FARKINDAMIYIZ

0

Demokrasi, bir kaideler bütünüdür. Bu kaideler değişmez esaslar üzerine konulmuştur. Demokrasinin kuralları birbiri ile çelişkili olmaz. Tam aksine birbiri ile uyumludur. Bir şarkı düşünün: müzik alfabesi dediğimiz notaların sıralanması ile olur. Her nota bir sestir. Her notadan çıkan bu sesler güfte dediğimiz eserin heceleri ile uyum içindedir. Heceler uzatılıp kısaltılabilir, o zaman o hecede notaların uyumu, adeta duymak istediğimiz o sesi pekiştirir. İnsan ruhunun taa derinliklerine kadar coşku yaratır. Bu notaların uyumu ortaya bir makam çıkarır ki işte bu makam o müzik eserinin artık ana kaideleridir. Onun için müzikte hiç falso yapılmaz. Yani Do sesi yerine Mi sesini kullanamazsın, bu hemen sırıtır. Hele, pekçok saz eşliğinde bir sazın yanlış notalaması uyumsuz yada çatlak ses ortaya çıkarır. Onun için ses sanatçısı yada saz sanatçısı bu uyumu sağlayan vede çatlak sesi hemen anlayandır.

Okul yıllarında Urfalı Doğan ağabey vardı, ud çalardı. Benim yurt ve oda arkadaşım Süleyman da kanun çalardı. Bazı geceler Doğan ağabey gelir, bizim yurt odasında fasıl gibi güzel müzik şöleni yapardık. O Doğan ağabey bizden önce fakülteye girmişti sanırım bizim yıllarda mezun oldu, Urfa’da avukatlık yapıyordu. Doğan ağabey çok iyi ud çalardı. Birkaç sezon Rahmetli Zeki Müren’in sahnesinde sazı ile yer aldı. Doğan ağabey Zeki Müren için “çok sanatçıya sazımla eşlik ettim, ama Zeki Müren bambaşka idi. Sahnede kırka yakın saz heyeti olur, bunlardan biri notada 1/8’lik hata yapsa hemen onu hangi sazdan ve hangi çalgıcıdan neşet ettiği anlar, hemen anında ona öyle bir bakış atarki insana tokat atar gibi yapardı. Bu derece çatlak sesi anlayan sanatçı görmedim” derdi.

Şimdi Demokrasiyi anlatırken geçmişlere daldık, müzikte uyum deyip demokrasiye örnek verdik.

Milli irade, demokrasi için temeldir. O temel yoksa demokrasiyi oturtamazsınız. Demokrasinin diğer unsurlarıda mutlaka olacaktır. Zaten demek istediğimiz de budur. Demokrasi bir kaideler bütünüdür derken demokrasinin kurallarının tümünün varlığından söz ediyoruz.

Efendim, hukuk olmasın, derseniz demokrasi olmaz. Efendim hukukun üstünlüğü olmasın derseniz, demokrasi yine olmaz. Hak, adalet olmasın derseniz, yine demokrasi olmaz.

Kuralların tümü olmaz ise demokrasi olmaz. Bak, işte oluyor derseniz o sözde demokrasi olur, özde olmaz. O “ben yaptım oldu” anlayışıdır, demokrasi değildir.

Peki, milli irade nedir? Seçilenin vede yönetenin “ben ne diyorsam doğrudur, bu milli iradedir” anlayışı kadar ilkel, çağdışı bir anlayış artık demokrasi anlayışlarının çok çok uzağındadır. Zaten böyle bir anlayışa çoğunluğun tahakkümünden de öte bir ifade ile “dikta” denmektedir.

Efendim bu düşünceler nereden geldi aklımıza. İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanının çekilirken söylediği bir söz çok önemli idi. “Sözünüzün, dinlenir olduğu bir ortamın olmadığı yerde… istifa….”Bu bir onun meselesidir, parti için doğrudur, ama Türkiye’nin en büyük ilinde ve en çok seçmeni olan bir yerde parti içinde “sözünün … dinlenmediği …” gerekçesi görevden ayrılmak için yetmez. Neden, partin seni aday göstermiş, İstanbullu seçmende seni defalarca seçmiş, onlar önemli, önemli idi. İşte milli irade o idi ama ona itibar etmeden çekilmek yada istifa hukukta dayanaksız bir ortama yol açtı.

Şimdi diğer iki büyük şehir(Ankara, Balıkesir başkanları) belediye başkanları hukuku sağlamaya çalışıyorlar.

Bakalım ve bekleyelim: Hukukun yeterli olmadığı, hukukun üstünlüğünün kabul görmediği bu ortamda gelişmeler ne olacak?

Milli irade mi, yoksa parti iradesi(!) mi?

Hoşça kalın.

Leave A Reply

Your email address will not be published.