölümü aslında hiç istemediğimi fark ettim. Koronanın olduğu zamanlardı. Kendi kendime amatörce,kendi imkanlarımla demo hazırladım ve bazı stüdyolara gönderdim.Aslında tek amacım gidip dinleme yapmaktı,hemen mikrofonun karşısına oturtup beni konuştursunlar gibi bir beklentim yoktu,işin öyle olmadığının da farkındayım.Dinleme yaparak,izleyerek yaklaşık 1 yılımı geçirdim,bir süre sonra da konuşmaya başladım.

 İlk ses verdiğiniz karakteri veya seslendirme hayatınız boyunca ses verdiğiniz  kaç karakteri hatırlıyorsunuz?

 İlk ses verdiğim karakteri hatırlamıyorum ne yazık ki ama büyük ihtimalle ‘’tamam efendim’’ deyip çıkmışımdır. Onun dışında ilk hatırladığım Maisie Williams’ı seslendirdiğim ‘’evdekiler’’ filmi. Chucky dizisinden  lexy karakterini,House of The Dragon dizinden Alicent karakterinin gençliğinin friend of the family dizisinde Karen Broberg’i,Durgun Su filminde Allison Baker’ı,Everything I know about Love’dan Birdy’i seslendirdim. Tabii ki,her konuştuğum şeyi hatırlayabilmem mümkün değil. Ama şunu söyleyebilirim ki, seslendirdiğim bütün karakterlerde kendimden bir parça bulabiliyorum ve bu yüzden karakter iyi veya kötü de olsa hiçbirini ayırt etmeden seslendiriyorum. Mesela,Cielo Grande dizisinde Wonder karakterine ses verdim,Wonder’ın en ayırt edici özelliği gülüşüydü. Ortaokul yıllarımda gülüşümle çok dalga geçilmişti ve düşününce iyi ki de geçmişler.Wonder’ın gülüşü tam olarak oradan doğdu çünkü.Son işimden biri de Up Here dizinden Lindsay karakteriydi. Aramızda o kadar çok benzerlik var ki şaşırmamak elde değil.O da istediği işi yapmak, kendini tamamlayabilmek ve bulmak için başka bir şehre gelip sil baştan başlıyor. Kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim.

 Peki kendi sesinizi sosyal mecralarda veya TV de duyunca nasıl tepkiler veriyorsunuz?

 İlk başlarda çok garip geliyordu. Ama şimdi bayılıyorum! Hatta yakın arkadaşlarımı televizyon önüne oturtup zorla izlettiğim bile oluyor. Bazen de onlar izlerken denk geliyor ve bana video atıyorlar. Onlar benim en büyük destekçilerim bu yolda. Yaptığım işi sevdiklerimin beğenmesi gerçekten çok hoşuma gidiyor,özellikle eleştiri yaparlarsa da tadından yenmiyor. Bazen de tek başıma izleyip,şurası olmamış veya böyle olsaydı daha güzel olurdu diye notlar alabiliyorum. Tabii o zaman heyecanımı baskılayıp,sakin bir şekilde izlemem gerekiyor.

 Her insan seslendirme yapabilir mi neler gerekiyor?

 Ben her insanın her işi yapabileceğini düşünmüyorum. Örneğin beni kan tutar, hemşire olsaydım bayılmaktan kan alamazdım. Bizim mesleğimiz sadece yetenek gerektiren bir meslek değil.Kültürel donanımınızın iyi olması gerekiyor ki çeviriyi düzeltebilesininiz. Oyununuzun iyi olması gerekiyor ki ne oyuncunun verdiği rolün altında kalın ne de onun üstüne çıkın. Algılarınızın çok açık olması gerekiyor. Kulak,diksiyon,tonlama gibi şeylerden bahsetmiyorum bile. Tüm bunların sizde harmanlanması gerekiyor bu işi iyi bir şekilde yapabilmeniz için. Eğer bunlar varsa,bazı şeyler sıkı çalışmaya ve işinize karşı saygılı olmaya kalıyor. Tabii ki bu benim görüşüm,bu konuda eminim ki fikir ayrılıkları olacaktır.

Peki son zamanlarda seslendirme sektörünü ve meslek hayatınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sanat, eğlence sektörü nasılsa bizim sektör de aynı durumda maalesef. Çoğu sıkıntıyı birleşerek,konuşarak ve birlik olarak halledebiliyoruz. Ama tabii ki,bu her zaman böyle olmuyor ve bazı işler zaman ve sabır istiyor. Biz işimize çok değer veriyoruz ve aynı şekilde değer görmek istiyoruz. Yaptığımız şeyler övülsün demiyoruz tabii ki,ama en azından hak ettiğimiz değeri görmeyi istiyoruz. Elbette ki zamanla şartlar iyileşecektir,şu ana kadar da çok iyi yol katedildiğine inanıyorum. Endişelerimizin olduğu bir çok konu var. Yapay zekanın gelişiyle seslendirme sektörünün biteceğinden tutun da artan okuma yazma oranıyla birlikte çoğu bireyin artık dublajlı versiyonları tercih etmemesine kadar gidiyor bu konu.

 Seslendirme sanatçısı olmak isteyenlere ne gibi tavsiyeler verebilirsiniz?

 Kesinlikle tiyatro, opera veya müzikal okusunlar. Kendilerini bol bol geliştirsinler,dinlesinler,izlesinler ve kitap okusunlar. Biz her gün gelişiyoruz ve öyle de olmak zorundayız. Bunun için de sürekli öğrenmeye devam etmeliyiz. Asla ‘’oldum ben’’ hatasına düşmesinler. Kafaları karışıksa,bilmiyorlarsa araştırmaktan,soru sormaktan ve sorgulamaktan korkmasınlar. Yaptığı işi sever,disiplinli olur,objektif bakabilir ve gelişmeye,öğrenmeye devam ederse kesinlikle ileriye doğru gidebileceğine ve istediği yere varacağına inanıyorum. Tabii ki unutmadan,sağlıklarına çok dikkat etsinler! Meditasyon yapsınlar ruh sağlığını korusunlar,diyafram çalışsınlar. Komik gelecek belki ama alerji testi yaptırsınlar.Biz genelde kapalı ortamlarda çalıştığımız için her ne kadar temizlenmiş,havalandırılmış olsa da toz alerjisi olan bir birey için zor olabiliyor ya da mevsim değişikliğinde polen gibi şeylerden dolayı kişiyi zorlayabiliyor. Kendi çözümlerini bularak ,ses sağlığını korusunlar, çünkü bizim enstrümanımız sesimiz.

 Peki son olarak bu sektörde gelecekte kendi konumunuzu nasıl görüyorsunuz?

 Ben hala gelişmeye devam ettiğim için sanırım bunu öngörebilmem mümkün değil. Çünkü gelecekteki konumuma etki edebilecek bir sürü etken var. Sesimi kaybedebilirim, günümüz şartları belli değil, bazı şeyler yolunda gitmeyebilir gibi bir çok etken var. Kendimi görmek istediğim bir konum tabii ki de var ama bunu dillendirebilmem için daha çok erken.

Leave A Reply

Your email address will not be published.