“BEN, BEN” DİYENLER

0

Başkentimiz tarihinde ve tarihte de görülmemiş bir vahşet yaşadı 10 Ekim Cumartesi günü. Belli ki bir kısım sendikalar, sivil toplum kuruluşları ve bazı partilerin katılımı ile “Barış” mitingi yapılacaktı. Toplanma yeri olan Ankara garı önünde katılımlar oluşurken, şenlik, şölen içinde ard arda korkunç patlamalar sonucu Barış şenlikleri kan deryası oldu. Artan ölü ve yaralı sayısı yapılan terör saldırısının boyutlarının korkunç olduğunu gösteriyor.

Türkiye bu olay ile bir kez daha sarsıldı, bir kez daha terör belasına yenik düştü. Evet, terörün milliyeti, dini, inancı, insanlığı yoktur. Kim yaparsa yapsın, ne için yaparsa yapsın bunun haklı bir yanı yoktur. Terörist gözü dönmüş canidir. O haktan, hukuktan, insanlıktan çoktaaan uzaklaşmıştır, vahşi bir hayvan bile onun yanında uysaldır.

Nasıl oluyorda hem kendisine-canlı bomba ise- hemde eylem yaptığı yerdeki masum insanlara kıyabiliyor. İşte, insan yapısındaki bu caniler eğitilerek bu eylemlere hazırlanırlar. Kısacası böyle kişiler “şartlanma” denilen psikolojik eğitimlerden geçerek ölüme ve öldürmeye gözünü kırpmadan giderler.

Bu canlı bombaları eğitmek, hazırlamak zaman ister. Bu süreç içerisinde yetiştirilir ve bir robot gibi terörde kullanılır. O zaman bu iş pek öyle basit birşey değildir. Ve bunların eğitimi zamana bağlı olduğuna göre epey bir süreçten geçecek demektir. Şimdi bu suç örgütlerine bu imkanı nasıl tanırsınız diye devlete sormak gerekir. Kısa bir ifade ile “canlı bomba” olabilmek için belki aylarca, belki yıllarca eğitilmek gerekecektir. Devlete, ülkeye, millete karşı suç örgütleri her zaman vardır vede olmaya devam edeceklerdir, tarihte bunların binlerce örneklerini görebiliriz. Şimdi devletin bu suç örgütlerine acımasızca, hiçbir taviz vermeden ve kesin sonuç alınana kadar gerekli mücadeleyi hemde kesintisiz bir biçimde yapması gerekir.

Teröre müsamaha edilmez. Bu Kur-an ayeti kadar net ve kesindir. Biraz müsamaha gösterirseniz yaramaz çocuk gibi tepenize çıkar. İşte oradan indirmekte zorluk çekersiniz.

Bunlar Türkiye’nin merkezine kadar gelip devleti bombalıyorlar. Onbinin üzerindeki kalabalığa bombalı saldırı düzenliyorlar. Yüzlerce ölü, yaralı. Ne demek bu yahu, ne demek?

Bakın, hergün “….ben, ben, ben” diyen siyasilere gene ıvır-zıvır laflarla, eveleyip, geveliyorlar. Neden? Türkiye’den haberleri yokta ondan. Dahası bilgisizliklerinin yanında cesaretleri de yok. Ve de bunlar Türk milleti, Türk halkı veya halkları derler ama bakmayın öyle dediklerine. Bunlar bazı yerlere angaje(tabi-bağımlı-söz vermiş) olmuşlardır. Onun için bilebilseler bile “şu terör örgütü yaptı” diyemezler. Çok acı bir gerçek ama Türkiye artık bazı güçlerin at oynattığı yer oldu. Hani biz Arap ülkelerine, yada geri kalmış diğer Asya, Afrika ülkelerine güçlü, büyük devletlerin kuklası olmuş diyoruz ya bizim içinde diğer ileri, kalkınmış ülkeler falanın kuklası, onun yörüngesinden çıkamaz diyorlar. Doğru mudur? Doğru.

Şimdi dönün son üç-dört güne şöyle bir bakın. Taziyeler, üzüntü ifadeleri, birkaç görüşme, diğer ülkelerden başsağlığı mesajları vs. Tabii soruşturmalar, olay yeri incelemeleri, savcılar delil, dosya yapma işleri. Sonra? E işte bu şöyle olmuş.

Nasıl olduğunu hemen hemen herkes anladı. Asıl olan sabotaj, canlı bomba her ne ise yapan kim? Kimler bu terörü Ankara’nın göbeğinde yapar? Ve neden işler taa buraya kadar geldi?

Ey ekranların bülbülleri, siyasiler.

Sizin bu oluşumda hiç mi suçunuz yok, hiç mi ihmaliniz, kusurunuz yok. Sizler sütten çıkmış ak kaşıkmısınız.

Nerde emniyet, nerde güvenlik, nerede istihbaratınız? Yöneticilerimiz uyuyor mu?

Tutturmuşsunuz seçimde, seçim. Alın seçin şimdi. Kırk satır mı istersiniz, kırk katır mı?

Sizler konuştukça ben utanıyorum, millet utanıyor. Ama siz? Pişkinlik var içinizde pişkinlik.

Hoşça kalın.

Leave A Reply

Your email address will not be published.