Kayışoğlu TBMM kürsüsünden “İznik’e yazık ediyorlar” dedi

0

Size, onların dili olmadığı için, İznik Gölü’ndeki balıklar adına sesleniyorum, size yüzlerce yıllık zeytin ağaçları, elli yıllık çam ağaçları, binlerce yıllık tarih, iki bin iki yüz yıllık lahitler adına sesleniyorum: İznik Gölü bir cennet, binlerce yıldır orada duruyor. Tesadüfen, temiz olduğu günlerden bir gün, geçen yıl, içinde bir bazilika olduğu keşfedildi, fotoğraflandı ilk defa. İznik Gölü diyor ki: “Beni kirletmeseniz. Ben bu bazilikayı bağrıma sığdırdım ama sanayinizle, yanlış politikalarınızla maalesef bu balıkları böğrüme sığdıramıyorum.” Çünkü her yıl İznik’te toplu bir şekilde balık ölümleri, su samuru ölümleri yaşanıyor. Bunları dile getiriyoruz fakat bununla ilgili hiçbir çalışma yapılmıyor maalesef.

İznik Gölü için, mahkeme diyor ki: “Kesinlikle, günübirlik de olsa hiçbir tesis yapamazsınız.” Ama bazı aklı evvel yöneticiler, oraya, kamyon garajı yapmaya çalıyorlar. İznik Gölü’nün sazlıkları doldurulup tesis yapılmaya çalışılıyor.

Orası aynı zamanda kuşların göç yolu ve kuşlar diyor ki: “Ey insanoğlu, surlar yapıyorsunuz, duvarlar yapıyorsunuz, biz bunları tanımıyoruz, aşıyoruz ama şimdi yaptığınız bu işlemlerle İznik Gölü’nü yok ediyorsunuz, bizim göç yolumuzu yok ediyorsunuz.”

Son olarak, yapılan şey şu: İznik Gölü’nün etrafına “sahil projesi” adı altında dalgakıranlar, betonlar, duvarlar örülüyor. Bu duvarlar İznik Gölü’nü katlediyor değerli arkadaşlar, katlediyor. İznik Gölü diyor ki: “Ey insanoğlu, bilmez misin, bir göl ancak dalgalarla kıyıya vurduğunda kendini temizler, ancak öyle nefes alır. Bu duvarları örerseniz ben nasıl yaşayacağım?” diye haykırıyor İznik Gölü.

Son olarak, iki gündür izliyorsunuz, bütün Türkiye duydu bu ağaçların çığlığını. İznik Gölü’nün etrafında bir betonlaşma uğruna bütün ağaçlar -işte gördüğünüz gibi- katlediliyor ve bu projeyi yapan da sizin istifa ettirdiğiniz belediye başkanı.

İznik ilçemiz aynı zamanda bir tarih, bir medeniyet ilçesi ve iki metre altında kat kat tarihî dokular, medeniyet var. Örneğin, İznik’in tarihinden biri, Osmanlı döneminde yapılmış tarihî eserlerinden biri bu Yeşil Cami. Google’a girerseniz kaymakamlığın sitesinde Google’da Yeşil Cami’nin bu fotoğrafını görürsünüz. Ne kadar güzel görünüyor değil mi? Ben daha iki hafta önce İznik’teydim, orası şu an böyle değil değerli arkadaşlar. Nasıl biliyor musunuz? Orası şu anda böyle. İznik’teki Yeşil Cami’nin, oradaki hamamın, o tarihî bölgenin etrafı yine betonlaştırılıyor, yer yer betonlar dökülmüş, yapılar yapılıyor, ağaçlar kesilmiş. Maalesef, İznik’in bu hâli içler acısı, vicdanları sızlatıyor. İşte o fotoğraflardan birisi bu, Yeşil Cami’nin etrafı, oradaki tarihî hamamların etrafı.

Dedim ya, İznik bir tarih kenti; İznik’te yine yakında, birkaç hafta önce tesadüfen bir lahit bulundu. İznik’in altı tamamen tarih. O kadar zengin ki bunları sergileyecek bir müzeye ihtiyacı var. Müze var aslında, tam 3 Ekim 2012 tarihinde bir restorasyon çalışmasına başlandı, denildi ki: “Dokuz ay sonra bu müzeyi açacağız.” 2012 değerli arkadaşlar, tam beş yıl geçti ve hâlâ o müze açılmış değil. İznikliler soruyor “Yanlış giden nedir? Eksik olan nedir? Niye açmıyorsunuz?” diye, kuşkular oluşuyor.

İznik, Anadolu Selçuklularına ilk başkentlik yapmış, bizim ilk başkentimiz. Hristiyanlar açısından kutsal bir merkez çünkü ilk ekümenik konsül orada toplanmış ama maalesef, İznik’te turist yok değerli arkadaşlar. İznik tamamen betona çevriliyor, İznik tamamen grileştiriliyor, yeşili, doğası, gölü, ağaçları, balıkları, kuşları ölüme terk ediliyor.

İznik haykırıyor “Binlerce yıldır buradan ne hükümdarlar geçti, ne savaşlar gördüm yok olmadım, dimdik ayaktayım ama on beş yıllık AKP iktidarı maalesef beni katlediyor, katlediyor.” diyor. dedi.

Leave A Reply

Your email address will not be published.