HAYAT, AĞAÇLAR VE BİTKİLER

0

Cennet sözcüğü Arap dilinde, bitki ve ağaçları ile toprağı örten bahçe anlamına geliyor.

Bilindiği gibi Hz. Adem ve Havva’da cennette rahat ve huzur içinde yaşıyorlardı. Buradan şu tür bir mecaza, benzetmeye gitmek mümkün diyebiliriz.

İnsan ve canlılar çok büyük ölçüde ağacın ya da benzer bitkilerin yer aldığı bir ortamda rahat ve mesut bir biçimde yaşama imkanına sahiptirler.

Neden?

Bir kez ağaçlar ve bitkiler yeryüzünün nefes alıp veren akciğerleri mesabesindedirler.

Havaya bol miktarda oksijen salarlar. Bu yolla hayat mümkün olur ve sürgit hale gelebilir.

Hatta öyle ki dünyanın ilk evrelerinde bol miktarda eğrelti otları vardı. Bunlar çok büyük miktarda oksijen pompalıyorlardı. Atmosferdeki oksijen oranı 20’lere varınca, bu bitkiler dinozorlar tarafından bitirildi.

Kaldı ki fotosentez aracılığı ile yeşil bitkiler sürekli oksijen yayarlar. Bu da hayat için çok elzem bir şeydir.

Hatta öyle ki kimi kez atmosferdeki oksijen oranı azaldığı vakit, kuzeydeki tundralar üzerindeki karların bir miktar erimesi, yada dökülmesi sırasında bu oran yeniden normal oranına yükseltilir.

İş bununla kalsa iyi, ağaçlı bölgeler bol miktarda yağmur çekerler. Yağmur tabiata bir canlılık verir. Yeryüzündeki su kaynaklarını besler. Böylelikle insanoğlunun su kullanma imkanına karşılık verir. Su kaynakları insanoğlunun temiz su içmesine imkan hazırlar.

Bitkiler, tohumlar beslenir. Yani hayata bir dem verilir.

Daha da önemlisi ağaçlar erozyonu önler. Ağaçlı olan bir bölgede toprak kayması, toprak kaybı hemen hemen hiç yok gibidir.

Hayrettin Karaca’nın ifadesine göre Türkiye her yıl Kıbrıs ölçeğinde bir toprak kaybına seyirci kalmaktadır.

Gün be gün ekilecek alanlar, ürün verecek topraklar azalmakta ve bu da yine artan insan popülasyonuna yetecek miktarda besin sağlamak gibi bir şeyi riske etmektedir.

Bir yandan büyüyen teknolojinin getirdiği yeni alanlar açmak, şehirleşmenin getirdiği karmaşık ve problemli pürüzler yüzünden yeşil alanlar git gide azalmakta, bu da beraberinde hiç hoşa gitmeyecek, insanı nefes alamaz hale getirecek bir atmosfere neden olmaktadır.

Uzun yıllardan beri yapıla gelen çevre konferansları ve bunun sonucunda alınan bir takım kararlarla atmosferin bir türlü temiz ve dengeli kalmasını sağlayamamış, iklimler bu yüzden çok büyük ölçeklerde bozulmuş, yağan yağmurlar büyük sel felaketlerine yol açmıştır.

İnsan medeniyeti büyük kertede doğaya hakim olmak gibi bir saike bağlamış, ne ki doğaya hakim olayım derken doğayı bozmuş, doğal seyrinde süre giden doğa olayları rayından çıkmış, yeşil araziler elden çıkarken toprağın yapısı, dokusu bir yandan bol miktarda yapılan ilaçlamalar ile öte yandan humuslu toprak dediğimiz özel toprak yapısı git gide kaybolmaktadır.

Bu da hoş bir şey değil.

Fatih Sultan Mehmet “Bir ağaç kesen kimsenin başını keserim” derken, Peygamber Efendimiz(s.a.s.) “Kıyametin kopacağını bilseniz bile elinizde ki ağaç fidesini dikiniz” derken her halde bu sözleri yok yere etmiyorlardı.

Öte yandan orman, ağaçlık bir çok hayvanın, hayvan türünün barındığı ve bu süre zarfında orada ürediği, çoğaldığı alanlar.

Biz yeşili ortadan kaldırırsak bu hayvan türleri, kuşlar, böceklerde git gide yok olacaklardır.

Ekolojik denge bozulacak ve bunun sonucunda da birçok tehlike ve zarara maruz kalabileceğiz.

Daha ilginç bir detayda var. Peki ağaçlardan meydana gelen kağıt sanayi ne olacak.

Bugün medeni bir ulusun ölçü birimlerinden biri kullanıldığı kağıt miktarı ile ilgili. Yalnız bildiğimiz kağıt değil, bütün türevleri: karton, mukavva v.s v.s. Bugün mukavvanın kullanılmadığı alan yok. Artık ambalaj sanayinden, ilaç kutularına kadar uzanan devasa bir saha.

Peki ev mobilyaları?

Yani sözün kısası hayat ağaçlar, yeşil alanlar ortadan kalktıkça hayat felç.

Birçok yangın sonucu koca ormanlık alanlar kel gibi kalıyor.

Yapılan bir piknik sonucu orada bırakılan ateş, yere atılan bir sigara izmariti, bir cam kırığı hemen alevlenip koca ormanın yok olmasına sebep oluyor. Biraz dikkat ve özen bu tehlikeyi bertaraf etmeye yeter. Diyelim ki mani olamadınız, o zaman derhal yerine yenilerini dikip orayı yeniden eski haline getirmek bize çok şey kazandıracaktır.

Hatta öyle ki kazanacağımızı düşündüğümüz şeylerden daha çok kazandıracaktır.

Kuşlar, böcekler hepsi yine bizimle olacaktır.

Leave A Reply

Your email address will not be published.