AK SAÇLI BİLGE ADAM

0

Bir çok kimse son derece hoş sohbet kimselerdir. Öyle ki sabahlara kadar onları dinleyebilirsiniz. Eğer öğrenmek gibi bir merakınız varsa arada bir kısa ve özlü bir soru ile bu sohbetin yelpazesini genişletmek , bir başka yerlere uçmak hiçte zor değildir.

Öyle ki anlatanda bundan zevk duyar, kanatlandıkça kanatlanır.

Edep denen bir şey var. Son günlerde kadar duyduğumuz çok güzel bir söz vardı.

“Edep Ya Hu”

Hercdat Tarihi’nde zaman zaman duş ve kahincilerden sözedilir. Diyeceksiniz ki ne zaman olmamış ki?

Gökçeada’ya ilk kez bir tiyatro topluluğu getirdiğimde adet değildir ama bir konuşma yaptım. Öykü Oscar Wilde’da dı.

Bir köyde yaşlı bir adam varmış. Her gün köyden ayrılır,ormana doğru gidermiş. Akşamüstü köye döndüğü sırada köydeki çocuklar, gençler hemen etrafını alır ‘Amca, bu gün neler gördün anlat bize’ derlermiş. Yaşlı adam başlarmış anlatmaya: Çocuklar bu gün ormanda gölün kıyısında, çok güzel yıkanan kadınlar vardı. Saçlarını, o omuzlarına kadar dökülen güzel mi güzel saçlarını tarıyorlardı. Öte yandan Flavta sesleri, onların şen şakrak sesleri ile birbirine giriyor, müthiş bir senfoni ormanının derinliklerine kadar sızıp giriyordu. V.s.

Yaşlı adam hergün ormana doğru gider ve köye döndüğü sırada çocuklar, gençler hemen etrafını alır, anlat amca, bugün neler gördün derlermiş. Yaşlı adam başlamış anlatmaya.

Bu günler boyu sürüp gitmiş. Ve bir gün yaşlı adam gerçekten ormana gittiğinde gölün kıyısında yıkanan kızları görmüş ve büyük bir mutlulukla onları seyretmiş.

Çok mutlu bir biçimde köye dönmüş. Çocuklar, Gençler hemen etrafını almışlar, anlat amca anlat bugün neler gördün demişler.

Yaslı adam bugün hiçbir şey görmedim demiş.

Bu dünya da ne ya da neler kazandığın önemli değil, öteki insanlara neler katabildiğin daha önde gelmeli.

Yunus Emre ne güzel demiş:

Ben gelmedim dava için

Benim işim sevi için

Gönüller yıkmaya değil

Gönüller yapmaya geldim

O çocukların, gençleri sevincini düşünebiliyor musunuz? Eh buda insan olana, ama gerçekten insan olana yeter.

Bütün masallarda, destanlarda ak saçlı bir ihtiyar figürü mutlak suretle yer alır. Yer yer öğüt verir.

Eski kavimlerden olan günümüze kadar sürüp gelen bu figür ne yazık ki gün be gün kaybolmakta.

Bir Kızılderili kabilesini düşünün. Bir çok kimse kovboy filmleri seyretmiştir. Kabilenin yaşlı bir bireyi vardır. Bütün kabile bir şeye karar vermek için mutlaka o yaşlı kimseye giderler, konuyu ona açarlar, onun fikirlerini alırlar.

Bu adet daha düne kadar mahallelerde bile böyleydi. Mahalle ile ilgili bir iş, ya da özel bir konu olduğu zaman mutlaka ona gidilir, onun görüşü alınırdı. Hatta öyle ki İslam’ında en önem verdiği konular arasında danışma gelir. Kur’an-ı Kerim bir ayetinde: “Onların işleri danışma iledir” der. Peygamber Efendimiz din konusu dışında bütün işleri hep danışma ile yapmış, daha iyi bulduğu görüşlere uymuştur.

Bu gün köylerde “İhtiyar Kurulu” denen bir kurum var. Adı bir çok şeyi çağrıştıran bu kurum köyün bütün işlerini yürütür.

Bir çok filmde, roman ve hikaye de bu tür olaylara rastlamak çok zor olmasa gerek.

Dede Korkut hikayelerinde…

Bin bir gece masallarında

Hep bu türden bir olaya denk gelmek bir rastlantı olamaz. Çünkü ortada bir yaşanmışlık, bir birikim ve bunların getirdiği bir irfan vardır.

Bunun altını çizmek gerek.

Neden ki iki akıl, bir akıldan üstündür.

Danışan dağı aşmış, danışmayan düz yolda şaşmış, diye bir gerçeği çok güzel bir biçimde dile getiren bir söz var.

Peki bu büyük gerçek demir gibi ortada iken, bugün insanlığın vardığı çukur nerede.

Çok acı ama gerçek.

Çok kez yaşlı kimseleri huzur evlerinde, bakım evlerinde görüyoruz. Neden ki onlar artık üretime katılmıyorlar. Öyle ise onları sistemin dışına itelim.

Huzur evlerinde hayatlarını geçirmeye mahkum edilen bu insanların hayata verebilecekleri çok şey var oysa.

Ölmek üzere olan bir ağaca bakın bir. Bütün gücüyle çiçeğe durur ve meyve verir.

Evet insanoğlu çok nankör ve acımasız.

Nerede ise Hobbes’un “Homo homini lupus” yani “İnsan insanın kurdudur” sözüne inanası geliyor.

Ama gerçek öyle mi? İnsandaki iyilik damarı hiçbir zaman körelmez. Öyleyse umutlu olacağız.

Necati Cumalı’nın “Nalınlar” oyununda ki geçen bir bölümde söylediği gibi

-Sabır bir umut çiçeğidir.

Leave A Reply

Your email address will not be published.